Taç'a attığımız konular

    
 
 
Dün ne oldu? Dün, Diyarbakır'da 1994'teki Şerif Avşar cinayetinde azmettirici olarak suçlanan ve JİTEM elemanı olduğu iddia edilen eski Uzman Çavuş Gültekin Sütçü, 30 yıl cezaya çarptırıldı.

Sanık orada mıydı? Nerdeee... Neden yoktu?

Anlatayım...

Sanık Sütçü, 22 Nisan 1994 yılında M. Şerif Avşar'ın Diyarbakır'da kaçırılarak, öldürülmesi olayının azmettiricisi olarak aranırken, 29 Ekim 2006'da Bulgaristan'dan Türkiye'ye giriş yaparken tutuklanmıştı.

Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinde cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Sütçü hakkında mahkeme, 24 Mayıs 2007'deki duruşmada olay tarihinde sanığın asker olması nedeniyle ''görevsizlik'' kararı vererek, dosyayı askeri mahkemeye göndermişti.

Peki, dosyanın gönderildiği 7. Kolordu Askeri Mahkemesi ne yaptı?

7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi 9 Ağustos 2007 tarihinde görülen ilk duruşmada, Diyarbakır'ın Lice ilçesi yolu üzerinde ölü bulunan Şerif Avşar'ın faili olduğu gerekçesiyle tutuklanan Gültekin Sütçü'yü tahliye etti.

Aynı zamanda da askeri hakim, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararı ile de görevsizlik kararı verildiğinden ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderdi.

Uyuşmazlık Mahkemesi, 6 Kasım 2007 tarihindeki kararıyla dosya için yeniden Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ni görevlendirdi.

* * *

Ben durumu şöyle değerlenmiştim:

'Ağır ithamlar karşısındaki sanık tutuklanıyor ama askeri mahkemece serbest bırakılıyor...

Sivil mahkeme yeniden 'tutuklama' kararı veriyor... Bu garip çelişki bir türlü aşılamıyor...

Şemdinli'de de sivil mahkemenin 39 yıla mahkûm ettiği iki JİTEM'ci subay gene askeri mahkemece serbest bırakılmamış mıydı?'

* * *
Öldürülen Şerif Avşar'ın avukatları, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30 yıl olarak verdiği karara itiraz edeceklerini bildirdiler.

Neden mi?

Esas hakkındaki savunmalarında sanığın adiyen adam öldürmekten değil, anayasal düzeni ve devletin temel ilkesi olan hukuk devletini değiştirmek için yasadışı örgüt kurmaktan cezalandırılmasını talep ettiklerini belirten müdahil avukatlardan Tahir Elçi, 'sanığın maktulle kişisel bir husumeti yok. Ancak mahkeme heyeti cinayeti adi bir suç gibi görüp sanığı adiyen cezalandırdı. Biz sanığın JİTEM adlı yasa dışı suç çetesinin üyesi olduğu ve faaliyetlerini gerçekleştirdiği gerekçesiyle 765 sayılı TCK'nın 146/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasını talep etmiştik' diyerek kararı temyize götüreceklerini söyledi.

Daha önce de Avşar ailesinin kardeşleri, Şerif Avşar'ın öldürülmesi olayı için AİHM'e başvurmuştu. AİHM, 10 Haziran 2001 tarihinde 'Etkili soruşturma yürütmemek' ve 'Can ve mal güvenliğini sağlayamamaktan' Türkiye'yi mahkum etmişti.

* * *
Benim dünkü duruşmayı yazıma konu etmem, sadece sivil mahkemelerin ağır mahkumiyetler verdiği sanıkları askeri mahkemelerin serbest bırakması...

Veya özenli bir elin JİTEM konusunu saha dışına atmasından kaynaklanmıyor.

Bir diğer amacım da Türkiye'deki hiçbir kimsenin ilgilenmediği, AK Parti iktidarının da dönüp bakmadığı 'çift başlı yargı' konusunu gündeme getirmek.

Çağdaş hiçbir ülkede askeriyenin hem Danıştay'ı hem Yargıtay'ı hem de bu kadar kapsamlı yargı sistemi yok. Orada askeri de sivili de doğal mahkemelere bağlı.

Eğer bir askeri mahkeme söz konusu ise onlar da çok kısıtlı bir şekilde sadece disiplin suçlarına bakıyorlar.

* * *

Gerçek demokratik bir hukuk devletinde olmaması gereken 'çift başlı yargı'yı konuşmazsanız, görmezden gelirseniz, normalleştirmezseniz ne olur?

O ülke, normal demokratik bir hukuk devleti olamaz...

Olamayınca da halk egemenliği bıçaklanır durur...

Çift başlı yargı konusunda gereken çoktan yapılsaydı, Türkiye Cuma akşamından itibaren düştüğü duruma ve hapsolduğu gündeme mecbur kalmayacaktı.

Buna eminim.
 
 
Kaynak: Star Gazetesi