Suriye'nin vakti tükeniyor

Beşşar Esad 2011 Mart’ında mukadder ve feci bir seçim yaptı. Rejim çeteleri Dera’da püskürtmeli boyayla rejim karşıtı grafiti yaparak büyük bir cürüm işleyen gençlerin tırnaklarını çekti.  Esad, ailelere teselli sunmak ve olanları tazmin etmek için oraya gitmek yerine aynı çetelere göstericilere ateş açma emri verdi. Bu kararla kendisinin – ve muhtemelen Suriye’nin – siyasi idam fermanını da çıkarmıştı. Dera’da başlayan şey hızla (önce barışçıl bir şekilde) yayıldı. Şimdi ise tüm Suriye’yi kısır ve gitgide mezhepçi bir renge bürünen iç savaşta tüketmektedir.

Amerikalılar Connecticut’ta kıyılan canlara şu an matem tutuyorlar. Suriyeli çocuklar günlük olarak tehdit ediliyor, travma geçiriyor, yaralanıyor ve öldürülüyorlar. Amerikalılar özel şahıslar elindeki muharebe silahlarının mülkiyetini nasıl düzenlemek gerektiğini merak ediyorlar. Suriyeliler iktidarda kalmak için bildiği tüm yöntemleri uygulamakta hiçbir sınır tanımayan bir rejimin dehşetini seyredip düşünüyorlar; silahlı bir muhalefet de davranışları üzüntü ve vicdani sıkıntı yaratmaksızın konuşulamayacak olan kimselerin davranışlarını yer yer taklit ediyor şüphesiz.

Bir sonraki ne olacak? Scud füzelerine takılmış kimyasal silahlar ayaklanmacıların elindeki bölgelere fırlatılacak? Nusayri cemaatini ikiyüzlü ve arsız bir şekilde riske atan bir rejimin işlediği kıyımlar yüzünden intikam almaya çalışan silahlı adamlar Nusayri köylüleri katledecek?

Şu şartlar altında vakit, insanlığın düşmanıdır. Rejimin Suriyelileri mezhep ve etnisitelere parçalaması ne kadar uzun sürerse Suriye’nin bölgede devletsiz, kargaşa içinde ve genişleyen bir karadelik olma ihtimali da o denli artmaktadır ki istikrar bu bölgede en iyi halde bile bir meydan okumadır zaten. Lübnanlılar, Türkler ve Ürdünlüler Suriye’deki ıstırabı hissediyor ve bunu paylaşıyorlar. Eldeki vakada zaman şifa değildir. Zaman en ölümcül düşmandır.

Göz doktoru olan ve (eğer yaşayan en şanslı adamsa) gelecekte de göz doktoru olması muhtemel olan Esad son şansı kullanıp doğruluk ve gerçek vatanperverlik sergileyebilir. Eline kan bulaşmamış bir halef tâyin edip istifa ederek ailesini, sülalesinden faal olarak siyasete katılmış olanları ve rejimin suçlarına diz boyu bulaşmamış olan yardımcılarını yanına alıp Suriye’yi terk edebilir.  Sonra halefi, uluslararası tanınırlığı olan Suriye Muhalefet Koalisyonu’yla geçiş hükümetinin kompozisyonunu müzakere edebilir. Böylelikle Suriye devletinin bekâsı güvenceye alınmış olur ve yönetimin devamlılığı sağlanır.

Esad’ın insan gibi hareket etme ihtimali ne kadardır? Sıfır. Muhtemelen silah zoruyla gönderilecektir. Ancak bu ne kadar zaman alırsa, Suriye ve civarı için o kadar kötüdür.

Bir kâbus senaryosunu engellemek için Suriyeliler ve dünya ne yapabilir? Birincisi, muhalefet mükemmel bir örgütlenme sürecini hızlandırmalıdır.  Mide bulandırıcı Cihatçı grup Nusret Cephesini dışlayan Yüksek Askeri Konsey ile Suriye Muhalefet Konseyi arasında bağlantı kurulmalıdır. Silahlı muhalefetin parçalı doğası, tüm baş ağrılarına rağmen, hayran olunası bir hayatta kalma mekanizmasıdır. Fakat açık bir siyasi yönelim ve tanımlanıp târif edilmiş bir amacı olmaksızın çalışan silahlı bir hareketin tam da savunduğu insanları yabancılaştırma riski vardır.

İkincisi, Konsey kendisini geçiş yönetimine tahvil etmelidir; geçiş hükümetinin başına geçecek ideal isim Riyad el Hicab’tır. Baas Partisine ve güvenlik güçlerine âşinalığından dolayı ulusal birlik kabinesine liderlik edecek ideal bir konumdadır. Geçiş hükümeti, Suriye’nin meşru yönetimi olarak Amerika dâhil uluslararası câmiadan geniş bir tanınma desteği alacağı kuzeye yerleşmelidir. Geçiş hükümetinin tanınması,  hukukun üstünlüğüne saygı duyulacak, her vatandaşa eşit hakların verildiği, otoritenin yönetilenin rızasına dayandığı bir Suriye inşasına yönelik açık, kesin bir taahhüt karşılığında da olabilir.

Üçüncüsü, Amerika ve diğer ülkeler bu yeni hükümetle derhal güvenlik yardım ilişkileri tesis ederek silah ve eğitim vermelidir. Washington, BM-Arap Birliği temsilcisi Lakdar Brahimi’nin dizginleri elde olacak bir geçiş süreci yönündeki çabalarını (Esad ve yandaşlarının gönüllü bir şekilde çekilmesini) desteklemeliyse de doktorun en nihayet doğru şeyi yapacağına bahse girmek aptallık olur.

Amerikan yönetimi muhalefeti silahlandırmaya bugün değin direndiyse de silah, Suriye’nin geleceğini etkilemeyi arzulayan herkes için geçer akçedir. ABD ve müttefikleri, hassaten de Türkiye, dışarından silah nakline hâkim olmalı, silahların mezhepçi vizyonu olanların değil Suriye için hizipçilikten uzak,  düzgün bir siyasi sistem isteyenlerin eline geçmesini sağlamalıdırlar.

Suriye muhalefetinin ve onun destekçilerinin Suriye’deki azınlıklara sistematik olarak açık ve örtük yardım eli uzatması tüm bu çabaların temelinde yer almalıdır. Milyonlarca Suriyeli liyâktsizliğine, yozluğuna ve vahşiliğine rağmen Esad rejimin varlığına müsamaha gösteriyorlar. Bu rejimin müflisliği herkesçe bilinmektedir; Suriye’nin en fakiri olan ve Esad klanının sosyal ve ekonomik bakımdan geri çekildiği Nusayri cemaati; oğullarını ve kızlarını dünyanın demokrasilerine yollayan Hıristiyan cemaati de bilmektedir.

Ancak bu azınlık cemaatleri tanıdıkları şeytanın ardından gelecek olandan korku duyuyorlar. Silahlı muhalefet, rejimin kıyımlarına aynı türden cevap vermekten büyük ölçüde uzak durdu. Irak’taki el Kaide’nin Nusret Cephesi kılığı altında Suriye’de faaliyette bulunması karşısında azınlık korkularının gülünç olduğu dürüstçe söylenebilir mi?  ABD’nin Nusret Cephesini terör örgütü olarak adlandırmasına Suriye muhalefetinin ana mecrasının olumsuz tepki vermesi anlaşılabilirdir. Şerli, ilkesiz bir düşmana karşı hayat mücadelesi verirken her nereden gelirse gelsin yardım alırsınız. Nusret Cephesini terör örgütü olarak adlandırmanın zamanlaması insana matem tutturacak kadar amatörceydi – ABD’nin Suriye Muhalefet Konseyini tanımasını gereksiz yere etkisiz kılmıştır – ancak Esad’a rehin olmuş azınlıklara önemli bir mesaj göndermiştir:  ABD, Suriye’deki zorba formun yerini bir diğer zorba formun almasına her ne olursa olsun ne destek verecek ne de müsamaha gösterecektir.

Merkez muhalefet, Nusret Cephesinden neşet eden tehdidi bugün anlamamışsa, yarın rejim düştüğünde zorlu gerçeği öğrenecektir. Nusret Cephesine yerleşmiş el Kaide cânileri Esad sonrasında Yul Bryneer ve Muhteşem Yedili gibi gün batımına doğru gözden kaybolup gitmeyecekler. Kanlı ticaretlerini sürdürmek için kalmak isteyeceklerdir.

Suriye’de acının sürmesi muhtemeldir. Hikâye, Esad’ın ayrılmasıyla sona ermeyecektir. Fakat sonun başlangıcı, uluslararası câmianın tam desteğini de almış bir alternatifi zorunlu kılmalıdır. Ve bu alternatif, yeni Suriye’de hizip, etnisite, cinsiyet ve ülkeyi bölen diğer kategorilerin üstünde vatandaşlığın yalnızca vatandaşlığın yer alacağını tüm Suriyelilere açık etmelidir.  Zaman düşmandır. Zaman esastır. Suriye ve komşuları için vakit tükeniyor.

Yazar hakkında: ABD’nin Suriye özel temsilciliğini yapmıştır; Atlantik Konseyi Refik Hariri Ortadoğu Merkezi üyesidir.

Kaynak: Foreign Policy

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın