Suudiler petrol tükendiğinde ne yapacak?


Petrolün önemini kaybedeceği veya Suudi rezervlerinin tükeneceği bir gelecekte, Riyad artık Batılı liderlerin ucuz petrol dilenmek ve insan hakları ihlallerine göz yummak gibi hediyeler sunmak için geleceği bir başkent olmayabilir

Başkan Bush, mayıs ortasında petrol üretiminde artış istemek için Suudi Arabistan'ı ziyaret ettiğinde, dostu Kral Abdullah ona karşı çıktı. ABD'li tüketiciler benzin parasını karşılamakta zorluk çekiyor olabilirdi, ama Suudi kral yapabileceğinin en iyisinin günde 300 bin varil ilaveyle toplam üretimi günlük 9.45 milyon varile çıkarmak olabileceğini söyledi. Ancak şimdi Suudiler, tekliflerini genişlettiler. BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ve diğerlerinin ricalarıyla krallık, Bush'a verilen söze uygun olarak, günde 200 bin varilin üstünde olmak üzere, petrol vanalarını daha fazla açmaya istekli olduğunun sinyalini verdi. Aylar boyu petrol fiyatlarındaki artıştan spekülatörleri suçladıktan sonra Suudiler, nihayet, şüphesiz üstü kapalı olarak, temel nedenin yetersiz tedarik olduğunu kabul etti. Genişletilmiş üretime dair resmi bir duyuru muhtemelen bugün Cidde'deki enerji zirvesinde yapılacak.
Riyad'daki bu değişimin nedeni ne? Suudiler, uzun vadede çıkarlarına olmayan kontrolden çıkmış petrol fiyatları konusunda nihayet endişelenmeye başladı. Onlar için ütopya, petrol fiyatlarının, kendilerine düzenli olarak yüksek kârların akmasını sağlamaya, ama tüketicileri alternatiflere yönlendirmemeye yetecek düzeyde olması. Ama ulaştırma bakanlığına göre, 30 Nisan'da sona eren altı ayda, Amerikalılar 2006-2007'nin aynı döneminde olduğundan 45 milyar kilometre daha az yol katetti. Toyota'nın ilk hidrojenle çalışan arabası seri üretime
geçti. Böyle devam ederse, dünya artık petrole bağımlı olmayacak.
Yine de sorun, petrol fiyatlarının çarpıcı biçimde dönmesinin hâlâ Suudilerin tekelinde olup olmadığı. 260 milyar varillik petrol rezervi (dünyadaki toplam rezervin dörtte
biri) ve tahmini günlük 11 milyar varil üretim kapasitesiyle, Suudiler en uygun günlük tedarik kaynağı olmayı sürdürüyor. Ama günlük 500 bin varillik ilave bile geçen yıldaki küresel tüketimde sadece yaklaşık yarı yarıya bir artışa vesile oldu ve bunun neredeyse tamamı Asya'da meydana geldi. Ve Suudilerin üretim kapasitelerini istediklerini söyledikleri biçimde daha da artırmaları yıllar alacak. Bazı enerji uzmanları, dillere destan Suudi petrol sahalarının üretim sınırına, ketum krallığın kabul ettiğinden daha fazla yaklaştığını düşünüyor. Enerji uzmanı yatırım bankeri Matthew R. Simmons, Suudi petrol üretiminin fiziksel sınırlarına çoktan yaklaştığını öne sürdüğü (Bu Suudilerin de hararetli bir biçimde üzerinde tartıştığı bir yargı) çok ses getiren bir yazı yayımlamıştı.

Bölgesel manivela gücü azalacak
Dünyanın onların petrolüne bağımlılığı ele alındığında, her ne kadar bunun için nefeslerimizi tutmuş bekliyor olmasak da, Suudilerin rezervleri hakkında daha fazla
bilgi vermeleri güzel olurdu. Yine de son yaşananlara göz atarak gelecekte Suudi Arabistan'ın şimdikinden daha az manivela gücüne sahip olduğu bir Ortadoğu siyasi dinamiği düşünülebilir. Bu gelecekte, Riyad artık Batılı liderlerin şapkaları ellerinde daha ucuz petrol dilenmek ve karşılığında insan hakları ihlallerine göz yummaktan, silah satışına ve askeri korumaya kadar sıralanan hediyeler sunmak için geleceği bir başkent olmayabilir. Ama Suudilerin bir elleriyle tatlı kârlarını sayıp diğer elleriyle tesbihlerini çektikleri bir gelecek ihtimaline de şaşmamalı.

Kaynak: Radikal