Suriye'ye doğru yoldan müdahale etmek

Paris - Başarılı askeri müdahaleler yeterince nadirdir; Irak ve Afganistan kadar kalabalık, onlardan aşağı kalmayacak şekilde din ve mezhep hatlarıyla bölünmüş Suriye’de güç kullanımı üzerinde düşünürken azami ihtiyatı teşvik ediyor bu yüzden. Ancak Beşşar Esad’ın kanlı diktatörlüğünün devrilmesi ve bölgeyi istikrarsızlaştıran baskısının bitirilmesi için uluslararası bir harekât düzenleme şartları da tahakkuk etti.

Suriye’nin sınır ihlalleri hukuki bakımdan yeni bir durum yaratmıştır ki Rusya ve Çin’in BM Güvenlik Konseyi’ndeki vetoları Türkiye’nin meşru güç kullanımını artık engellemeyecektir.  Nato ve BM Güvenlik Konseyi, Suriye’nin bu ihlallerini olağandışı denilecek şekilde oy birliğiyle ve güçlü bir biçimde kınamıştır; ancak Suriye’nin saldırıları devam ediyor ve her gün misilleme olarak topçu ateşine yol açıyor.

Esad rejiminin akılsız baskıları yüzünden mülteci akınının hiç kesilmeden devam etmesi de Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atıyor. Esad rejimi, PKK militanlarının Türk ordusuna ve emniyet güçlerine karşı saldırılarda keskin bir artışa gitmelerini sağlayacak şartları da yaratmıştır. Türkiye, BM sözleşmesinin nefsi müdafaa hakkı tanıyan 51’nci maddesini harekete geçirebilir ki makuldür. Türkiye’nin Nato ortaklarından askeri yardım talep etmesine imkân verecektir bu. Çin ve Rusya, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde 51’nci maddeyi kullanma hakkını hükümsüz kılmaya bakarlarsa, ispat külfeti artık Rusya ve Çin’in omuzlarında olacaktır.

Siyaseten, 6 Kasım’dan sonra, başkan Obama yeniden seçildiğinde yahut Mitt Romney başkan seçildiğinde – seçilmiş başkan olarak Obama’yla çalışacaktır - Amerika’nın manevra alanı olacaktır. Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu faal Nato desteği için feryad ediyor, 20 yıl önce Balkanlarda gecikmiş askeri müdahalenin yüksek beşeri mâliyetini hatırlatıyor ki rahatsız edici ama güçlü bir paralelliktir.  Geçen yıl Libya’da yapılan müdahalede olduğu gibi Nato üyelerinin birçoğu güç kullanımına ne gönüllü ne de bunu yapacak haldeler ancak Fransa ve İngiltere muhtemelen müdahaleye katılacaktır. Fransa cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Suriye krizine yaklaşımını destekleyici bir tutum sergiliyor. S. Arabistan, Katar gibi çeşitli Arap devletleri de müdahaleye katılabileceklerdir.

Stratejik bakış açısıyla, Suriye’deki iç savaş pata kaldı; Esad kuvvetleri ayaklanmayı ezemediği gibi ayaklanmacılar da rejimi devirebilecek güçte değiller.  Askeri müdahalenin gerçekçi amacı, güç dengesini ayaklanmacı güçler lehine çevirmek, Esad’ın düşüşünü hızlandırmaya yardım etmektir. Irak’ın aksine, askeri müdahale Libya’da ayaklanmaya kuvvet verdi; onu ikame etmedi.

Askeri bakımdan, Türkiye-Suriye sınırında 50 millik bir uçuşa yasak bölge uygulamasıyla elde edilecektir bu. İttifak uçaklarının Suriye semalarında uçmasına gerek olmayacak zira Türk topraklarından ve hava sahasından fırlatılacak karadan havaya, havadan havaya füzeler, Suriye uçaklarını ve helikopterlerini indirmek için gerekli menzilde olacaklardır. İttifakın AWACS erken uyarı uçakları, Suriye hava savunma sistemlerinden uzakta kalıp uçuşa yasak bölgeye yaklaşan rejim uçakları hakkında gerçek zamanlı bilgi sağlayacaktır.

Uçuşa yasak bölge içerisinde Halep de olacaktır yani rejimin Suriye’nin en büyük şehrini bombalaması sona erecektir. Rejimin Halep’i kaybetmesi, Türkiye’den levazım-ikmal desteğine rahatça ulaşılması, ayaklanmanın elini güçlendirecektir.

Karaya ayak basan postal olmayınca da bir çıkış stratejisi gerekmeyecektir.

Böylesi bir müdahale hem arzulanır hem de uygulanır bir hale geliyor. İç savaşın kızışmasına müsaade etmek, Suriye’nin ve de bölgenin daha da istikrarsızlaşmasına -  Lübnan ve Ürdün’de görüldüğü üzere- çatışmanın radikalleşmesine yol açacaktır. Ayaklanmacılara silah sağlanması, özellikle de uçaksavar füzeleri verilmesi, bu tür silah sevkiyatlarının varacağı nihâi elleri tayin edemeyişimize bakınca, bunun istenmeyen sonuçlar doğuracağı korkusunu artırmaktadır.

Burada anılan türden bir askeri müdahale bile Suriye’de olumlu ve istikrarlı bir sonucu garanti etmeyecektir; nitekim Muammer Kaddafi’nin devrilmesi, Libya’ya süt ve bal akıtmak anlamına geldi. Ancak alternatifi daha kötüdür. Irak ve Afganistan’daki gibi “karada ciddi sayıda postal” olmasının da gayretli bir şekilde sakınılması gereken bir iş olduğunu da biliyoruz.

Kaynak: Washington Post

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı