Şener'in duruşunun tahlili

Ak Parti'nin “Kurucu dörtler” diye tanımlanan dört isminden birisi, Abdüllatif Şener, seçimlerde aday olmayacağını açıkladı. Böyle hadiselerin sembolik anlamları büyüktür. Şener'in tavrı da ciddi yankı buluyor.

Ak Parti henüz sessiz. Oradan bir yorum yok. İlginçtir, orada, parti imajını “Merkez”e çekme noktasında çabalar var. Bunlar, “merkezi operasyon”a sempatik gelen tavırlar. Ancak zamandaş olarak da Şener geri çekiliyor. Şener'in aday olmaması ise, AKP'nin imaj harekatının aksine bir görüntü ortaya koyuyor.

AKP'deki sessizliğe mukabil, Şener'in tavrı, AKP'ye, özellikle geldiği muhafazakar zemin sebebiyle muhalefet eden çevrede önemli bir malzemeye dönüşmüş bulunuyor.

Şener'in çizdiği bir imaj var.

Aşağıda onun Hürriyet'te çıkan “4 maddede yaptıklarım” başlıklı imaj üreten eylemleri yer alıyor. Buna göre Şener, “toplumu kürdü, alevisi, komünisti, şarap içeni ile kucakladığını, kurumlarla zıtlaşmadığını, laikliğin tartışılmazlığının altını çizdiğini ve dürüst siyaset yaptığını” söylemiş oluyor.

Bunlar, partisi ile farklarını ifade eden, öteki cenahta AKP'ye eleştiri olarak yöneltilen ve öteki cenahta Şener ismine sempati uyandıran şeyler gibi algılansın istiyor ya da medya, bu sebeple bunların altını çiziyor.

:Bunlar ilk bakışta, kamplaşma eğilimi gösteren Türkiye siyasetinde, öteki cenahlara atılan gül demetleri gibi görülüyor. Yapanı da sempatik kılıyor.

Doğrusu şu ki, siyasi liderler kamplaşmayı azaltıcı, ortadan kaldırıcı tavırlar içinde olursa, bu da Türkiye siyaseti adına olumlu kabul edilmeli. Sanırım AKP de yola çıkarken kadro alarak bir kamplaşma tuzağına düşmeme duyarlılığı ile hareket etmiştir.

Ama şartlar...

Mutlaka iktidar olarak AKP'nin hatalarından söz etmek mümkündür ama “Hırsızın da hiç suçu yok” demek kabil mi? Yani AKP'yi bir “kamp örgütü” halinde göstermek için özel bir psikolojik harekat yürütüldüğünü söylemek yanlış mı?

Şener'in eşi de başörtülüdür. Ama Baykal onu Abdullah Gül yerine Cumhurbaşkanlığına layık görmüştür. Acaba bunu, Şener'in eşinin başörtüsüne rağmen kabul edilebilir özellikler taşımasına mı yormak lazım, yoksa Baykal'ın AKP içinde minik bir parçalama operasyonu Yürütmesine mi? Bunun cevabını vermek için Şener'in kendisi ile Abdullah Gül, ya da başörtülü eşler arasında nasıl bir kabul edilebilirlik farkı bulunduğuna bakması lazım.

Laikliği tartışmamak” noktasında Şener'in sergilediği tutum... Bu tavrın AKP liderliğini vurduğu, buna karşılık Şener'e laik cenah nezdinde prestij sağladığı açık. Buradan Şener'in, Türkiye'de laiklik tanımı ile ilgili,, inanç özgürlüğü ile ilgili hiçbir sorun bulunmadığı düşüncesinde olduğunu mu anlamalıyız? Şöyle düşünelim: Sayın Şener Başbakan olsaydı, ya da Cumhurbaşkanı, toplumun bir kesimindeki inanç özgürlüğü problemi karşısında hiç yokmuş gibi mi davranacaktı? Bu durumda “Şener, öteki cenahları anlama arzusu kadar kendi siyasi tabanındaki sorunları anlama çabası göstermiyor mu?” sorusu sorulmayacak mıydı? Bazen, hakim çevrelere yaranmak için şirinlik muskası takıp dolaşıyoruz. Ötede ezilen toplum kesimleri de yanıp duruyor.

Şu yaşanan “lisede namaz” olayı hakkında Abdüllatif Şener ne diyor acaba? Kalkıp, “Yahu bu kadar masum bir olay karşısında bu kadar celallenmenin ve burada laiklik söylemlerine sarılmanın laikliğe kötülükten başka ne yararı olur?” diye iki kelime söylese ya... O zaman imaj bozulur mu bozulmaz mı göreceğiz? Kim kim ile nereye kadar beraber onu da göreceğiz? Kim kimi ne kadar yağlayıp ballıyor onu da göreceğiz?

Ortaya, hep kendi geldiği cenahla ilgili farklarını, öteki cenahla ilgili birlikteliklerini koymak nasıl bir politika?

Parti kapatma spekülasyonlarının ortada dolaştığı sırada Aydın Menderesvari kaçışlar sergiliyor gibi görünmek nasıl bir şey?

Şu sorunun cevabını gerçekten merak ediyorum:

Şayet Ak Parti, Abdullah Gül'ü değil de Abdüllatif Şener'i aday gösterseydi, Baykal'ın ve CHP'lilerin kendisine oy vereceğini gerçekten düşünmüş müdür?

Bir soru daha:

4 maddede Yaptıklarım” diye diye “Hürriyet”e fısıldananlar, acaba Cumhurbaşkanlığı adaylığı hesaba katılarak seçilmiş davranışlar paketi midir? Mesela “Eşim isterse başını açar” sözü, bir takım yerlere mesaj olsun diye manşete çıkmak üzere söylenmiş sözler midir?

AKP'ye ciddi eleştiriler getiren yazarlardan biriyim.

Ama, sergilenen tavrın içine oturduğu zemin konusunda seçici olmak gerektiğini düşünüyorum.

Şener'in aday olmamasında Sivas listesinin tanzimi ile ilgili de problemler olduğu anlaşılıyor. Bu, tüm iller için beklenebilir bir şey. Mevcut milletvekilleri ve yeni adaylar konusu, diğer partiler için olduğu kadar AKP için de sorun kaynağı olacak gibi görünüyor. Tabii, aday olmama kararında ağırlık nerede, bu, zamanla anlaşılacak. Yani siyaset ilkeleri mi, partinin geleceği ile ilgili endişeler mi, yoksa liste sancısı mı? Şener profilinin değerlendirmesinde her meselenin ayrı değeri var.

Son söz: Şener şayet, şu son gerilimde nasıl bir operasyon yürütüldüğünü mesela Hasan Cemal kadar görmüyorsa, önce politik şuurunun derin zaafına, sonra AKP liderliğinin böyle oluşmuş olmasına, sonra da içine girdiği siyasi hesap anaforuna yanarım.


Şener: İşte 4 maddede yaptıklarım


1) Toplumu kucakladım

İktidar döneminde toplumun tamamını kucakladım. Yeri geldi şarap muhabbeti yaptım. Milli kültürümüzün özündeki hoşgörü kavramının şarapla oluştuğunu biliyordum. Bektaşi fıkralarını içki içen de sever içmeyen de. Şarap üzerinden toplumun tamamına mesaj gönderdim. Alevi olduğumu söyledim. "Her Mülkiyeli biraz komünisttir" dedim. Müzelere konserlere, sergilere gittim. Cumhuriyet mitinglerine katılan vatandaşların da milletvekiliyim dedim. Mitingleri yapan insanların ne dediklerini dinler, bunun üzerine düşünürüm dedim. Üniversitelerde protesto yapan öğrenciler için, "Kendilerini ifade etmelerinden mutluluk duyarım" dedim. Toplumu ayrıştıran değil, birleştiren unsurlara vurgu yaptım.


2) Kurumlarla zıtlaşmadım

Kurumlarla zıtlaşma içinde değil, birlik içinde olmanın gerekliliğine yürekten inandım. Riskli bir coğrafyada bulunan ülkemizin güçlü olması için kurumların işbirliği içinde olması gerektiğini söyledim. Çözümleri birlikte aramalıyız mesajını verdim. Üniversite-hükümet ilişkilerinin gergin olmasına karşın 4 yıl içinde 25 civarında üniversitede konferans verdim. Rektörler, öğrenci kulüpleri beni çağırdılar. Derleyici mesajlar verdim. Protestodan korkmadım. Ama hiçbirinde protesto edilen politikacı haline de gelmedim.


3) Laiklik tartışılmaz dedim

Hepimiz cumhuriyet çocuğuyuz. Cumhuriyetin okullarında yetiştik. Cumhuriyetin temel değerleri hepimizin ortak değeridir. "Laiklik yeniden tanımlanmalıdır" dendiğinde ben, "Laikliğin tanımı Anayasa’da vardır, yeni bir tanım yapmaya gerek yoktur" dedim. "Kişiler laik olmaz, devlet laik olur" denildiğinde de, "Bu kavramlar eğilip bükülecek kavramlar değildir" dedim.


4) Daima dürüst oldum

Dürüst bir siyaset tarzı izledim. Dürüst oldum. Toplumun hakkını gözeten bir anlayışta olmaya gayret ettim.


AKP ve MKYK üyeliğim sürecek

BAŞBAKAN Yardımcısı Abdüllatif Şener, dün düzenlediği basın toplantısında milletvekilli adayı olmayacağını açıkladıktan sonra, "Aday olmamak siyaseti bırakmak anlamına gelmiyor" dedi ve parti ile MKYK üyeliklerinin süreceğini söyledi. Şener, bakanlık görevine de devam edecek.

Şener, 16 yılda 4 dönemdir milletvekilliği yaptığını anımsatarak, bugüne kadar da halkın beklentilerine uygun bir siyaset tarzı uyguladığını söyledi. Kendisini seçen hemşehrileri ile kendisine sevgi gösteren vatandaşlara teşekkür eden Şener, "Aday olup olmamak demokratik bir hak, bireysel bir tercihtir. Demokratik hakkı bu yönde kullandım" dedi.

Şener, önceki akşam kendisi adına yapılan adaylık başvurusuyla ilgili sorulara da, bireysel olarak kendisinin bir başvurusunun olmadığını söylemekle yetindi. Bu tür başvuruların hukuki sonuç doğuran işlemler olmadığını da anımsatan Şener, Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşüp görüşmediği sorularını da yanıtsız bıraktı.

Şener, "Partiniz gösterirse aday olacak mısınız" sorusuna ise kaşlarını "hayır" anlamında kaldırarak yanıt verdi.


Şener nerede ne söylemişti


MÜLKİYELİ BİRAZ KOMÜNİSTTİR

19 Şubat 2006’da CNN Türk’te ’Ankara Kulisi’ programına katılan Şener, kendisinin ’gizli solcu’ olarak nitelendirildiğinin anımsatılması üzerine, "Gizli solcu dediğiniz zaman hafifletmiş olursunuz. Her Mülkiyeli biraz komünisttir" dedi.


ŞARABIN TADI DIŞINDA

21 Kasım 2005’te Şarap Üreticileri Derneği ve Ankara Üniversitesi’nin, ’Topraktan kadehe AB yolunda bağcılık’ konulu çalıştayına katılan Şener, "Şarabın her şeyini bilirim sadece tadını bilmem" dedi.


HEPİMİZ ALEVİYİZ

8 Temmuz 2006’da Sivas Zara Şerefiye Şenlikleri ve Kangal Uluslararası Çoban Köpeği Festivali’nde Şener, "Hangi mezhepten olursak olalım, yek vücut hepimiz tek bir milletin mensupları olarak bir aradayız birlikteyiz. Hepimiz Aleviyiz, hepimiz Sünniyiz. Hepimiz birbirimizin gücüyüz. Tek başına güç olmaz" dedi.


KÜRTÇE SELAM

16 Mayıs 2004’de Diyarbakır gezisinde Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile kahvaltı eden Şener, Kürtçe "Ez te hezdıkım. (Ben seni seviyorum). Sayın Başkan sizi seviyorum. Şahsınızda bütün Diyarbakırlıları seviyorum. İnsanlar ister ’I love you’, ister ’Je t'aime’, isterse de ’Ez te hezdıkım’ desin. Birbirlerinin frekansına en yakın sözcüklerle bunları ifade etsinler" dedi.