Tanrı aşkına, bırakın da hüzünlensinler

İsrailli kanun yapıcılar, Filistin halkına karşı yürütülen ırkçı kampanyanın parçası olarak şimdi de Nakba'yı (Felâket / İsrail'in kuruluşu) anma etkinliklerini yasaklamakta ısrar ediyor. Geçenlerde bir dizi kabine ve Knesset üyesi, İsrail vatandaşı Filistinli Arapların 1948 Filistin holokostunu (Nakba'yı) anmalarını kanun dışı bir eyleme dönüştürmek için "kanun taslağı" sundular. Yeterince ilginç, var olma nedeni yahudilerin çektiği ıstırap olan yahudi devleti, aynı şeyi benzer ıstırabı çeken Filistinlilerin yapmasını engellemeye kalkışıyor.

İsrail, Filistin varlığının her bir bâkiyesini silip yok etti. Filistin köyleri, kasabaları, bağ-bahçeleri, tarlalar ve kültür varlıkları 1948'den sonra yok edildi. Şimdi de Filistin mirâsına karşı yürüttükleri savaşı bir adım öteye taşıyorlar. İsrailin yaptığı yalnızca fiziki ihraç, gerçeklerin silinip yok edilmesi değil, ırk eksenli etnik temizlik, açlık, toprakların istimlak edilmesi, evlerin yıkılması, okulların bombalanması veya nüfusu yoğun yerlerde beyaz fosfor kullanılmasından ibaret de değil, artık Filistinlilerin zihinlerini de işgal etmek istiyor. Knesset üyeleri, Filistinin ortak hafızasını da yok etmek istiyor. Hiç değilse resmiyette hatırlama hakkını yasaklamaya çalışıyorlar.

Halid Amayreh'in birkaç gün önce işaret ettiği gibi "Filistinli parlamenterlerden biri, teklif edilen bu yasayı, holokostu anma mahiyetindeki tüm yahudi faaliyetlerini yasaklayan muhayyel bir Alman kanunuyla kıyasladı." Nakba ve holokost arasında kurulmuş yerinde bir eşitlik. Irkçı iki büyük cürümden bahsediyoruz. Ancak Almanlar geçmişleriyle yüzleşmişlerken, yahudi devleti, masum sivil bir halka acı çektirdiği yedinci on yıla doğru ilerliyor.

İsrail vahşiliğinin yeni tedbirleri ışığında, yahudinin "akıl sesini" duymak bir hayli ilginç olacak. Bu gülünç yasaya karşı çıkan tuhaf bir ses var; Profesör Ruth Gavison'un sesi. Hebrew Üniversitesinden İsrailli bir hukuk profesörü. Gülmeyin ama aynı zamanda "Siyonist, Yahudi, Liberal ve Beşeri Düşünce Merkezi'nin" de başkanı. Geçen hafta Ynet online'da yeni tasarıyı kınayan bir makalesi yayınlandı.

Gavison, Siyonizmin hümanist ve liberal bir çaba olarak yorumlanabileceğine inanıyor. Bununla birlikte düşüncelerine yakından bakıldığında yakıcı gerçekle karşılaşılıyor: Profesör, evrensel ahlak veya hümanizmini kavramamış bile. Adalet tasavvuru siyonizmin etkisi altında. Yahudi okuyucularının sakat savına meydan okuyamayacak kadar sıkılmış olacakları ümidiyle sembolik eski siyonist şablonlarla oynuyor.

Gavison, bu kanun tasarısına karşı çıkıyor. Teklif edilen kanunun "haksız, budalaca olduğunu, kamusal hayattın merkezindeki problemi yanlış teşhis ettiğini" savunuyor ki haklı. Legalizm, ana sorunla yüzleşme yollarının sonuncusudur. Ancak Gavinson'un nezaketini yitirmeye başladığı yer aşağı yukarı yine burası.

İşte Gavison'ın Nakba hakkındaki düşünceleri: "Yahudi çoğunluğun, kendi topraklarında bağımsızlıklarını kutladıkları günü, Arap azınlık içinden bazıları, kendi felâketlerinin günü olarak sembolleştiriyorlar." Profesör Gavison nezdinde Filistinlilerin tümünün değil de "sadece içlerinden bazılarının" Nakba'yı anması söz konusu. Bununla birlikte Gavison'a göre Filistinliler suçu başkasında değil kendilerinde aramalılar. Hatırlanmalı ki "bu gün, hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin iki ulus devletin kuruluşunu kutladıkları gün olabilirdi" diyor. Gavison'ın budala yerine koyduğu veya aldattığı kişiler de kimler? Doğrusu merak konusu. Filistinlileri kovma planının siyonist gündeme sağlam bir şekilde yerleştiğini biliyor olmalı. Ve diyor ki "Filistinliler, taksim planına karşı çıktılar ve bu savaşın sonucunda, Filistin toplumu ve topraklarının enkazı üzerinde İsrail devleti doğdu. Pek çok Filistinli mülteci konumuna düştü, Filistin devleti ise halen kurulmayı bekliyor."
İsrailli bu profesör, kendisi aynı zamanda bir imaj olarak "yahudi hümanizmini" teşvik için kurulmuş bir enstitünün "başkanı", zorunlu olarak şu sonuca ulaşacak: "Kovulmuş Filistinlileri ev ve topraklarına geri getirmenin zamanı geçti."

Nefesinizi tutmayın, Gavison bir evrensel hümanist değil, siyonistin teki. Tüm istediği, Filistinlilerin matem tutmasını engelleyen yasa taslağının yasalaşmasını engellemek. Başka bir deyişle, Filistinlilerin diledikleri kadar matem tutmalarına, hüzünlenmelerine izin verilmesini istiyor.

"Hüzün, acı çeken insanın tabii hissiyatıdır" diye kabul ediyor profesör. "tarihi asla reddetmemeliyiz, yasalarla onu yasaklamamalıyız, bilakis onunla yüzleşmeliyiz" diyor. Böylesi sözde bir hümanistin yaptığı ifşaatın siyonist günahı kabul ve teslim etmeye ve sorumluluğu üstlenmeye sevkedeceğini beklersiniz.

Yok öyle bir şey. 

"Siyonist, Yahudi, Liberal ve Beşeri Düşünce Merkezi'nin" başkanı, bir hümanist hakkındaki müşterek nosyonumuza öyle kolayca uymuyor. Liberal terminolojinin birazını kullanarak acımasız, kaba gayri ahlaki davranışı haklı kılmaya çalışan kabile kampanyacısına daha çok benziyor. Gavison, bölgeye adalet getirmeyi gerçekte istemiyor. Tek istediği, "geçmişe dair bir farkındalık oluşturmak ki Arapların ve yahudilerin (birlikte yaşayacakları değil de) yanyana yaşayacakları bir geleceğe evrilecektir bu."

Doğru, Gavison, Filistinlilerin geçmişe matem tutmalarına izin verecek kadar müşfik. Ancak sıra yahudi kolonici aygıtın yol açtıklarını üstlenmeye gelince, gönülsüz. Filistin topraklarında ikâmet etmeyi apaçık bir şekilde tercih ediyor ve hatta gerçek sahibine geri vermek yerine ona "anavatan" adını veriyor. İsrail'in vahşiliği ve iğrençliği, sağcı siyonist bağnazlardan, uğursuz kanun taslağını hazırlayanlardan daha ziyade Gavison'ın, sözümona "hümanist siyonistin" zâtında ete kemeğe bürünmektedir. Hümanist sembolizm adına yahudi cürmünün bakımıyla ilgilenmektedir.

Gavison, makalesini şöyle bitiriyor: "Geçmişin inkârı uygunsuz bir iştir, ancak onun sorumluluğunu üstlenmede zaafa düşmek de kabul edilemezdir. Yahudilerin anavatanda self determinasyon hakkını tasdik eden çözümlerle gelmeliyiz." "Sio-hümanist" profesörün gözlerimizi açmamıza vesile olmasını umuyorum ki böylelikle diğerleri pahasına self determinasyon hakkını yahudilere verenin ne olduğunu kati olarak anlayabilelim. Bunu bir kez anladığımızda, Filistini yasal yahudi anavatanı yapanın ne olduğunu kavrayalım diye Gavison veya diğer "hümanist siyonistlerin" bizi aydınlatmalarına izin verecek kadar olgunlaşmış oluruz.

Gavison'ı okumak, meselenin ne kadar yakıcı olduğunu ortaya koyuyor: Siyonizm ve liberal yahudi düşüncesinin hümanizmle, ahlakla veya evrenselcilikle bir ilgisi yoktur. Siyonizm ve hümanizm basit bir nedenden dolayı karşıt kavramlardır. Siyonizm ırk yönelimli bir kabile felsefesidir, hümanizm ise evrenseli hedefler.

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın