Tesettür devriyeleri ve Musavi

 

Mir Hüseyin Musavi, İran devrimini en zor döneminin, savaş yıllarının başarılı başbakanı, gelecek Haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylığını açıkladığından bu yana yaptığı konuşmalardaki güvenli muhalefet diliyle dikkatleri çekiyor. Devrimin başından bu yana oluşmuş kimi tabuları bozan açıklamalar yapıyor. Geçtiğimiz Pazar günü İttilaat gazetesi binasında yaptığı basın toplantısında da Musavi, seçildiği takdirde irşad devriyelerini iptal edeceğini söyledi.

Birkaç yıl oldu; her sene bahar gelirken İran'da başlıca faaliyetleri kadınların tesettürlerini, başörtülerinden taşan saçları kontrol etmek olan "İrşad" görevlileri, kalabalık caddelerin önemli noktalarını mesken tutuyorlar. Maksat, yaklaşan yaz mevsiminde genç kızların ve kadınların giysilerinin modellerini denetim altına almaya dönük uyarıları gerçekleştirmek. Sıkı uyarılar nedeniyle yazın başörtüler olabileceğinden daha az perçemi taşıracak, pardösülerin tasarlanıldığından daha geniş ve uzun seçilmesi mümkün olacak. Bir süreliğine... Günler geçerken uyarıların oluşturduğu korku yerini bir aldırmazlığa terkedecek.

İran'da kadınların başlarını örtmesi devrimin başından bu yana otuz yıldır süren bir kural. Fakat başörtülerini sıkı bir şekilde kontrol eden  irşad devriyelerinin iktidar alanı özellikle Ahmedinejat'ın cumhurbaşkanı seçildiği  2005 yılından itibaren  genişledi.

Muhafazakarlar Ahmedinejat'ı cumhurbaşkanlığı makamına getiren seçimleri takip eden meclis seçimlerini de kazandığında,   bir grup siyah çarşaflı kadın meclis binası önünde bir eylem yaparak yeni hükümeti ve meclisi kötü tesettürlüler konusunda gerekeni yapmak için göreve çağırmıştı. Toplumun ahlakını, iffetini koruma konusunda bir başına kendi hemcinsini mesul sayarak kolluk kuvvetlerini göreve çağıran kadınların bu eylemini tedirginlikle izlemiştim.

İran devriminin dünyanın ezilen halklarına ve müslüman toplumlara hatırlattığı sorular ve değerler konusunda takdir duygularını koruyan herkes için sıkıntı kaynağı bir uygulama, söz konusu olan.  Kadınlar sık sık tazelenen tedbirlerle, kılık-kıyafetlerinde 'şer-i islami' kurallarına  uymaya çağrılıyorlar. Şu var ki kimi kadınlar yine de saç tellerini koruyup gözetme konusunda özensiz davranmaya devam ediyorlar.

Her kadının arkasına bir jandarma takılamayacağı için de resmi tesettür söylemleriyle uygulamadaki tesettür görüntüleri arasındaki uçurum varlığını koruyor.  

Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Ahmedinejat dağıttığı broşürlerde, kendisinin seçildiği takdirde gençlerin kılık kıyafetlerini sıkı bir şekilde denetleyeceğine dair iddiaları yalanlamıştı. Şu var ki kendisini destekleyen kesimlerin beklentileri nedeniyle olmalı,   onun cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı geçen dört yıl içinde başlıca görevleri gevşek başörtülü kadınları ve genç kızları uyarmak olarak görünen "irşad devriyeleri"nin icraatları gündemden hiç düşmedi.

Oysa irşad görevlilerinin gençlerin kılık kıyafetine müdahalelerinin ancak küçük bir azınlık tarafından onaylandığı söylenebilir. Reformist siyasetçiler her zaman, devrimin değerlerini başörtüsü mecburiyetini indirgeyen yaklaşımı eleştirdiler: Bu mecburiyet devletle gençlik kesimi arasında bir mesafenin açılmasına yol açıyordu. İrşad devriyelerinin pek çok zaman gençlere özensiz yaklaşımları, devletin gençlerine güvenmediği duygusunu güçlendiriyordu. Böyle bir denetim ayrıca geniş bir nüfusun, dindarlığı başörtüsü mecburiyetiyle özetleyen devlet mantığının ötesinde bir dinsel yorum arayışına düşmesinde de etkili oluyordu.

Başörtüsü mecburiyetini korumaya dönük yaptırımlar konusunda doğrusu ya muhafazakar seçkinler de mevcut üsluplardan rahatsızlık duyuyorlar. Bu nedenle de özellikle son bir yıl içinde irşad devriyelerinin üslubunda  bir değişikliğin meydana geldiği farkediliyor.

Bir arkadaşımın kızı, katıldığı bir programda etek giymesi nedeniyle şu şekilde bir uyarıyla karşılaşmış: "Yavrucuğum, eteğinin altına pantalon giymiş olmalıydın. Sadece etekli bir giyimle yetinemezsin. Çünkü, etekle sokağa çıkarsan,  bir yere takılır eteğin, bir kaza olur, ya da rüzgar, eser, eteğin havalanır, kötü niyetli birileri de fotoğrafını çekip yayarlar internette, Allah korusun! Her ihtimale karşı, evden çıktığında etek giymek yerine pantalon giymeyi yeğlemen daha doğru olmaz mı?"

Bu şekilde –az çok mizahi bir anlatıya açık duran- şefkatli bir uyarı diliyle, kadınlara başörtüsünün ev dışında mecbur olduğu İran'da, devrimden sonra ilk kez karşılaşılıyor; istisnalar bir yana bırakılırsa. Normal olarak bu uyarı dili acele, soğuk ve sert bir şekilde takip ederdi, yarım başörtülü genç kızlarla kadınları: "Hanım başörtünü düzelt, hanım başörtünü düzelt, hanım başörtünü düzelt!" şeklinde...

Başörtüsü mecburiyetiyle ilgili yaptırımların küçük memur zihniyeti için bir iktidar alanı oluşturması, muhafazakarları da rahatsız ediyor elbette.

Bu konu bir tür tabuya dönüşmüş bulunduğu için, herhangi bir siyasetçinin tesettür mecburiyetiyle ilgili uygulamaların ciddi bir eleştirisinin altından kalkması da beklenemez.  

Mir Hüseyin Musavi, siyasal çizgisi, devrime bağlılığı, Ayetullah Humeyni'ye de yakınlığı gibi nedenlerle, işte o herhangi biri sayılmayabilecek bir siyasal kişilik olarak, seçildiği takdirde irşad devriyelerini kaldıracağını söyledi. Kimse bu tasarısı nedeniyle devrime ya da şehitlerin kanına  ihanetle suçlamayacak onu. Kimse, garbzede olduğunu, Batı'nın kültürel hücumu nedeniyle zihni karışmış bir aydın olarak konuştuğunu da öne sürmeyecek...