Sürpriz buluşma


 
Bir başbakanın, Kara Kuvvetleri komutanı ile bir araya gelmesinden daha doğal ne olabilir. Evet, ilk bakışta öyle. Ancak Türkiye olağan süreçten geçmiyor. Ankara sisler içinde. Kapatma davasında giderek sona yaklaşıyoruz. Siyasete belirsizlik egemen. Kritik bir eşikteyiz. Genelkurmay başkanlarının değiştiği ağustos şûralarının hemen öncesinde öteden beri aşinası olduğumuz olaylar yine tekrarlanıyor.
İki ay sonra Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturmasına kesin gözüyle bakılan Orgeneral İlker Başbuğ'la ilgili iddiaları duymayan kalmadı. Özellikle Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'le kapatma davasından 10 gün önce gerçekleştirdiği görüşme siyasi çevrelerde zihinleri bulandırdı. Türkiye'yi etkisi altına alan bu Ankara havasının askerî şûrayı nasıl etkileyeceği bir soru işareti.

Başbakan Erdoğan ile Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ arasındaki görüşme işte bu atmosferde gerçekleşti. Başbakan'ın daveti üzerine ve tam iki saat sürdü. Önceden duyurulmadı. Üç gündür herkes bu sıra dışı zirvede neler konuşulduğunu öğrenmeye çalışıyor. Başbakanlığın yaptığı açıklamanın iki saatin içeriğini tam anlamıyla yansıtmadığı ortada. Başbuğ ise bir gün sonra görüşmenin 'Başbakan'ın talebi, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın müsaadesi ile gerçekleştiğine' dikkat çekme gereği duydu.

Benzer buluşmalara ilk kez tanık olmuyoruz. Başbakan Erdoğan'ın Yaşar Büyükanıt'la iki kez; biri Genelkurmay başkanı olmadan önce diğeri ise Ankara'da gerilimin müthiş arttığı dönemde İstanbul Dolmabahçe'de yaptığı uzun görüşmesi var. Üzerinden yıllar geçti ama hâlâ her iki görüşmede nelerin konuşulduğu bir muamma. İlerleyen günlerde kimi gelişmeler karşısında bu buluşmalar referans gösterildi. Buna rağmen taraflar bugüne kadar ayrıntılı açıklama yapmaktan kaçındı.

Erdoğan'ın Başbuğ'la görüşmesi, Dolmabahçe buluşmasından ziyade Büyükanıt'la resmî konutta gerçekleştirdiği yine iki saat süren zirveyi andırıyor. O zaman da Büyükanıt hakkında iddialar yoğunlaşmıştı. Genelkurmay başkanlığının tehlikeye girip girmediği tartışılıyordu. Sonrasında gelişen olaylara bakarak bazı tahminlerde bulunmak mümkün. Siyasi irade iddiaları elinin tersiyle itti ve teamülleri işletti, hatta bir adım ötesine geçti, Büyükanıt'ın kararnamesini şûradan bir gün önce Çankaya Köşkü'ne gönderdi.

Kabul etmek lazım ki Başbuğ'un Genelkurmay başkanlığının önünde bir engel yok. Gündeme gelen iddialar koltuğunu riske atacak türden değil. Ben 'şûra' konulu bir görüşme olduğunu sanmıyorum. Zaten kuvvet komutanlarının ve Genelkurmay başkanının ataması şurada gerçekleşmiyor. Herkesi heyecanlandıran sürpriz görüşmede acaba iki saat boyunca ne konuştular? Terörle mücadele tamam... Kuzey Irak'taki gelişmeler de anlaşılabilir. Geri kalan bölümde konuşulanlar neler? Bazı gazetelerde 'Başbakan şöyle dedi, Başbuğ Paşa şöyle cevap verdi' türünden haberler var. Bunların kesinlikle gerçeği yansıtmadığını söylemeliyim. Başbakanlık kaynakları resmi açıklamanın ötesinde ağzını açmıyor, konuşmamakta da kararlı. Zerre miktar bilgi sızıntısı yok, olmayacak da. Daha önceki buluşmalarda olduğu gibi. Sağda solda yazılıp çizilenlerin 'olsa olsa bunlar konuşulmuştur' tahmini ile hayalî senaryolardan öte anlamı yok.

Bazı meslektaşlarımızın yaptığı gibi açıklamanın satır aralarından, 'Büyük oranda Başbuğ'un Genelkurmay başkanlığı kesinleşti' gibi sonuçlar çıkarmak mümkün. Benzer neticeye Başbakan Erdoğan'ın davranışlarından, bugüne kadar şûra toplantılarında sergilediği tutumdan da pekala ulaşabiliriz. Erdoğan, hükümetin tasarrufunda olan şûra kararlarında 6 yıl boyunca hiç teamüllerin dışına çıkmadı.

Bu yıl farklı davranmasını gerektirecek nedenler söz konusu mu? Pek, değil. Kapatma davası ve siyaset yasağı gibi can sıkıcı gelişmeler yaşadığı doğru. Kapatma davasının sonuçlarının herkesi etkileyeceği de ortada. Dolayısıyla iç içe geçen her Ankara gelişmesinin birbiriyle ilişkilendiği de gerçek. Erdoğan-Başbuğ buluşmasında konuşulanları ilerleyen zaman dilimlerinde karşımıza çıkacak gelişmelerin seyrinden ancak anlayabileceğiz. Bekleyelim, görelim.

 
Kaynak: Zaman