Teşekkürler yargıç Goldstone!

Belki de bu sefer işe yarayacak. Dökme Kurşun Operasyonu hakkındaki Goldstone raporu belki de, İsrail toplumuna nihayet tanrı korkusunu aşılayan, bu ülkeyi başkasının değilse de kendi iyiliği için işgalin kesinlikle son bulması gerektiğine karar vermesine yol açacak derecede şoke edecek şey olacak.
Ben İsrail'in siyasi ve askeri liderlerinin Lahey'e getirildiğini görmek istemiyorum; onların yabancı bir ülkenin başkentinde uçaktan inemez hale gelmesini istemiyorum. Eğer adalet eşitlik gerektiriyorsa bu adil olmaz: Bizim Gazze'de yaptığımızdan çok çok daha kötü şeylere imza atmış sayısız yabancı siyasetçi ve askeri görevli var. Ve dünyada özgürce ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.

Ölüm oranları en açık kanıt
Fakat Goldstone raporunun salı günü yayımlanmasının ardından eğer İsrailliler, dünyanın bizim Filistinlilere davranış biçimimizden gerçekten bıktığına dair bir korkuya kapılmışlarsa, işte o zaman sevinirim.
O zaman umutlanırım. Çünkü Gazze ve Batı Şeria'daki 4 milyon insanı nihayet serbest bırakmamızı sağlayabilecek tek şey korku. Bunu kendi rızamızla, kendi ahlaki hesaplarımızla yapmayacağız. Dört yıl süren intifada bizi bir nesil, belki de daha uzun bir süreliğine sertleştirdi. Konu Araplar olduğunda, kendi kendimize değişemeyecek kadar hissizleştik.
Gazze meselesini kafamız basmıyor. Dünyanın nasıl olur da haklı bir savaşa girdiğimizi, kendimizi savunuduğumuzu anlamadığını merak ediyoruz. Eğer Dökme Kurşun Operasyonu'nda Gazze'ye yaptıklarımızı birisi İsrail'e yapsaydı savaş suçlarından söz ediyor olmayacağımızı göremiyoruz. Böyle bir durumda insanlığa karşı suçlardan bahsediyor olmayacaktık. Hep bir ağızdan İsrail'in sonunun yaklaştığını söyleyecek ve bize bunu yapanı imha etmeye çalışacaktık.
'Ama bağlamı niye gözardı ediyorlar?' diye haykırıyoruz. Siderot'a atılan binlerce roket ne olacak? Hiçbir ülke buna göz yummazdı. Savaşa girmemiz gerekiyordu. Öylesine hissizleşmişiz, beynimiz öylesine yıkanmış ki, savaşı başlatmamızdan önce yaşanan tek şeyin, bütün bağlamın bu olduğuna gerçekten inanıyoruz. Dünyanın geri kalanının gördüğünü görmüyoruz - Siderot'a atılan o binlerce roketin, bizim aynı zaman boyunca Gazze'de yol açtığımız ölümlerin ve yıkımın çok küçük bir oranında ölüm ve yıkıma neden olduğunu görmüyoruz. Gazze'den çıkmamızden Dökme Kurşun Operasyonu'a kadar geçen üç yıl üç ay boyunca, Gazze'den atılan roketler, bombalar ve kurşunlar tarafından 28 İsrailli öldürüldü. Aynı dönemde 1250'den fazla Gazzeli İsrail ordusunun füzeleri, tank bombaları ve her tür başka çeşit silahıyla öldürüldü.
Savaşın tam bağlamı şuydu: Gazze'yi havadan, denizden ve büyük ölçüde karadan da abluka altına almıştık, neredeyse 50'ye 1 gibi bir öldürme oranı vardı. Sonra burayı işgal ettik, binlerce evi ve kamu binasını yıktık; oranı 100'e birden daha yükseğe çıkardık.
Ve yanlış birşey yaptığımızı görmüyoruz. Bize bunu başkasının söylemesi gerekiyor. Uluslararası Af Örgütü, Kızılhaç, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve kendi askerlerimizin onlarcası da dahil olmak üzere bir sürü insan bunu denedi. Hepsini karalamaya, susturmaya, bir kaynaktan diğerine kendini tekrarlamaya devam edip
duran mesajı bastırmaya çalıştık.
Şimdi aynı mesajı bir kez daha, bu kez dünyanın en saygın, en başarılı hukukçularından birinden aldık. Güney Afrikalı Yargıç Richard Goldstone bu ülkedeki hiç kimsenin zedelemeye cesaret edemeyeceği bir sicile sahip. Dahası, bir Yahudi olmasının yanı sıra bir İsrail dostu. İbrani Üniversitesi'nin mütevelli heyetindeydi, bu üniversiteden fahri doktora aldı, bu ülkeyi birçok defa ziyaret etti, kızı bir süre burada yaşadı. Salı günü, "İsrail savaş suçları, belki de insanlığa karşı suç kapsamına girebilecek eylemlerde bulundu" dedi. Hamas'ın roketlerinin de aynı anlama geldiğini, fakat büyüklük açısından hiçbir karşılaştırma yapılamayacağını söyledi. Gazze'deki savaştan önce, savaş sırasında ve sonrasında İsrail kurban değil, kurbanlaştırandı.

Bilgi savaşı başladı
Kendimize şunu sorabiliriz: Goldstone'un yalan söylemek, bu ulusa ve ordusuna hain bir saldırıda bulunmak için ne gibi bir gerekçesi olabilir? (Aynı soruyu savaştan sonra tanıklıklarını anlatan askerler ve Sessizliği Kırmak Örgütü için de kendimize sorabilirdik.) Yanıt şöyle: Goldstone'un böyle bir gerekçesi yok. O gerçeği söylüyor.
Daha doğrusu, çok sayıda insanın savaş hakkında daha önceden söylediği gerçeği sağlamlaştırıyor.
Onun apartheid rejiminin yanı sıra Kosova ve Ruanda'daki savaş suçlarını cezalandıran adam olarak sicilini lekeleyemeyeceğimiz ve zaten bu sicili gündeme getirmek de istemediğimiz için, eminim ki Goldstone'a İsrail'e
zarar vermek isteyenlerin üçkağıda getirdiği bir adam olduğunu söyleyerek çamur atmaya çalışacağız. İsrail bu kez bir bilgi savaşına giriyor ve düşman da Goldstone raporu.
Fakat bu hiçbir işe yaramayacak. Bilgi savaşını kazanamayız ve bunun sebebi de gözlerimizin bağlı olması. Gözlerimizi bizim kendimiz bağladık. Bunu, Gazze ve Batı Şeria'da ne yaptığımızı görmek istemediğimiz için yaptık.
Fakat geri kalan herkes görüyor. Dostumuz olan Obama yönetimi bir süredir bize bunu anlatmaya çalışıyor ve biz dinlemiyoruz. Şimdi dostumuz Yargıç Goldstone bize aynı şeyleri, sadece daha az nazik bir dille söylüyor.
Bu kez olacak mı? Bu rapor bizi uyandıracak kadar korkutacak mı? Dönüm noktası bu olacak mı? Bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki bu adam bir sevap işledi, büyük, cesur bir sevap. En azından bazı İsrailliler adına şunu söylemek istiyorum: Teşekkürler yargıç. (İsrail gazetesi, 16 Eylül 2009)

Kaynak: Radikal