Terörizm mi, direniş mi?

Filistin meselesinin gündeme geldiği her durumda Hamas'ın "terörist" olduğu söyleniyor. O kadar ki, bu yafta, birçok kişinin nazarında İsrail'in Filistinlilere -bu arada Gazze halkına- yaptığı zulmün meşru sayılmasına yetiyor. Oysa, Türkiye'nin Filistin'de barış için Hamas'ın muhatap alınmasına ilişkin çağrısı gerçekçi, hatta aynı zamanda ahlákidir.

Öyledir, çünkü, bu "terörist" nitelemesi Hamas'ın durumuna tam olarak uymamaktadır. Mesele temelde "terörizm" kavramının keyfi kullanımıyla ilgilidir. Yıllar önce bu konuda şöyle yazmıştım ("Terörün Kötüye Kullanılması ve İsrail", Zaman, 4 Nisan 2002):

"Terörle mücadelenin bahane olarak kullanılmasını kolaylaştıran etkenlerin başında 'terör' kavramının muğlaklığı gelmektedir. Terörün, toplumu dehşete düşürecek şekilde ve hedef ayırmaksızın politik amaçlı sistematik şiddet kullanımı anlamına geldiği genellikle kabul edilmekle beraber, zulme karşı direnmeyi veya özgürlük mücadelesini terörden nasıl ayırt edebileceğimiz o kadar kolay bir mesele değildir. Şiddeti kategorik olarak reddetmek prensip olarak doğrudur, ama ne yazık ki hayatın gerçekliği bundan daha karmaşıktır. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi, terörün mağduru devlet değil, toplumdur; devletin devreye girmesi toplumu korumak içindir. Bu duruma göre, zulme maruz kalan bir grubun zalim bir devlete karşı direnmek üzere sadece resmi silahlı hedeflere yönelik bir direniş mücadelesine girişmesini kategorik olarak terör sıfatıyla yaftalayabilir miyiz?(...)

(Bazı devletler), çeşitli nedenlerle, yerleşik düzene yöneltilen her türlü protestoyu veya karşı çıkışı -şiddet içermeseler de- terör olarak tanımlama eğilimindedirler. (Ayrıca), milliyetçilik temeli üstüne kurulmuş veya kuruluşu böyle olmasa da şu veya bu nedenle milliyetçilik duygusu bir şekilde kabarmış (yahut kasten kabartılmış) devletler, kendi içlerindeki azınlık gruplarının özgürlük, adalet, eşit muamele gibi meşru taleplerini bile kendi otoritelerine meydan okuma olarak görmeye ve bunlara şiddetle mukabele etmeye teşnedirler. (...)

Açıktır ki, İsrail yönetimi, büyük ölçüde milliyet ve din 'gayretiyle', Filistin halkını köleleştirme, hatta belki de fiziki olarak yok etme mücadelesi başlatmıştır. Nitekim, İsrail'in siyasi ve idari görevlilerinin tutum ve ifadelerinde 'milliyetçi ve dini hınc'ın izlerini görmek zor değildir. Marazi milliyetçiliğin zihinlerini esir aldığı İsrail yöneticileri kendi güvenliklerini sağlama almaya çalıştıklarını söylerken, Filistinlilerin özgürlük talebinin de onlar için aynı zamanda bir güvenlik meselesi olduğunu görmezden geliyorlar. Daha da temelde, özgür olmayan ve sistematik olarak zulme maruz kalan insan topluluklarının var olduğu bir ülkede güvenlik sorununun hiç bitmeyeceğini anlamaz görünüyorlar.

Sonuç olarak, İsrail'in son günlerde azgınlaşan bir biçimde yoğunlaştırdığı devlet terörü karşısında hiç değilse sesimizi yükseltmeliyiz. Bunu, sadece Filistin halkının özgürlük mücadelesine -çoğu yurttaşımız gibi- duyduğum sempatinin bir sonucu olarak söylemiyorum. Keza bunu söylerken Filistinlilerin de zaman zaman doğru anlamda terör olarak tanımlanabilecek eylemlere başvurduklarını görmezden geliyor da değilim. Benim endişe duyduğum daha önemli -yani, uzun vadedeki etkileri bakımından daha yıkıcı olabilecek olan- nokta, 'terörle mücadele' kavramının tabulaştırılmasının artık güçlü bir ihtimal halini almış olmasıdır. 'Terörle mücadele' yaftasının önümüzdeki dönemde dünyanın daha fazla bölgesinde devlet terörünü haklılaştırmak amacıyla kullanılabileceğinden büyük endişe duyuyorum."

Bugün ne yazık ki, korkulan gerçekleşmiştir. "Terörle mücadele" kavramına yüklenen kutsallık dünyanın birçok yerinde -ABD'de, Rusya'da, Orta-Doğu'da- devlet terörünü ve hak arayışlarının zalimce bastırılmasını meşrulaştırmaya yaramaktadır. Öyle olmasaydı, Hamas'la birlikte İsrail zulmüne direnen Filistin halkının haklı davası bu kadar kolay gözden kaçırılabilir miydi? Öyle olmasaydı, başka direniş hareketlerine dünyanın duyduğu sempati Hamas söz konusu olduğunda nefrete dönüşür müydü?..

Evet, Hamas zaman zaman teröristlerin yöntemlerini de kullanmaktadır ve bundan dolayı elbette kınanmayı hak etmektedir; ama bu onun -bırakalım meşru bir parti olmasını- özünde bir direniş örgütü olduğu gerçeğini değiştirir mi?...

Star Gazete