Siyaseti kuşatan reklam dili

Seçime çok az zaman kala seçim kampanyalarının sönükleşmesi, heyecansızlaşması bir yana propaganda sürecinde kullanılan dil dikkat çekici. Siyasi bir kampanyadan çok ticari bir reklam kampanyası izler gibiyiz. Partilerin iddiaları ne olursa olsun kurguladıkları dilin siyasal muhtevasından çok reklam boyutu daha baskın... Bu durum ideolojilerin haydi biraz daha belirgin çerçeveyle söyleyelim siyasetin metalaşmasına mı işaret eder yoksa reklamın siyaset dilini de teslim alşına mı?

Reklam dilinin, mantığının seçim kampanyasının diline egemen olması aslında siyasetin teslim alınması ile eşdeğer. Siyasetin metalaştırılması, partilerin dev şirket mantığı ile işletilir hale gelmesi gerçekte siyaset alanına müdahale, içinin boşaltılması olduğu tehlikesini kaç kişi hissediyor? Yozlaşmış siyasete bakarak olması gerekeni de dışlayan buna mukabil kapitalizmin siyaseti de yedeğine almasına duyarsızlaştıkça seçim kampanyaları da apolitikleşiyor, siyaset dışı bir toplum görüntüsü çiziyor.

Reklam bir zihniyet dünyasını resmeder. Reklam sadece bir tanıtım işlevi görmez. Reklam, felsefi anlamda insan tekini ayartan, ruhunu teslim alan bir iğvaya dönüşür. Hedefinde tüketim toplumunun ayartıcı davetine karşı duran her tür ahlaki direnişin berhava edilmesi vardır..

Siyasi propaganda negatif çağrışımlarına rağmen sonuçta siyaseti esas alan bir kavramsallaştırma. Siyaset dilinin reklamlaşması felsefi ve ahlaki anlamda çok daha derin sarsıntılar, toplumsal hasarlara yol açabilecek bir farklı bir aşama. DEVAMI>>>