Türkiye’de AKP hükümetinin önerdiği anayasa değişikliklerine ilişkin referandumun sonuçları, bu ülkenin siyasi şartlarına dair bazı gerçekleri ortaya çıkardı. Bu gerçeklerin ilki, Türk sokaklarının İslamcı eğilimli iktidar partisini kabul etmiş olması. Referandum sonuçları, bazı siyasetçi ve gözlemcilerin, AKP’nin genel seçimlerin ardından bu kez tek parti hükümeti kuramayacağı yönündeki beklentilerini boşa çıkardı. Zira referanduma katılımı oranı yüzde 77’inin üzerindeydi. Katılımın az olduğu yerlerse, Türkiye’de büyük partilerin hiçbirini desteklemeyen Kürt çoğunluğun yaşadığı illerdi.
İkinci gerçekse, ülkeyi 90 yıldır yöneten ordunun hâkimiyetinin zayıflamaya başlaması. Anayasa değişiklikleri, Türkiye’nin 1950’lerden bu yana sahne olduğu askeri darbelere dair endişe ve korku dönemini sona erdirdi. Bu dönemde 10 yılda bir darbe yapılıyordu. Anayasa değişiklikleri askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açacak. Ayrıca 1980 darbecilerinin yargılanmasına en azından teoride izin verecek.
Artık meydan kışla değil, Meclis
Üçüncü gerçekse şu: Eski anayasaya göre, laikler ordunun doğrudan desteğiyle yargının ana eklemlerine hâkimdi. Bundan sonra yasamanın yargıya müdahalesine etmesine alan açılıyor. Bu durumun ülkede bütün hayatına hükmeden yargının eğilimlerine siyasi müdahalelerde bulunulmasına yol açacağı tahmin ediliyor.
Anayasal referandumunun sonucunun ortaya çıkardığı üç gerçek, Türkiye’nin Osmanlı sonrasındaki eğilimlerine zıt politikalar izleyen partilerin yükselişini onyıllardır engelleyen iki kurumun, yani ordu ve yargının siyasi ve sivil otorite tarafından kontrol altına alınmasının yolunu açacak. Türkiye şu an büyük anlaşmazlıkların da yaşanacağı yeni bir döneme giriyor, ancak bu kez meydan kışla veya yargı değil, Meclis olacak. (Bahreyn gazetesi Vasat, 13 Eylül 2010)
Kaynak: Radikal