Terörle Küresel Savaş: Neyle savaşıyoruz?

Terörle Küresel Savaş, dış politikamızın köşe taşı oldu. Bu savaşı kazanıyor mu yoksa kaybediyor muyuz?

Bu soruya cevap vermek için önce terörizmle neyi kastettiğimizi anlamaya çalışmalıyız. Terörizm, tartışma ve itiraz kaldıran, değer yüklü bir terimdir. BM'e üye devletler, yapılan çeşitli tartışmalara rağmen temel bir târifi üzerinde bile halen mutâbık değillerdir.

Amerika'daki kamusal söylem, bu itirazlar hakkında çok az ipucu sunmuştur. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld 2006 yılında şöyle demişti: " ..doğru veya yanlış olan kimdir-nedir hakkında her hangi bir tür mânevi ve entelektüel şaşkınlık, özgür toplumların sebât yeteneğini ciddi biçimde zayıflatır."

Teröristlerin daima yanlışta olduklarını farzetmemiz tekrar tekrar istendi bizden; teröristlere karşı savaşanlar ise daima doğruydu.

Devlet dışındaki aktörlerin, siyasi amaçlar uğruna sivillere karşı şiddet kullanımına terörizm denmesinde çoğu uzman mutâbıktır. Bu târif bile cevaptan ziyâde daha fazla soruya yol açmaktadır.

Örneğin, askerlerin muharebe alanı dışında öldürülmeleri (2005 yılında Bali'de öldürülen askerleri veya 2000 yılında USS Cole'a yapılan saldırıyı düşünün) terörizm mi yoksa savaş mıdır? Devlet destekli milisler, sivilleri öldürdüklerinde ne olur? "Haklı" ve "haksız"siyasi gâyeleri birbirinden ayırmalı mıyız? Bu sorulara kolaylıkla verilecek cevaplar bulunmuyor; ancak, sorular yokmuş gibi tutum takınmak, politikalarımızı başarısızlığa mahkum eder.

Irak ve Afganistan'daki çatışmalar, anlamamızı daha da karmaşıklaştırdı. Örneğin, isyan (insurgency) sırasındaki sivil ölümlerini nasıl ele alacağız?

Maryland Üniversitesinin Küresel Terörizm Veritabanı, bilgi kaynağı olarak yaygın bir şekilde kullanılıyor. KTV, terörist eylemlerin yol açtığı ölümlerin dünya çapında gittikçe arttığını kaydediyor; tırmanış göstergesine en büyük katkıyı yapan ise Irak'taki şiddet olayları.

Simon Fraser Üniversitesinin yayınladığı The Human Security Brief ise bu analize katılmıyor. HSB, mesela Irak'ta olduğu gibi sürmekte olan bir sivil savaş sırasında gerçekleşen ölümlerin terörizm olmadığını savunuyor. Afrika'da yaşanan muhtelif savaşlarda dehşete düşürücü sivil kayıplara terörizm denmesi son derece nadirdir. Irak, farklı bir kritere neden tâbi olsun?

Bu soruya (mükemmel olmayan) bir cevap var. KTV ve diğer terörizm veritabanlarının çoğu, düzenli ve düzensiz kuvvetler arasındaki silahlı çatışmaların sonucunda gerçekleşen ölümleri ihtiva etmemektedir. Sivil savaşlarda, muharip-gayri muharip ayrımı imkansız olmasa da tâyini çok güçtür

Bu ve sistematik bilgi yokluğu, Afrika'daki savaş ölümlerinin genelde niçin sayılmadığını açıklayabilir. Dahası, târiflerin çoğu, devletlerin vatandaşlarına karşı saldırılarını da ihtiva etmemektedir.

Zimbabwe Devlet Başkanı Robert Mugabe, muhaliflerini öldürttüğünde veya itaate mecbur bıraktığında devlet terörü olarak görülebilir fakat terörizm olarak görülmemektedir. Zimbabwe ve Darfur'daki durumun dikkatimizi hak etmediğini zira bizim terörizm paradigmamızın dışında kaldığını çok az kişi söyleyecektir.

Bu tartışmalar, yalnızca semantik anlamlar üzerinde değildir. Tayin ettiğimiz etiketlerin politikalar üzerinde derin etkileri vardır (Örneğin Irak'ın sivil savaşta olduğunu kabul etmede Bush yönetiminin aşırı gönülsüzlüğü). G.W.Bush, yakın zamanlarda "yüz yüze geldiğimiz en büyük mesele...politik amaçlarına ulaşmak için insanları öldürecek soğukkanlı katillere karşı giriştiğimiz ideolojik mücadeledir" dedi.

Şiddetli çatışmaların trajedisi, yine de, siyasi amaçlar uğruna insanları öldürmeyi ihtiva eder. Sivilleri ve askerleri öldürme arasında fark gütmeli miyiz? Meşru savaş eylemi ile gayri meşru terörizm eylemleri, soykırım ve etnik temizleme arasında ayrıma gitmemiz önemli midir? Haklı veya haksız çatışma algılarımızda mâneviyat soruları yer almalı mı?

Muhakkak ki. Ancak, terörizmi menfur ve gayri meşru savaş taktiği değil de bir ideoloji olarak gördüğümüzde kumda yanlış çizgiler çekerek mâneviyatı karartmış oluruz. Târifler ve veriler hakkında yürüyen tartışmalar hayâtidir zira çatışmanın karmaşıklığını resmederler. Terör ve sivil savaş - ve evet, doğru ve yanlış gibi kelimeleri kullandığımız zaman neyi kastettiğimiz hakkında açık ve kabul görmüş bir kamusal söylem için vakit geçiyor.

"Terörle savaş" ancak ve ancak "terör/ün/izmin" ne olduğunu bildiğimizde anlam ifade eder.

Çeviren: Ertuğrul Aydın