Başörtüsü serbestisinin yalnızca üniversitelere ve örtüsünü çene altından bağlayanlara ait olduğunu vurgulamak için YÖK Yasası'nın geçici 17. maddesinin değiştirilmesini gerçekten istiyor mu MHP?
Gazeteler istediğini yazıyor. Dün bir gazetede MHP'nin yeni isimlerinden emekli büyükelçi Gündüz Aktan'ın "Evet, istiyoruz" açıklaması vardı. Ak Parti bu yoldaki mutabakatı bozarsa siyasi kriz çıkarmış. Bu tavırlarının sebebini de açıklıyor MHP'li Aktan: Başörtüsü serbestisinin ilkokullara kadar inmesi...
Bize düşen, bu tavırlarının muhtemel siyasi sonucu üzerinde iyi düşünmelerini MHP'lilere hatırlatmak... Ülkede kangrene dönüşen önemli bir konu, özellikle MHP'lilerin verdikleri destekle, çözüme kavuştu; MHP geçici 17. maddede ısrar eder ve bu yüzden konu Anayasa Mahkemesi önüne giderse, bütün siyasi kazanımları tersine döndürecek bir yanlışlığa MHP yol açmış olur.
Bakmayın anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi önüne götüreceklerini söyleyenlere; Anayasa Mahkemesi'nin Meclis tarafından yapılmış anayasa değişikliklerini esastan inceleme yetkisi bulunmuyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e "Değişiklikleri veto et" baskısının altında yatan gerçek sebep bu. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi yetkisini aşmayı göze alarak konuyu esastan incelemeye kalkışmaz mı? Kalkışabilir elbette; ancak cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde '367' kararıyla itibarına kendisinin indirdiği darbeden daha büyüğünü bir de bu yüzden göğüslemek zorunda kalır.
Anayasa Mahkemesi yargıçları itibarlarını zedeleyecek bir yanlışlıktan kaçınacaklardır.
Ancak, aynı yargıçlar, CHP'nin önlerine getireceğini davul zurnayla ilân ettiği, bir an önce Meclis gündemine getirilmesini beklediği geçici 17. madde değişikliğinde geniş bir manevra kabiliyetine sahipler. Fazla ince eleyip sık dokumaları da gerekmiyor; 1991'de yaptıkları gibi, bir önceki kararlarına (1989) atıfta bulunarak yasağın devamını sağlayabilirler. Anayasanın iki maddesini değiştirmek için göze alınan bunca sıkıntı heba olup gider o zaman. Yalnız Ak Parti değil MHP de, özgürlükçü tabanına dert anlatmakta hayli zorlanacaktır.
Üniversitelere daha fazla özgürlük gelsin diye anayasanın iki maddesini değiştiren Meclis, bununla yetinip başka bir yasal düzenleme yapmaktan kaçınmalıdır.
Peki de, bu durumda MHP'nin 'çarşaf/burka' hassasiyeti ile getirilen serbestliğin yalnızca yüksek öğretimle sınırlı olma beklentisi ne olacak?
Bu son tartışmalarda söz alan herkes anayasada değişikliğin belli bir amaç için yapıldığını yeterince kayda geçirdi. Anayasa değişikliklerinin 'gerekçeleri' böyle oluştu. Uygulamanın da öyle olması beklenir. YÖK, yüksek öğretim kurumlarında başörtüsünün anayasa değişikliklerinden sonra serbest hale geldiğini açıklarken, kapsam alanı dışında kalan kıyafet biçimlerini de kurumlara bildirir. Çene altı bağlama gibi anlamsız bir tanım yapmaz belki, ama MHP'nin meramının gerçekleşmesini de sağlar.
Orta dereceli okullarda ise, kılık kıyafeti belirleyen yönetmelikler bugüne kadar yeterli oldu zaten, bundan sonra neden olmasın? Yasa çıkarmak yerine, yönetmelik yenilenerek aynı sonuç alınabilir.
Bazen iyi niyetle yola çıkanlar, yolculuklarının bir yerinde kötü niyetli kısa devre girişimleriyle varmak istedikleri hedeften çok uzağa düşebilirler. O kadar zahmetten sonra hiç istemedikleri bir yerde bulabilirler kendilerini... MHP'nin verdiği güçlü destekle elde edilen özgürlükçü kazanım şimdilerde böyle bir kısa devre girişimine muhatap; YÖK Yasası'nın geçici 17. maddesinin değiştirilmesi talebi, bu yapılmazsa siyasi kriz patlayacağı korkutması bu... MHP yönetimi konu üzerinde bir kez daha düşünmeli.
CHP de onların kararını heyecanla bekliyor.
Kaynak: Yeni Şafak