Türkiye kimilerine göre her konunun konuşulduğu, hem de gereksiz bir ölçüde konuşulduğu bir ülke.
Ben hiç de aynı kanıda değilim.
Doğrudur, hiç kamusal alanda konuşulmaması gereken, özel alana ilişkin konuların, soy-sop konularının, Cumhurbaşkanı’nın ailesinde ermeni olup olmadığı gibi tümüyle anlamsız konuların çok konuşulabildiği bir ülke burası.
Ama kamusal yaşamın tam da özüne ilişkin bazı konuların da hiç konuşulmadığı bir ülke burası aynı zamanda.
Doğrudan kamusal alana girmekle birlikte hiç mertebesinde konuşulan iki konuyu sadece hatırlatmak istiyorum bugün.
Bu konulardan birincisi ülkemizde silah alımları, ikincisi ise siyasetin, siyasi partilerin finansmanı konusu.
Silah alımları ve siyasi partilerin finansmanı konusunda yaklaşık kimsenin bilgisinin olmaması ama kimin kökeninde ermeni, yahudi var gibi konularla çok alakalı olunması pek normal bir durum olmasa gerek diye düşünüyorum.
Birinci konu silah alımları konusu; Türkiye’de her sene silah alımları için ne kadar para harcanıyor, acaba detaylarıyla bilen biri var mı?
Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nı finanse eden ve silah alımlarının büyük bölümünün yapıldığı Savunma Sanayi Destekleme Fonu’ndan (SSDF), mesela 2009 senesinde ne kadar silah alımı yapıldı?
SSDF’nin internet sitesi neden bilgi içermiyor, son bilgi neden 2002 senesine ait?
Bu silah alımları hangi firmalardan gerçekleştirildi?
Bu alımlara kimler aracılık yaptılar, kimler ne kadar komisyon aldılar?
Silah alımlarında aracılık yapanlar acaba, aldıkları komisyon dışında, doğru tedarik kararlarını çarpıtarak vergi ya da fon kaynaklarının kötüye kullanımına neden oldular mı?
Savunma Sanayi Destekleme Fonu neden kaldırılıp, tüm askeri harcamalar, silah alımları dahil, bütçeden yapılmıyor?
TBMM’nin savunmaya kaynak ayırmayacağı mı düşünülüyor?
Savunma Sanayi Destekleme Fonu nasıl denetleniyor?
Silah alımlarında aracılık yapanlar kimlerdir, aralarında ne kadar emekli general vardır?
Bu generallerin Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay ile kişisel ilişkileri harcamaların yönünü etkilemektedir mi?
Silah komisyoncularının marifetiyle acaba Türkiye son otuz senedir ne miktarda hiç kullanılmayan ve kullanılmayacak silah alımı yapmıştır?
Bu konuların kimin sülalesinde ermeni ver meselesi kadar toplumun ilgisini çekmediği bir ülke acaba nasıl bir ülkedir?
Siyasi partilerin finansmanı meselesi de ayrı bir kara deliktir.
Hiçbir siyasal partinin rakibi başka bir partiyi siyasetin legal ve meşru finansmanı konusundan sıkıştırmaması acaba ortada ortak bir dolabın varlığına mı işarettir?
Kelimenin gerçek anlamıyla aptalca nedenlerden/sözde delillerden/ gazete kupürlerinden parti kapatmaya tevessül eden savcıların, Anayasa Mahkemesi’nin gündemine neden siyasetin finansmanı konusu hiç gelmez?
Bendeniz bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, mesela fransız Sosyalist Partisi’nin 2007 senesi toplam gelirinin 59.1 milyon avro olduğunu, bunun yüzde 21’nin parti üyelerinden, yüzde 22.3’ünün seçilmiş partililerden, yüzde 38.4’ünün kamusal finansmandan yani bütçeden, yüzde 2.9’unun bağışlardan, yüzde 15.6’sının da başka kaynaklardan geldiğini biliyorum.
Fransız Sosyalist Parti hakkındaki bu açık ve denetlenebilir bilgiye bir Türkiye siyasal partisi için sahip miyiz?
Saydamlık iyi de, galiba silah alımları ve partilerin finansmanı konusu için pek değil.
Kaynak: Star