Gazze'deki Filistinlilere karşı İsrail'in soykırıma dönüşen katliamını gündeme getirmek Batı'daki belli çevrelerde, özellikle medya, sanat, akademi muhitinde hala cesaret istiyor. İsrail severliğin, her türlü cinayetini masumlaştırmanın teolojik, ekonomik, politik, tarihsel nedenleri var elbette. Başta dini olarak Yahudileri 'Tanrı katili' ilan ederek antisemitizmi inanç konusu yapan uygulamanın ve bunun modern Nazi versiyonunun hafızalarda taze olması, belki sosyal psikolojik olarak açıklanabilir ama sağlıksız tepkiler doğuruyor. Ne var ki, Evangelist Hristiyanlığın Yahudi severliğinin Siyonizm'e evrilerek İslam nefretine dönüşmesi bu teolojik sapkınlıkla alakalı.
İsrail'e sınırsız destek şeklinde tezahür eden, gizliden Yahudi nefreti de barındıran Batı aklının İslam nefretine dönüşmesi, bastırılmış toplumsal günahın tersten açığa çıkmasıdır. Yahudi'ye karşı nefretini gizliden gizliye sürdürürken ona karşı işlediği suçların kefareti olarak Müslümana yönlendirilmiş bir nefret olarak ortaya çıkıyor.
Gazze'de, Batı Şeria'da Filistinlilere reva görülen kıyıma karşı edilgen kayıtsızlıktan çok aktif bir destek ve cesaretlendirme, bunu meşrulaştıracak argümanlar geliştirme çabası Batılı vicdanı medyatik karartmayla sürdürülebiliyor.
Yaşanan katliama sessiz kalınması ve hatta aktif destek verilmesi din psikolojisiyle, toplumsal belleğin sapkınca açığa çıkmasıyla izah edilerek geçiştirilecek duygusal bir konu değil elbette. İsrail'i destekleyen Yahudi sermayesi, Siyonizm'in Batı'daki uzantıları, özellikle ABD'nin stratejik hesapları gibi ekonomik, siyasal çıkar ilişkileri ve hegemonik hesaplar asıl belirleyiciler. Ancak bu kirli stratejik hesaplarının, kirli çıkar ilişkilerinin Batılı vicdana kabul ettirilebilmesi, meşrulaştırılması, destek bulması için de her tür psikolojik, tarihsel unsurlar itina ile örgütleniyor.
Modern bir ideoloji olarak Siyonizm ve onun Yahudilikle, Musevilikle ilişkisi, geçirdiği evreler, Siyonizm türleri bilinmeden bu karmaşık tavırları da bilmek gerekiyor. Buna rağmen insan olarak tüm bu katliamlara, haksızlıklara karşı vicdanının sesini dinleyerek karşı çıkan, ses veren, medyatik ve siyasal karartmayı yırtan insanlar az değil.
Tuhaf biçimde bizde dikkatle izlediğim muhalif, liberal, sol, seküler, Batıcı olmak gibi özellikleriyle her dem öne çıkan ve her dem haklı çıkma pozisyonunu elden bırakmayan kalem erbabının 'anlamlı' bir sükûnet içine gömülmeleri gözden kaçmıyor. En iyimser tahminle iktidar ve çevresine karşı muhalefetlerinden dolayı bu çevrenin sahiplenmiş göründükleri bir meselede onlarla yan yana durmak istemiyor olabilirler mi? Oysa yaşanmakta olan, bir kim ne gerekçeyle karşı çıkarsa çıksın, net olarak insani tavır sergilenmesi gereken, toplumun çok nadir olarak birleştiği bir insanlık dramı.
Diğer taraffa 'İsrail de ayıp ediyor ama' ile başlayan söylemin argümanalrına alışkınız. İsrial 'in cinayetlerine, işgaline karşı çıkmayı antisemitizmle ilişkilendirerek hem Müslümanların, bu coğrafyanın vicdanını töhmet altında bırakmak hem de gizli şekilde bu cinayetlere onay veren bir dil hep oldu.
Bu vesile, son derce ürpertci gelen bir nefret söyleminin hiç bir gizlenme ihtiyacı hissetmeden adeta 'tanrısal bir kutsanmışlık' duygusuyla açıklanabilecek her tür zulmü reva gören İsrail vatandaşı yahudiler arasındaki nefret saöylemi dikkatimi çekti. İsrail basınında tüm bu olup bitenlere itiraz edenler Gidon Levi Gazze kumsalında oynarken dört filistinli çocuğun katledilişine yahudilerden gelen kan dondurucu tepkileri gündeme getirmiş. Adeta böylesi bir nefretle yüklü toplum için tehlikenin farkında mısınız diyor. Öldürülen çocuk resimleri için 'gerçekten harika bir fotograf. Bundan daha harikası olamazdı tekrar tekrar baktım', ' Arap çocukların ölmesi beni hiç ilgilendirmeyor', ' Muhteşem, tüm çocukları öldürmemiz gerekiyor' gibi ismi gerçek şahıslarla yapılmış röportaja yer veriyor. Benzer söylemlerin İsrail parlamentosunda bir kadın milletvekili tarafından dile getirildiği düşünüldüğünde bu söylemin hiç de marjinal olmadığı ortada. Yahudi psikolojisinin bu denli nefretle yüklü olmasının intikam duygusuyla alakasının olmadığını yazıyor Haaretz'de yazar. DEVAMI>>>