Talabani'nin sevgisi...


Irak Cumhurbaşkanı Talabani, kendisini ziyaret eden Amerikan heyetini Türkçe konuşarak böyle karşıladı

ABD'nin etkili bir düşünce kuruluşunun heyeti tam 21 Şubat günü Vaşington-Amman üzerinden Erbil havaalanına indi. O akşam Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin etkili bir isminin evinde yemekteyken ev sahibi bir telefon aldı. Masaya beti benzi atmış olarak döndü. "Bamarni'de Türk tankları harekete geçmiş. Peşmergelerimiz güçlükle durdurmuş. Sorun var" diye açıkladı.
Heyet üyeleri, ertesi sabah Türkiye'nin sınır ötesi kara harekâtını başlattığı haberiyle uyandılar.
The Washington Institute for Near East, Türkçesiyle, Yakın Doğu İçin Vaşington Enstitüsü, Amerikan başkentinin gerçekten etkili kuruluşlarından. Önceden planlanmış bu gezinin Türkiye'nin sınır ötesi kara harekâtı günlerine denk gelmesi onlar için hem sürpriz, hem bulunmaz fırsat olmuş. Her şeyi sıcağı sıcağına ve ayrı bir pencereden görme fırsatı bulmuşlar.
Amerikan araştırmacı heyeti 24 Şubat pazar günü Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani tarafından kabul edilmiş. Bu, kara harekâtının yankı ve tepkilerinin içeride ve dışarıda zirvede olduğu gündür. Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki Türk heyeti henüz Irak'a gidip Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Talabani'ye resmen bir kez daha davetini iletmiş değildir; ancak heyetin geleceği belli olmuştur.
Enstitü heyetinde bir de Türk, Enstitü'nün Türkiye araştırmalarının başındaki Dr. Soner Çağaptay vardır.
Bundan sonrasını Dr. Çağaptay'ın ağzından aktarıyorum: "Salona girer girmez Talabani bizi Türkçe olarak 'Hoşgeldiniz' diye karşıladı. Heyetimizin diğer üyelerinin şaşırmasına aldırmadan, gözünü bana dikmiş halde yine Türkçe devam etti: 'Biz Türkiye'yi çok seviyoruz'. Ben de kendisine Türkçe konuşmasının benim için sürpriz olduğunu söyledim. 'Olur mu? Biz hep Türklerle, Türkmenlerle içi içe yaşadık' dedi. Eşinin dedesinin Birinci Dünya Savaşı'nda Rusların işgal ettiği Van'dan kaçarak Dohuk'a yerleştiğini anlattı."
Dr. Çağaptay, Türkiye'ye "müzahir" bu tabloya Iraklı Kürt liderler arasında görmenin de kendisi ve heyetin Amerikalı üyeleri için "yeni" olduğunu söylüyor. Liderlik seviyesindeki Türkiye ile ilişkileri geliştirme ve PKK'ya karşı mesafeli durma tutumunun, Irak Kürt halkı arasında Türkiye korkusu ve karşıtlığına rağmen elle tutulur hale gelmesini ise şu dört unsura bağlıyor:
1- Iraklı Kürtler 1975 ve 1996 bozgunlarından sonra Amerikalıların kendilerini üçüncü defa kullandıktan sonra kenara atacakları endişesine kapılmışlar,
2- Bağdat'ta ve Irak parlamentosunda, Saddam'ın hemen ardından olduğu gibi "at oynatamıyorlar". Sünni ve Şii Araplarla (i) petrol yasası, (ii) Kerkük'ün statüsü ve (iii) Bağdat'ın komutasında olmayan peşmergelerin maaşlarının merkezi bütçeden ödenmesi konularında derin ayrılıklar var,
3- İran'dan korkuyorlar. Türkiye'nin kara harekâtının sürdüğü günlerde dahi, birinci tehdit algılaması olarak İran'ı görüyorlar. Çünkü Türkiye'nin Irak'a girdiğinde PKK'ya karşı girdiğine ve kalıcı olmayacağına, ama İran'ın girerse çıkmayacağına inanıyorlar,
4- Ciddi mali darboğaz içindeler. Petrol yasasını imzalamadıkları için yatırım gelmiyor. Propagandası yapılan Kürt cenneti, iki ay geriden ödenebilen peşmerge dahil memur maaşları ve yolsuzluk söylentileriyle lafta kalıyor.
Bunlar önemli tespitler. Peki bu tablo içinde ABD'den Türkiye'ye gelen "Bir an önce işinizi bitirin" taleplerini neye bağlamak lazım? Yalnızca Iraklı Kürtleri, Bağdat'taki parlamentoyu ve ABD Kongresi'ni yatıştırma çabasına mı?
Dr. Çağaptay'a göre "Yalnızca bunlar değil". Bu yargısını ilginç bir benzetmeyle açıklıyor: "ABD Türkiye'ye stratejik ortak dediğinden bu yana İsrail'e davrandığı gibi davranıyor. Tabii ki Filistin ya da Lübnan'a İsrail harekâtlarıyla Türkiye'nin harekâtını benzetmiyorum. Ama tutum olarak, ABD ilk hafta İsrail'e 'itidal ve ölçülü tepki' telkin eder. İkinci hafta bu 'Bir an önce işinizi bitirip çekilseniz iyi olur' telkinine dönüşür. ABD artık 'çıkın' diye kesin dil kullandığında İsrail'in işi zaten bitmiş olur". Benzetme, kendisinin de söylediği gibi tam oturmasa da, bakış ilginç.
Ama yine de bütün bu tablo içinde en ilginç tavır, Amerikan heyetinde bir Türk görür görmez, heyeti Türkçe ağırlayan Cumhurbaşkanı Talabani'nin tutumu.
Bakalım sınır ötesi harekât hedeflerine zamanlıca ulaşıp, Talabani'nin planlandığı gibi mart içinde Ankara'ya gelmesine izin verecek mi?

 

Kaynak: Radikal