Siyaset zenginleri ve heirloom düzeni

 


 'Savaş zenginleri' tabiri meşhurdur. Bir Arap atasözünde olduğu gibi ' mesaibu kavmin inde kavmin fevaid' yani bir toplumun zararına olan şey değerlerinin pekala faydasına olabilir. Bu bağlamda, bir de siyaset zenginleri vardır. Siyaset zenginleri için de  'nereden buldun?' kriteri ve yasası getirilmiştir. Bu kriteri ilk getirenlerden birisi Hazreti Ömer olmuştur. Bir hutbesinde 'dinleyin ve itaat edin' dediğinde camiden bir uğultu yükselir ve bulunanlardan birisi itiraz ederek' önce üzerindekinin hesabını vermelisin' der. Cemaat 'nereden buldun?' anlayışı ve yaklaşımı içinde ganimet payından düşenle nasıl iri vücuduna giydiği bu elbiseyi diktirebiliğini sormuştur.

Bunun üzerine Hazreti Ömer 'pekala' diyerekten hazirun içindeki oğlu Abdullah'ın kalkmasını ve soruyu soran tarafa doğruyu anlatmasını ister. Abdullah İbni Ömer durumu şöyle izah eder" Ben de payımı babamın payına kattım ve bu iki payla birlikte o kendisine giydiği bu elbiseyi yapmıştır.' Bunun üzerine itiraz sesleri yükselten ve şeffafiyet isteyen cemaat, 'hutbene devam et' diyerekten itaat noktasına geri dönmüştür. Hazreti Ömer'in bu tutumundan dolayı Cezayir'deki 'İslamcı sosyalistler' Hazreti Ömer ve Ebu Zer'e atfettikleri bir tür sosyalizm modeli geliştirmişlerdir. Ali Şeriati sosyalizan anlayışını Ebu Zer üzerine bina eder ve kurar. Cezayirliler bunu Hazreti Ömer anlayışıyla bunu genişletirler.
 
 Geçmişten günümüze yönetimin afetlerinden birisi de hanedanlık meselesidir. Ebu Lü'lü'nün darbelerinden sonra kendine gelen Hazreti Ömer'e oğlu Abdullah'ı istihlaf etmesi yani hanedanlık kurması teklif edilir ve bunun üzerine belki de gayri ihtiyari bir biçimde derhal şunları söyler :" Hattap ailesinden bir kurban yeter…" Gerçekten de devlet adamlığı bir zevk ve haz alma yeri değil görev mahallidir. Bunun sorumluluğu ve bedeli de ağırdır. Bu bedel çerçevesinde Hazreti Ömer bunları söylemiştir.

*

Bugün baktığımızda İslam dünyasına bazı siyasi hastalıklar vardır. Bunlardan birisi yolsuzluklarla birlikte servet biriktirmektir. Yani savaş zenginleri gibi bir de siyaset üzerinden siyaset zenginleri türemiştir. Tarafsız kalabilmek için ülkemiz yerine bu hususta Pakistan'ı mercek altına alacağız. Asya'da siyasi hanedanlıklar Bangladeş'i saymazsak neredeyse Pakistan ve Hindistan'da inkiraza uğruyor ve tarihe karışıyor. Son sıralarda Cevahir Lal Nehru ve İndra Gandi'nin bir torunu Müslümanlara yönelik bazı yakışıksız sözleriyle gündeme gelmiştir. Varun Gandhi, Hollandalı malum politikacı Geert Wilders gibi ileri geri konuşmuş ve sonra da konuşmasının açığa çıkması ve deşifre olması üzerine Karadayı paşalar gibi sözlerinin çarpıtıldığını ve eklemeler ve çıkartmalar yapıldığını ileri sürmüştür. Torunun Kongre Partisi yerine BJP içinde siyaset yapması da ilginç ve bu, en azından artık Kongre Partisinin Nehru-Gandi hanedanlığının kontrolünden çıktığını gösterir. Buna mukabil, Pakistan'da da parti hanedanlıkları son dönemini yaşıyor ve can çekişiyor. Benazır Butto'nun bir suikasta kurban gitmesinden sonra Zerdari ile birlikte parti Butto ailesinden çıkmış ve yad ellere geçmiştir.  Chaudhry'nin yine yargının başına getirilmesi ve iade-i itibarla birlikte Zerdari oyunu kaybetmiştir. Yargıçlar üzerinden Nevaz Şerif ile girmiş olduğu bilek güreşini kaybetmiş ve ağır bir yenilgi almıştır. Diktatörleşme eğilimi içine giren ancak kötü bir performans sergileyen Benazır'ın dul kocası Zerdari'nin günleri sayılıdır.

Kifayetsiz muhterisin teki olarak iktidarı giderek eriyor. Bunun temel nedenlerinden birisi yolsuzluklardır. Yolsuzluklarla birlikte siyasi veya hanedanlık mirası (heirloom) eriyor. Bangladeş'te siyasi mirası ya kız çocukları ya da dul zevceler yani kadınlar sürdürürdü. Pakistan'da da Benazır'la birlikte aynı formül işliyordu. Ama suyunun suyu kabilinden Zerdari ile birlikte artık eski sistem veya heirloom sistemi çürümüş ve yürümez hale gelmiştir. Adeta son deklerini yaşıyor.  Zaten Zerdari de topallamaya başlamıştır.

*

Ancak heirloom artıkları iktidarda küplerini de doldurmayı becermişlerdir. 1968 kuşağından Tarık Ali zamanla rakip siyasi hanedanlıklara dönüşen Şerif ve Butto ailelerinin servetini The Duel: Pakistan on the Flight Path of American adlı eserinde veya başka yazılarında anlatıyor. Dikkatli bir iz sürme sonunda, 'bay yüzde 10' olarak anılan Zerdari'nin servetinin 1.5 milyar dolar civarında olduğunu tespit ediyor. Buna mukabil,  Şerif kardeşlerin (Nevaz ve Şahnevaz) ise duble yani 3 milyar dolar olduğunu ifade ediyor. Bu iki hanedanlık da ipten kazıktan kurtulmalarına rağmen her türlü risk altında bile siyaseti bırakamıyorlar. Lakin bugün Pakistan'ı soymak, eskisine nazaran kolay değildir. Ekonomik krizlerle ve darboğazlarla birlikte yolsuzluk pastası da daralmış bulunuyor. Dolayısıyla riskler avantajlardan daha katmerli. Muhammed Şerif ve iki oğlu Nevaz ve Şahnevaz, Ziya Ul Hak'ın himayesi altındaydılar. Tarık Ali'nin deyimiyle Ziya döneminde Allah onlara :" yürüyün ya kullarım' demiş onlar da yürümüşlerdi. Babasının duası kabul edilmiş ve bir elleri yağda diğer elleri balda bir şekilde ülkeyi yönetmeye başlamışlardı. Bir taraftan siyasetle diğer taraftan da akçeli işlerle ilgileniyorlardı. Ticaretle siyaseti birbirine karıştırmışlardı. Onlara göre böylesi daha iyiydi şüphesiz. 1999 yılında Nevaz Şerif, Müşerref tarafından devrildiğinde giyotinden kurtulmuştu. 1999 darbesinden sonra Müşerref, Nevaz Şerif'i vatana ihanetle suçlamıştı. Vatana ihanetten suçlanmanın idama kadar yolu vardı. Neyse ki, Clinton sayesinde paçayı kurtardı. 10 yıl boyunca Suudi Arabistan'da kaldı. Son sıralarda Zerdari ile ters düştüler ve siyasi ortaklıkları bozuldu. İktidar aralarına girdi. Eski hanedanlıkların yeni kutuplaşmasında Nevaz Şerif'in arkası daha sağlam ve pek gözüküyor. Her ne kadar Zerdari Amerikan yönetimi tarafından desteklense de Nevaz Şerif, Pencabi olması hasebiyle daha geniş bir asabiyete dayanıyor. Yolsuzluklarla suçlansa da İslami kesimlerle müttefik. Bunun dışında ISI'nın muhafazakar kanatlarının görünmez desteğine de haiz. Ordunun da Zerdari karşısında Şerif'i desteklediği sanılıyor. Tabii ki ordunun bizatihi kendisine dair darbe hesapları yoksa! Velhasıl biz de bir zamanlar Çiller ile Mesut Yılmaz'ı hatırlatan (Yunis idi Hızır idi çekişmesi) Butto ile Nevaz denklemi yeni dönemde Zerdari ile Nevaz denklemine dönüşmüş ve bu da Türkiye'deki CHP ile AKP denklemine tekabül etmektedir. Lakin Nevaz ile Başbakan Erdoğan'ın farklı Nevaz'ın darbelerle karizmasının törpülenmiş ve pörsümüş olmasıdır. Kısadan hisse: Ortadoğu yeni yeni siyasi ve cumhuriyetçi hanedanlıklarla tanışırken Asya'da bir dönem; hanedanlıklar dönemi kapanmak üzere.