Hillary Clinton'ın Obama'yı 'tecrübesiz' olduğu için yaylım ateşine tutması anlamlı değil. Başkan olmak için Kongre'de görev yapmak veya Beyaz Saray çevresinde 'vakit geçirmek' gerekmiyor; Abraham Lincoln bile başkanlık yarışına girmeden önce sadece tek dönem vekillik yapmıştı
Clinton kampının Barack Obama'nın güçlü bir başkan olmak için yeterli tecrübeye sahip olup olmadığı konusunda onca yaylım ateşi, çok daha acemi olarak nitelenebilecek başka bir başkan adayını akla getiriyor. Kendisi Temsilciler Meclisi'nde sadece tek dönem vasat bir vekil olarak görev yapmasına rağmen, başkanlık yarışına girecek cüreti göstermişti. Bu aday Abraham Lincoln'dü.
Washington'da yıllarca çıraklık yapmayı küçümseyen bir başka başarılı başkan, "Aynı eski tecrübenin hükmü yok artık" buyurmuştu. En faydalı eğitimin Beyaz Saray ve Kongre civarlarında sürtmekten değil, 'kökleri gerçek insanların gerçek hayatlarında olan' tecrübeden geldiğini, bu yüzden de 'değiştirme cesaretine sahip olursak sonuç alabileceğimizi' savunmuştu.
Obama'nın gücü vizyonunda
Bu aday da 1992'de George W. Bush'a karşı yarışan Bill Clinton'dı; o günlerde Bush da, tüyü bitmemiş genç Clinton'a karşı tecrübesiyle pek bir övünüyordu. O yıl televizyonlarda dönen bir reklamda Bush seçmenlerden, 'ABD'yi bir kez daha tecrübeye emanet etmelerini' istiyordu.
Washington'da uzun yıllar görev yapmanın Beyaz Saray için en iyi hazırlık olduğu söylenebilir, fakat tam tersine, Amerikan tarihi, ulusal politikada uzun tecrübenin başkanlık açısından hiç de başarı koşulu olmadığına dair derslerle dolu. 1900'den beri başa geçen 19 başkana bakıldığında en büyük üç tanesinin siyasette en kısa maziye sahip olduğu görülüyor. Teddy Roosevelt iki yıldır vali, altı aydır da başkan yardımcısıydı; Woodrow Wilson sadece iki yıllık valiydi; ve Franklin Roosevelt dört yıldır valilik görevindeydi. Hiçbiri Kongre'de görev yapmamıştı.
Hepsi (Bill Clinton gibi) idari tecrübeye sahipti ve gerçekte Senato'da bir koltuktan daha fazlası için yarışmışlardı. Belki seçmenler şuna daha fazla kafa yormalı: Valiler genellikle senatörlerden daha iyi başkanlar oluyor. Fakat bu Demokratların işine gelmiyor, zira en büyük idari tecrübeye sahip olanlar, açık arayla Cumhuriyetçi adaylar: Mitt Romney, Rudy Giuliani ve Mike Huckabee.
Peki bir de 1900'dan beri en fazla siyasi tecrübeye sahip beş başkana bakalım: William McKinley, Lyndon Johnson, Richard Nixon, Gerald Ford ve George H. W. Bush. Hepsi önemli teknik yeteneklere sahipti -fakat hiçbiri en büyük başkanlarımız arasında değildi.
Mesele tecrübenin anlamsız olması değil, siyasette illa ki tecrübe gerekmediği. John McCain'in savaş esiri olarak geçirdiği yıllar ona, işkenceye ve ahlakın gücüne dair, tek bir Senato toplantısının bile veremeyeceği bir kavrayış kazandırdı.
Aynı şekilde Obama'nın yoksulluk karşıtı bir örgütçü olarak geçirdiği yıllar ona en büyük sorunlarımızdan biri hakkında, yani yoksulluk döngüsünü nasıl kıracağımız hakkında kavrayış kazandırıyor. Obama'nın sadece devlet harcamaları (sözgelimi okul öncesi eğitim) değil, sorumlu ebevenliğin teşvik edilmesi gibi kültürel inisiyatiflerden yana olmasının nedenlerinden biri, işte bu ön cephe tecrübesi.
Sonra Obama'nın Endonezya'da geçirdiği okul yılları. Vietnam'dan Irak'a kadar dış politikadaki en ciddi hatalarımız, diğer halkların milliyetçiliğine körlüğümüz ve kendimizi başkalarının gözüyle görme yeteneksizliğimiz oldu. Obama bu soruna karşı sezgisel bir hassasiyeti sindirmiş gibi görünüyor. Yeni başlayanlar için, Obama'nın Amerikan birliklerinin Irak'ta çiçeklerle karşılanmayacağını daha 2002'de anladığını söyleyelim.
Obama'nın politikadaki hazırlığı Hillary Clinton'ın zannettiğinden daha fazla olsa da, gerçekten de zayıf. Illionis Eyalet Senatosu'nda geçirdiği yedi yıl çok iyi bilinmiyor, fakat orada elde ettiği hatırı sayılır başarılar var: İdam istenen davalarda polis sorgulamalarının video kaydına alınması için bir yasa; yoksullukla mücadele için gelir vergisi kredileri; okul öncesi eğitimin yayılması.
Hillary Clinton'ın gücü, iç ve dış politikanın ayrıntılarına hâkimiyeti, ki bu konuda rakipsiz; Pakistan, Irak ve Darfur'da ne yapılacağını tıkır tıkır söylüyor. Obama'nın gücü vizyonu ve karizmasının yanı sıra, seçilmesinin ülke içinde ve dünyadaki bölünmeleri ortadan kaldırması ihtimali. John Edwards'ın gücüyse herkese hitap etmesi ve adaylar arasında sağlık, yoksulluk ve dış yardımlar konusunda ayrıntılı tutumlar sergilemek konusunda öne çıkması.
En tecrübeli siyasetçi Cheney!
Bunlar Demokrat cephedeki anlamlı farklılıklar, ama mesele Hillary Clinton'ın '35 yıllık tecrübeye' dair yapay iddiaları değil. En uzun Washington mesaisine sahip Demokratlar (Joe Biden, Chris Dodd ve Bill Richardson) çoktan yarış dışı kaldılar. Ve yarışı sürdürenler arasında en büyük tecrübeye sahip olan başkan adayı açık arayla McCain; eğer Clinton bir sonraki başkanı seçmenin kriterinin bu olduğuna inanıyorsa, belki McCain'i desteklemeyi düşünmeli.
Başka bir şekilde söyleyelim: Bugün klasik anlamda en tecrübeli ve ('tecrübe kampı'na göre) bu yüzden başkanlık için en uygun siyasetçinin kim olduğuna bir düşünün. Başkan Yardımcısı Dick Cheney'den başkası değil. Tecrübeyle ilgili söylediklerimde haklıyım değil mi?
Kaynak: Radikal