Suriye'de sınırlı müdahale yanılsaması

Türkiye’nin, sınırları içerisinde ölümle sonuçlanan havan saldırısından sonra misilleme olarak Suriye’deki hedefleri top ateşine tabi tutmasıyla birlikte Suriye’deki iç savaş genişleme işaretleri verdi.

Açmaz devam edip dururken sınır ötesi çatışmalar sonucunda Suriyeli ayaklanmacıların ve onların Nato müttefiki Türkiye dâhil uluslararası destekçilerinin kısmi bir uçuşa yasak bölge çağrıları Batı üzerinde ilave baskı yaratabilir.

Suriye’deki çatışmanın sınır ötesine taşmasını önleme, Beşşar Esad rejiminden kaçmaya devam eden on binlerce mülteciye güvenli barınak sağlama arzusu anlaşabilirse de böylesi bir operasyon, onu savunanların söylediğinden çok daha kapsamlı olacaktır.

Suriye üzerinde hava denetimi sağlamak için nelerin gerekli olduğunu tahmin etmek üzere bir açık kaynak analizi yaptım. Hava denetimini sağlamak için 200 savaş uçağı, 100’den fazla destek uçak gerekiyor ki sırf ilk dalga hava saldırısını düzenlemek içindir bu ve Suriye müdahalesini, Nato’nun Libya’da düzenlediği hava saldırısının açılış safhasından daha çaplı kılacaktır.

Uçuşa yasak bölge uygulamasının ayaklanmacılara yakın hava desteğine evrilmesi ihtimali de yüksektir. Askeri harekâtın bu yeni safhası, kuvvet ve kaynakların daha da artırılmasını zorunlu kılar.

Uçuşa yasak bölge

Esad yönetiminin 18 aydır kan akıttıktan sonra hala inatla yerinde kalması anlaşılır bir şekilde hayal kırıklığına da yol açıyor. ABD’nin Arap dünyasında bir diğer askeri maceraya atılmaya gönülsüz oluşu yüzünden müdahaleciler Halep-Türkiye sınırı üzerinde kısmi bir uçuşa yasak bölge uygulaması için bastırmaya başladılar. O bölge üzerinde güvenli bir alan kurulmasını sağlayacaktır bu; Suriye ordusunun ayrım gözetmeden top atışı da yaptığı vahşi isyan bastırma harekâtından kaçan sivillere insâni yardım buradan ulaştırılabilecektir.

En son Katar ve Nato müttefiki Fransa ve Türkiye’nin savunduğu ABD destekli bir müdahale iki safhada açığa çıkacaktır. Birinci safha, uçuşa yasak bölge uygulaması, hava denetimi sağlamak amacıyla Suriye hava savunma sistemlerini geriletmeyi icap ettirir.

Suriye’nin stratejik hava savunma silahları ağır ve sistemliyse de Batı hava kuvvetlerine karşı çok ciddi bir sorun teşkil etmez. Teçhizatların pek çoğu Sovyet tasarımı yaşlı karadan havaya füze sistemlerinden oluşmaktadır ki Nato, Kosova ve Libya’da gerçekleştirdiği müdahalelerde bunları ya yok etmiş ya da nispi bir rahatlıkla karşılamıştır. Bu eski sistemlerin pek çoğu mobil olmadığından dolayı Akdeniz’deki donanma gemilerinden cruise füzeleriyle açılacak bir baraj ateşiyle ve yanısıra bir hava saldırısı dalgasıyla yok edilmeleri mümkündür.

Fakat Suriye sistemleri Buk-M2E ve Pantsyr-S1 gibi daha ileri ve yetenekli Rus tasarımlarıyla desteklenmiştir. Bunlar ve diğer mobil hava savunma sistemleri daha büyük bir tehdittir. Suriye’nin mobil hava savunma silahları ilk dalga saldırılardan sağ çıktıkları takdirde güvenli alanı Esad’ın kara kuvvetlerinden koruma amaçlı kava kuvveti kullanımını karmaşıklaştıracaktır.

Amerikan savaş uçaklarının güncellenen hedef belirleme sistemleri bu kaygıları bertaraf edebilirse de Suriye hava savunma operatörleri koalisyon uçaklarına karşı sebâtkar bir risk teşkil etmenin yollarını bulabilecektir. Kara hedeflerini tespit edip vurma çabalarını güçleştirebilir ve her hangi bir askeri harekâtın müdahalecilerin beklediğinden daha uzun ve yavaş ilerlemesini sağlayabilirler.

Suriye hava savunma sistemlerinin imha edilmesi sadece başlangıçtır. Uçuşa yasak bölge uygulaması, Suriyeli pilotları güvenli alana saldırmaktan caydırmak amacıyla Suriye’nin yerdeki nitelikli savaş uçaklarını yok etmeyi de gerektirir.

Hava harekâtı

Yaptığım çalışmaya göre ilk hava saldırılarının 450’den fazla hedefi imha etmesi gerekiyor: 22 erken uyarı radar bölgesi ve komuta-kontrol tesisi; 150 karadan havaya füze bataryası; 27 karadan karaya füze bataryası; 12 gemisavar füze bataryası; 32 pist hedefi; 200’den fazla güçlendirilmiş uçak koruganı. Bunun için de açılış hava saldırılarında yüzlerce sortide kullanılacak 1.600 mühimmat lazım; mobil hedefler daha zorlu çıktıklarında daha fazlası da gerekebilir ki bu kesindir.

Kısmi uçuşa yasak bölge uygulamasının savunucuları daha az bir çabanın gerektiğini ima ediyorlar. Fakat sınırlı bir bölgede uçuş yasağı uygulaması dahi Suriye hava savunmasının dağılımından dolayı Şam’ın güneyine dek hava savunma silahlarının, komuta-kontrol tesislerinin, pistlerin hedeflenmesini zorunlu kılar. Koalisyon uçakları Libya’da olduğu gibi ayaklanmacı güçlerin taarruzunu desteklemeye çağrıldığında da topyekün Suriye genelinde uçuş yasağı uygulaması başlamak zorundadır.

İkinci safhada, kuzeyde güvenli bir alan oluşturulması Türkiye sınırından insâni yardım ulaştırılmasını gerektirir. Fakat Esad’ın kara kuvvetleri 1.980 top, 500 roket fırlatıcı ve yüzlerce havan topuyla bu alana karşı mücadele edecektir. Bu silahlar, Esad kuvvetlerinin ayaklanmacılar karşısında hâlihazırda sahip oldukları ateş gücüne katkıda bulunmaktadır. Taktik olarak uygun olduğu kararlaştırıldığında, kesinlikle güvenli alana karşı da kullanılacaktır zira Esad yönetimi bu alanı ayaklanma kuvvetlerinin fırlatma rampası olarak görecektir.

Böyle olursa, sivilleri ve yardım örgütlerini korumak için daha sağlam çabalar gerekecek. Bölgenin güvenli alan olduğu ilan edildikten sonra tüm yükü koalisyon uçakları taşıyacak. Bu ise Suriye uçaklarını semalardan uzak tutmanın ötesine geçip rejim yanlısı kara kuvvetlerini doğrudan ve sürekli olarak hedeflemeyi zorunlu kılar.

Hedeflerin belirlenmesi ve hava saldırıların düzenlenmesi karada dost kuvvetlerin olmasını gerektirir; bu kuvvetler havadan karaya düzenlenecek saldırıları etkin bir şekilde eşgüdümlemek amacıyla eğitimden geçmiş olmalılar. Suriyeli ayaklanmacılar bu eğitimden geçmiş değil. Batılı özel kuvvet birimleri en muhtemel adaylardır yani Amerika destekli bir müdahalenin sırf hava gücüyle sınırlı bir müdahale kalması muhtemel değildir. Karada gezinen postallar da lazımdır.

Ayaklanmacıların rolü

Suriyeli ayaklanmacılar, Esad askerlerinin ateşgücünü belirli noktalarda toplamalarını sağlayarak koalisyon kuvvetlerinin hava saldırıları için cazip hedefler oluşturmaya yardım edebilirler. Bu ise nüfuz merkezlerinde ve civarında sürekli çatışmayı zorunlu kılar ki Suriyeli siviller çapraz ateşe maruz kalacaklardır. Bazı koalisyon bombaları, isabetli mühimmatın kullanıldığı bu devirde bile kaçınılmaz olarak sivillerin üstüne düşecektir.

Batı hava saldırısının kuzeydeki güvenli alanı Esad kuvvetlerine karşı savunmakta başarılı olacağını farz ettiğimizde bile rejim, Humus’ta, Şam ve diğer yerlerde saldırılarını sürdürebilecektir. Ayaklanmacılar kayda değer bir taarruz örgütleyene dek Suriye’deki insâni kriz kötüleşmeyi sürdürecektir.

Ayaklanmacı güçler azımsanmayacak sayıda ama parçalı yapıda olmayı da sürdürüyorlar. Müdahaleciler güvenli bir alanın onlara örgütlenme için üs sağlayacağını ümit ediyorlar. Fakat ayaklanmacılar taarruz düzenleyebilecek bütünleşik bir kuvvet olduklarında, Şam’daki rejim hedeflerine stratejik bombalama düzenleme baskısı da artacaktır. Kuzeyde sınırlı bir insâni yardım operasyonu olarak başlayan şey Batı’nın, ayaklanmacıların hava gücü rolüyle neticelenecektir: Bu kez Şam’a kadar.

Mevcut açmaz, müdahale çağrılarının artmasına varacaktır. Fakat Suriye’deki iç savaşı sonlandırmaya bakan dış güçler adına sınırlı bir seçenek de yoktur.

Yazar hakkında: MIT Üniversitesinde doktora öğrencisi

Kaynak: Bloomberg

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı