Sisi, Körfez'deki zengin dostlarını kaybediyor

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin ülke içindeki sindirici politikalarının faziletleri hakkında çok yazıldı. Bu politikaların başarıyı körüklemediğini farz etmek oldukça kolay. Aslında geçtiğimiz 2.5 içerisinde Sisi’nin yönetiminde olan Mısır, her potansiyel cephe ile mücadeleye tutuştu. Mısır’ın ekonomisi düşüş sarmalının içinde yoluna devam ediyor ve bazı şüphelere dayalı şekilde 40.000’e yakın insanın politik sebeplerle hapse atılmış olmasını göz önüne aldığımızda insan haklarının vaziyeti hiç bundan daha kötü olmamıştı.

Güvenlik açısından duruma baktığımızda; geçen yaz gün ortasında ülkenin başsavcısı (muhtemelen ülkedeki en yüksek rütbeli 3. Kişi) Hişam Barakat’ın suikasta kurban gitmesi, Kuzey Sina’daki Ensar Beyt-ül Makdis gibi lokal terörist gruplarca öldürülen askeri personel sayısının gizlenmesiyle örtbas edilen muhtemel güvenlik çatlaklarını ve başarısızlıklarını ortaya çıkardı. Cumhurbaşkanı Sisi’nin beceriksizliği, Körfez devletlerince stratejik tehdit olarak görülebildi.

Katar haricinde Körfez devletler, Sisi’nin sarsılmaz müttefikleri idi ve bu devletler Sisi’yi, 2013’te halkın birçok kesiminin desteğiyle gerçekleşen darbenin hemen akabinde 12 milyar Dolar ve geçen yılki ekonomi zirvesinde bir diğer 12 milyar Doları vererek destekledi. Körfez devletlerinin Mısır’a yardımı resmi olarak açıklanan miktarı da muhtemelen aşıyor çünkü Suudi Arabistan ve BAE, geçtiğimiz iki yıl boyunca Mısır’ın Rusya’dan aldığı askeri mühimmatı da finanse etti. Körfez devletlerinin Mısır ile olan sağlam bağlarının bir göstergesi olarak, Sisi ile konuşup kendi ülkelerinin Mısır’a vereceği desteğin devam edeceğini garanti eden Körfez liderleriyle Sisi’nin yakın çevresinin alay ettiği, sızdırılmış ses kayıtları gösterilebilir.  

Birkaç konuşma ve röportajda Sisi, Körfez devletlerine onların güvenliğinin Mısır’ın güvenliğinin bir parçası olduğunun garantisini verdi. Mısır kuvvetlerinin söz taahhüt edildiği üzere Körfez’in güvenliğini korumak üzere ne kadar büyük hızla sevk edilebileceğini tarif etmek Sisi günlük hayatta kullanılan bir Mısır deyimi olan “Masafat Al Sikka (Yolumuzdayız)”yı kullandı. Ancak onlarca milyar Dolarlık yardıma, yatırıma ve askeri alıma rağmen Sisi tam ihtiyaç duydukları bir zamanda Körfez devletlerini tam olarak yüzüstü bıraktı. Kahire, Husi militanlarına karşı süren mevcut savaşta birliklerini görevlendirmeyi reddetti ki Husiler, Suudiler tarafından bölgedeki en büyük düşmanı İran’ın uzantısı olarak görülüyor.

Geçen Eylül’de, Yemen’de Mısır kuvvetlerinin yer alması olasılığına dair haberler yayımlandığında Kahire bu tip iddiaları “asılsız” olarak nitelendirmekte oldukça hızlıydı. Sisi, Mısır’ın katılımını ortalıkta Husiler’in olmadığı savaş gemileri ile sınırlamaktan memnundu. Diğer tarafta ise Körfez devletleri il gergin bir geçmişi olan Sudan yüzlerce askerini göndererek katkıda bulundu. Öyle ki bir kaynağın bana söylediğine göre ön cephede konuşlandırılmayı talep eden Sudan taburları koalisyonu şaşırtmış. En nihayetinde Sisi’nin “Masafet Al Sikka”sı onun bir diğer içi boş sloganına dönüştü.

Eylül 2014’te Başkan Obama’nın Suriye’de IŞİD’e karşı saldırılara katılan müttefikleri ile yaptığı toplantıdan yayımlanan bir fotoğraf, Mısır’ın Ortadoğu’daki meseleler haricinde kalmaya doğru gittiğinin de kanıtı oldu. Ürdün, Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Bahreyn’in hepsi masada temsil edilmekteyken Mısır’ın yokluğu göze çarptı. Bu durum, devrik Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek’in Kuveyt’in bağımsızlığı için Saddam’ın kuvvetlerine karşı 30.000’e yakın askerini yollaması ile de güçlü bir zıtlık oluşturuyor. Bundan 25 yıl sonra Mısır’ın Körfez ülkelerinin güvenliğini sağlamaya dair taahhüdüne bağlılığı belirsiz durumda. Bugün çok daha az insan Mısır’ı bölgede İran’ın hegemonik gücüne karşı bir dengeleyici güç olarak düşünüyor ve bunlar da Sisi’yi olsa olsa sorgulanabilir bir müttefik olarak görüyor.

2.5 yıl daha (büyük olasılıkla 6.5 yıl daha) Sisi’ye mecbur olan Körfez devletleri kendilerini onun başarısız yönetimiyle fazlaca ilişkilendirmekten kaçınmalı. Onun yaptıklarına baktığımızda iktidarda geçireceği sürenin olumlu gözükmeyeceği de neredeyse kesin. Üzücü bir şekilde Mısırlılar için Sisi yönetiminin başarısızlığı gitgide artıyor. Kahire, geçen Kasım’da Rus uçağının düşmesine sebep olan şeyin bir terör saldırısı olduğunu, Batı’nın ve Rusya’nın bunun aksinde ittifak etmiş olmasına rağmen, reddetmeye devam ediyor. Yeni kurulan parlamento temel olarak Sisi’nin savunucularından kurulmuşken siyasi partilerin geçmişinin bir asır önceye dayandığı Mısır’da politik hayat etkili bir şekilde paydos etmiş durumda. Sisi’nin hükümeti duygusal retorikte kuvvetli ancak politik zekadan yoksun. Kibarca belirtmek gerekirse, Sisi bir devlet adamı değil.

Cumhurbaşkanı Sisi’nin beceriksizliği gerçekten Körfez devletlerince tehdit olarak görülebildi. Bir diğer diktatörü devirmiş olan devrimden 5 yıl sonra, politik olarak aktif olan halkına en basit hakları bile bahşetmeyi reddetmesi, patlamak üzere olan kızgın kulübenin kapaklarını daha da vidaladı. Öte yandan Sisi istifaya zorlanmamalı, Mısır’ın daha derin bir kargaşaya sürüklenme riski ortaya çıkar. Şimdilik Körfez devletleri Sisi’yi Mısır’daki tansiyonu düşürme konusunda teşvik edecek ekonomik yardımları da içerir şekilde nüfuzlarını kullanmalı. Aktivistleri salıvermek, medya üzerindeki zincirleri kaldırmak, sivil toplumun serbestçe işleyişini sürdürmesine ve Sisi’nin politik hayattaki dayanılmaz baskısını gevşetmesine izin vermek… Körfez devletleri için Sisi’nin bütün bunları telafi eden özelliği, Müslüman Kardeşler’in dostu olmamasıydı. Geçen 2,5 yıl ise gösterdi ki o, bundan biraz daha fazlası.

Kaynak: International Business Times
Dünya Bülteni için tercüme eden: Deniz Baran