Tarihi uzlaşma sürecine start

SON dakikada beklenmedik bir pürüz çıkmadığı takdirde, Türkiye ve Ermenistan dışişleri bakanları bugün Zürih'te tarihi bir uzlaşmanın yolunu açacak olan iki belgeye imzalarını atacaklar.
Bu vesileyle düzenlenecek törene, ABD, Rusya, Fransa dışişleri bakanları ile AB Yüksek Temsilcisi'nin katılması, uluslararası camianın da bu mutabakata ne kadar büyük önem verdiğini gösteriyor.
Bu mutabakatın belli başlı dış güçlerin desteğini kazanması, protokollerin imzalanmasıyla başlayacak sürecin başarı şansını artırıyor.
Evet, bugün Zürih'te, uzun ve zorlu bir sürece start veriliyor.
Bu iki protokolün hazırlanması kolay olmadı. Bu noktaya gelininceye kadar aylarca, hatta yıllarca "sessiz ve derinden" diplomatik çabalar harcandı.
Şimdi ise, imzalanacak olan protokollerin hayata geçirilmesi aşamasına giriliyor. Yani asıl iş şimdi başlıyor.

Üç önemli şart
YENİ sürecin hedeflenen iyi komşuluk ilişkileri noktasına ulaşması, en az şu üç koşulun yerine getirilmesine bağlı:
1- İki taraf da bu protokolleri hayata geçirme konusunda siyasi iradeye ve iyi niyete sahip olmalı. Bu tür anlaşma metinleri tarafların daha sonra farklı anlamlar yükleyebilecekleri muğlak ifadeler taşır. Dolayısıyla, iyi başlayan sürecin daha sonraki aşamalarda tıkanması ve hatta rayından çıkması riski her zaman vardır.
2- Kuşkusuz hükümetlerin ve devlet bürokrasisinin bu sürecin başarıya ulaşması için canla başla çalışması önemli; ama bir o kadar önemli olan bir husus da kamuoyunun desteğidir. Halkın çeşitli -ve etkin- kesimlerinden yoksun bir mutabakatı uygulamaya koymak çok zordur. Ermenistan cephesinde bu zorluk, sadece kendi içinden değil, aynı zamanda diaspora'dan da gelebilir. Bu bakımdan, Ankara'da ve Erivan'da sorumlu mevkilerdeki yetkililere kamuoyunu bilgilendirmek ve onun desteğini kazanmak görevi düşüyor.
3- İki komşu ülke birbirinden kopuk yaşamıştır. İki halk birbirini tanımıyor bile. Bu tür anlaşmazlıkların giderilmesinde, hükümet politikaları kadar, "güven artırıcı önlemler" ile, halkların yakınlaştırılmasını sağlamanın büyük yararı oluyor. Yeni süreçle birlikte, bu yakınlaştırıcı adımları atmak gerek...

İki paralel yol
YENİ süreçte normalizasyonun hemen gerçekleşmesini beklemek fazla iyimserlik olur. Buna adım adım, aşama aşama gidileceğini daha baştan anlamak lazım.
Protokollerin imzalanmasından sonraki etap, bunları meclisten geçirmektir. Bu sanıldığından daha uzun zaman alabilir.
Ermenistan'ın beklentisi, Türkiye'nin bir an önce sınırları açması ve diplomatik ilişkileri kurmasıdır. Aslında Erivan'ı bu mutabakata iten başlıca motivasyon budur.
Türk hükümeti ise, protokollerde atıfta bulunulmamakla beraber, fiilen normalizasyonu, Karabağ meselesinin çözümüne bağlamıştır. Ancak hemen şunu bir kez daha belirtelim: Esas kastedilen, Karabağ sorununun nihai çözümü değil. Çünkü bunun gerçekleşmesi daha yıllar sürebilir. Söz konusu olan beklenti, bu aşamada Ermenistan'ın Karabağ'ın etrafındaki bölgelerden çekilmesini öngören bir mutabakatın sağlanmasıdır. Bunun işareti gelince, Türkiye de protokollerin Meclis'ten geçirilmesi ve sınırların açılması aşamasına geçecektir.
Bu bağlamda bazı iyi işaretler gelmeye başladı. Geçen gün Moldova'da gerçekleşen Aliyev-Sarkisyan buluşmasında anlaşma yönünde ilerleme kaydedildiği açıklandı.
Gerçekten bu "ikinci kulvar"da -yani Karabağ'la ilgili Azeri-Ermeni müzakerelerinde- işler iyi giderse, birinci ve esas kulvarda -yani Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasında da- sürecin işleyişi hızlanabilecektir.

Kaynak: Milliyet