Eskiden beri savunduğum görüşü şöyle özetleyebilirim: Bir ülkenin siyasetine yön vermek isteyen yabancı güçler ve onların ülke içindeki ortakları hakim olan ideoloji ve dünya görüşüne karşı çıkmazlar. Siyasi hedeflerini bunlar ne olursa olsun onları kullanarak gerçekleştirirler. Geçmişte resmi ideoloji kılıfına bürünen güçler şimdi demokrasi kisvesi altında bir proje gerçekleştiriyorlar mı sorusuna cevap aramalıyız.
Günümüzde en çok konuşulan iki konu Ergenekon ve Balyoz darbe teşebbüsleri iddiasıdır. Olayın iki boyutu vardır. Hukuki boyutunu yargıya bırakıp siyasi boyutunu inceleyebiliriz. Bu amaçla şu sorulara cevap arıyorum: Her iki darbe teşebbüsü aynı kurum içinde hazırlanıyor ama bu iki iddiada yer alan kişilerin birbiriyle hiçbir ilişkisi yok. Bunlar birbirinden habersiz mi yoksa birbirinden farklı hatta rakip iki oluşum mu? Durumun siyasi boyutunu anlamak için siyasi hedefleri arasındaki farkı anlamak gerekir. Eğer bu fark bir rekabeti hatta husumeti ifade ediyorsa birinin diğerini tasfiye etmek istemesi beklenir.
Balyoz iddiasında yer alan örgütlenmenin sivil ayağı yok. Yani ne ortamı hazırlamak ne de darbe sonrası gerekli ekonomik, siyasi, sosyal destek sağlayacak bir güçten haber yok. Asker kişilerin hem darbe ortamını hazırlamak için anarşik faaliyet yapması hem de darbe gerçekleştirmesi tarihte ilk defa olacak bir olay gibi gözüküyor. Çünkü anarşiye katkı yapanların bir kısmı mutlaka yakalanır. Hem bunların hem de darbe yapanların aynı örgüt olması halkın desteğini yok eder.
Darbe iddiasıyla ilgili tüm belgeler bilinmeyen bir odaktan geliyor. Bu verileri sağlayanlar demokrasi için mücadele mi ediyor yoksa hasım saydıkları bir örgütü tasfiyeye mi uğraşıyor. Üstelik herhangi bir ihbarcının bilinememesi bu işin bir örgüt tarafından yapıldığı şüphesini uyandırıyor. Ayrıca elde edilen veriler en gizli yerlerden çıkarılıyor ve bunlara nasıl ve kimin ulaştığı bilinmiyor. Yargılananlar bu verilerin değiştirildiğini ve darbe iddiasını destekleyecek biçime sokulduğunu söylüyorlar. Mesela bir plan seminerinin bazı ilavelerle darbe planına dönüştürüldüğünü iddia ediyorlar.
Başta sorduğumuz soruya yani bunların hasım ya da rakip mi yoksa birbirinden habersiz iki örgüt mü olduğu sorusunun cevabı gelişmeleri doğru anlamamızı sağlar. Eğer iki karşıt örgütse biri diğerini tasfiye için gerekeni yapar. Yani biz demokrasi mücadelesi yaparken birbiriyle mücadele eden örgütlerin savaşına karışmış oluruz. Olayın bu boyutu yargı tarafından çözülemez. Eğer bir takım deliller yaratılıyorsa bunun arkasında profesyonel güçler vardır ve yargı bu teknik problemi çözemez.
Şu soruya cevap aramalıyız. Eğer ülkeye yönelik bazı operasyonlar yargı üzerinde yürütülüyorsa güvenlik güçleri buna kayıtsız mı kalmalı yoksa olayın hukuki boyutuna müdahale etmeden operasyon boyutunu ortaya çıkarmalı mı ?
Bölgesel bir güç olmak iddiasında olan ve bunun için her şeye sahip olan ülkemizin önünü kesmek isteyenler olacaktır. Tüm kurumların el ele bunları önlemeye çalışması gerekir. Ayrıca muhalefetin de iktidarı ne pahasına olursa olsun yıkmaya çalışması yerine geleceğin inşasında katkıda bulunması gerekir ama bizdekiler altında Erdoğan kalacaksa tüm yapının çökmesine razı görünüyor.
Kaynak: Star