Mübarek sonrası Mısır’da her gün yeni gelişmeler yaşanıyor. 30 yıldır Batı’nın, özellikle de ABD’nin desteklediği diktatörlük süresince oluşturulan siyasal sistemin enkazının en hızlı ve en az zararla ortadan kaldırılması için gece gündüz bir çalışma var. Bir taraftan devletin kurumları kendi içinde ‘isyanlar’ yaşarken diğer taraftan yeni siyasal sistemin kurulması için adımlar atılıyor. Ve atılan her adım sadece Mısır’ı değil artık bölgeyi ve tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Çünkü Mısır Ortadoğu’da sıradan bir ülke değil bölgenin en önemli ülkelerinden biridir. Oradaki değişikliğin etki alanı Mısır’la sınırlı kalmayacaktır. Mübarek dönemi uyguladığı baskı rejimi sayesinde korkuya teslim olmuş bir toplum ortaya çıkardı. Bu toplum ne zaman ki Mısırlı şair Abdurrahman Yusuf’un ifadesiyle “kaybedecek hiçbir şeyi kalmadı” o zaman korkuyu yendi ve kendini Tahrir Meydanı’nda buldu. Mısır’ın önemli yazarlarından Hasaneyn Heykel, isyanın nedenlerini analiz ederken Mısır’ın Tunus’tan etkilenmediğini, Tunus’un sadece tetikleyici bir rol oynadığını, çünkü zaten Mısır’ın 30 yıldır “devrim için mayalanmakta” olduğunu söylerken bu gerçeğin altını çiziyordu.
Mısır ‘gençleşiyor’
Şu anda Mısır iki süreci birlikte yaşıyor. Bir taraftan devlet siyaseten yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor, diğer taraftan da yeni dönemin siyasetine hazırlıklar sürüyor. Günlerdir Mısır’ı takip etmeye ve anlamaya çalışıyorum. Korkuyu yenen bu toplumun ortaya çıkardığı en çarpıcı gerçeklerin başında gençlik olgusu geliyor. Bir toplumda gençlerin neler yapabileceğini en etkili biçimde gördük. Siyasi parti liderlerinin yıllardır yapamadıklarını gençler gerçekleştirdiler!
Şu anda ülkenin geleceği hakkında ne düşündüğü en fazla merak edilen ve dikkate alınan kesim, tartışmasız gençler! Ve bu gençler televizyon kanallarında isteklerini öylesine sakin ve gerçekçi bir dille ifade ediyorlar ki bu durum, muhalefetin de bir türlü ak saçlılardan kurtulmadığı ülkede siyasal sistemi kökten sarsacağa benziyor. Zira Mısırlılar ‘eski başkan’ diye bir tabir bilmiyor. Mübarek gidinceye kadar ne ‘eski devlet başkanı’ vardı ne de ‘eski siyasi parti lideri’! (Bu genellemeden sadece Müslüman Kardeşler Hareketi istisna. Çünkü onlar liderlerini seçimle değiştiriyorlar)
Durum böyle olunca yeni dönemde gençlerin her siyasi oluşumda üst düzey kademede yer almalarına kesin gözle bakılıyor. Yani siyasi partilerin geleneksel yapıları değişecek. Nitekim bir taraftan siyasi partilerin kurulmalarını düzenleyecek anayasal değişiklikler yapılırken diğer taraftan hızlı biçimde yeni partiler ortaya çıkmaya başladı bile. Önceki dönemde yasaklı olan Müslüman Kardeşler siyasi bir parti kuracaklarını açıkladı. Geleneksel partiler kendilerini yeniden dizayn ediyor, yeni siyasi akımlar partileşiyor veya hazırlanıyor. Anlaşılan o ki yeni dönemde çok sayıda siyasi parti ortaya çıkacak.( Türkiye’deki AK Parti’den esinlenerek “Reform ve Kalkınma partisi” kuruldu.) Elbette her siyasi oluşum ‘gençleri’ dikkate almak zorunda kalacak artık! Hizbu Sevvar-ı Tahrir yani Tahrir Devrimcileri Partisi ise üyelik için, 50 yaşı altı şartı getirdi!
Halk intifadası
Diğer taraftan halk intifadası Mısır’da resmi ve gayrı resmi kurumlardaki geleneksel yapıyı da yıkıyor. Sistemin sembol kurumları köklü değişimin sancılarıyla kıvranıyor. Mübarek’in partisi Ulusal Demokrat Parti tarihe karışıyor. İşkencenin ve korkunun sembolü olan polis merkezleri, Ebu Zabel ve Tura hapishaneleri halkın tepkisinden nasibini aldı. Ama asıl önemlisi devletin önemli kurumları da yeniden sigaya çekiliyor.
Medya alanında devletin en önemli iki gücü olan Radyo Televizyon Kurumu ve El Ahram’da isyan var. Halka rağmen son ana kadar Mübarek yanlısı haberler yapan Radyo Televizyon Kurumu çalışanları haber dairesi başkanına isyan etti ve haber dairesi başkanı görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Ayaklanma süresince halkı görmezlikten gelen El Ahram gazetesi özür mahiyetindeki bir yazıdan sonra tavır değiştirdi.
Gazeteciler Sendikası üyeleri eski sendika yönetimine isyan ediyor. Mübarek döneminin önemli gazetecilerinden Sendika Başkanı Mekrem Muhammed Ahmed, Mübarek’e destek verdiği için sendikada protestolarla karşılandı ve önümüzdeki Mart ayında yapılacak genel kurulda görevine veda etmesine artık kesin gözle bakılıyor.
Mübarek’e destek veren El Ezher Şeyhi Ahmet et Tayip ve Kıptilerin dini lideri Papa Şannoda şimdi çok zor durumda kaldılar. Her ne kadar Ezher şeyhi bir basın toplantısı düzenleyerek durumu toparlamaya çalıştıysa da İslam dünyasının en önemli eğitim kurumlarından olan Ezher kendi içinde hesaplaşacak gibi görünüyor. Çünkü bu isyan, devlet televizyonuna çıkarak ‘ulul emre itaat’ etmenin farz olduğunu anlatmaya çalışan din adamlarının temsil ettiği ‘geleneksel din anlayışını’ da rafa kaldırdı!
Sinema dünyası da olup bitenlerden nasibini alıyor. Adil İmam, Mısır’ın değil tüm Arap dünyasının en önemli komedyen yıldızıydı. Son yıllarda yaptığı siyasi filmlerle gündemde kalmayı ve çok tartışılmayı başarmıştı. Ancak halk günlerce Tahrir Meydanı’nda yatıp kalkarken Adil İmam, Hüsnü Mübarek’e destek verdi. Mısırlı bir dostun ifadesiyle “maske düştü, yıldız söndü!” Şimdi halk, ona “gerçek yıldız biziz” mesajı gönderiyor.
Özetle söylemek gerekirse, bütün kurumlar kendi içinde hesaplaşıyor, bir değişim ve dönüşüm geçiriyor! Tahrir Meydanı’nda başlayan dalga kurumlarda devam ediyor. Her kurum Tahrir Meydanı’ndakilere karşı tavrından dolayı bedel ödüyor! Korkuyu yenen toplum isteklerinin yerine getirilmesi arzusundan geri adım atmıyor!
Ama her dönemin adamları var ya! Onlar Mısır’da da sahnede! Mısır’ın ve Arap dünyasının en önemli yazarlarından Fehmi Huveydi iki gündür “Firavun’un askerleri” olarak tanımladığı anında ağız değiştiren gazetecileri ve “aydınların ihanetini” yazıyor. Nitekim Mübarek yanlısı yazarlardan biri, Mübarek istifa edince “zaferi kazandık” başlıklı bir makale kaleme alarak yeni dönemin eski kalıntılardan temizlenmesini isteyince, Huveydi daha fazla dayanamamış. Huveydi bunun entelektüel bir ihanet olduğunu söylüyor ve toplumu bukalemunlara karşı uyarıyor!
Diğer taraftan ülkenin siyasi olarak yeniden yapılanması için bir mekanizma oluşturuluyor. Şu anda asker yönetimi elinde bulunduruyor, ancak yönetimi sivillere devredeceğini söylüyor. 6 ay sonrasında yapılması düşünülen başkanlık seçimlerinde aday göstermeyeceğini açıklaması Tahrir Meydanı tarafından olumlu karşılandı.
Tarık El Beşri doğru kişi
Ülkeyi seçimlere götürecek anayasal değişiklikleri yapacak komisyonun başına çok önemli bir entelektüel olan Mısır’ın eski yargıçlarından Tarık El Beşri getirildi. Eski Ezher Şeyhi Şeyh Selim’el Beşri’nin torunu olan Tarık El Beşri, toplumun bütün kesimlerinin takdirini kazanmış saygın bir isim. Mısır’ın yakın dönem siyasi tarihi, demokrasi, İslam ve laiklik üzerine yazdığı çok sayıda kitabı var. Müslüman Kardeşler’den değil ama Müslüman Kardeşler, Mübarek’ten sonra geçici dönemde devlet başkanlığına onun adını önerdi.
Bu komisyon anayasa üzerindeki değişiklikleri 10 gün içinde tamamlayacak. Değiştirilecek maddeler Mısır’daki sistemin mahiyetini göstermesi açısından da önemli: Mesela terörle mücadeleyi düzenleyen 179. madde yargı kararı olmaksızın herkesin tutuklanabileceğini belirtiyor! 88. madde ise seçimlerin yargı denetimine açık olmasını iptal eden bir madde! Değiştirilmesi öngörülen bir diğer madde ise cumhurbaşkanlığına aday olacaklarda aranan şartları belirleyen 76. madde. Çünkü başkan adayı olabilmek için zor şartlar öne sürüyor. 77. maddenin ise cumhurbaşkanlığı süresini 2 dönemle sınırlayacak şekilde düzenlenmesi bekleniyor. Bu arada Siyasi Parti Kanunu da kökten değişecek. Çünkü mevcut kanun, siyasi partilerin kuruluşunun onaylanmasını iktidar partisinin yetkisine bırakıyor! Sırf bu maddeden dolayı geçmişte birçok siyasi hareket parti kurmayı reddetti.
Bu söylediklerimiz ışığı altında ortaya çıkan tablo şöyle: Asker, cumhurbaşkanlığına aday göstermeyeceğini açıkladı. Anayasada ülkedeki özgürlüklerin az da olsa önünü açacak düzenlemeler yapılıyor. Siyasi parti kanunları değişiyor. Bu arada yeni siyasi partiler kuruluyor. Yani Mısır yeni bir döneme giriyor. Bu dönem asla Mübarek dönemi gibi olmayacak!
Kaynak: Star