Sizi bilmem ama ben Deniz Baykal'ın CHP Kurultayı'nda tekrar genel başkanlığa seçilmesine çok sevindim.
Her şeyden evvel Deniz Baykal iyidir.
Onu sevmeyenler istedikleri kadar "hizipçi" veya "beceriksiz" desinler bu gerçek değişmez.
Gösterişten uzak mütevazı şahsiyeti, muhalefette iktidar gibi durması, dahası, muhalefet ve iktidarı aynı anda tazammun eden siyasi dehası, "iyiliğinin" karinelerindendir.
Üslubunu da beğenirim.
Bunda şaşılacak bir şey yok; gerçekten de beğenirim.
Vaktiyle sesinin rengi ve tınısına kadar üslubuna meftun olduğumu açık seçik belirtmiştim zaten.
Konuşurken bir sır verircesine nefes nefese tıslaması, sözünü tartmak istercesine, "E-e.. I-ııh.. ııı…" gibi sesler çıkarması öteden beri beni acayip etkilemiştir.
Bir de güven duygusu var tabii.
Beni hiçbir zaman şaşırtmamıştır çünkü.
Bunda kuşkusuz hiç değişmemesinin payı büyüktür.
Mesela, 28 Şubat döneminde, "TSK, 28 Şubat sürecinde bir sivil toplum örgütü gibi çalışmıştır…" diyen Sayın Baykal, cumhurbaşkanlığı seçimini Anayasa Mahkemesi'ne taşıdığında, "Başvurumuz kabul edilmezse çatışma çıkar…" buyurmuştur.
Kapatma davası konusunda da son derece net bir tavır ortaya koymuş, "AKP kapatılırsa kaos çıkar, diyenler var. Esas kaos yargının görevini yapması engellenirse çıkar…" şeklinde konuşmuştur.
İmdi, açıklamalarında bir tutarsızlık, bir çelişki, veya bir "dün dündür, bugün bugündür" oportunizmi var mı?
Yok…
Bir samimiyetsizlik, bir "devir değişti e tabi çelik de değişti" yanardönerliği, bir "konuşursam yer yerinden oynar" benbenliği var mı?
O da yok…
Hülasa, karşımızda ne dediği belli olan; yani, seçmeni yanıltmayan, dolayısıyla da seçmenin de hiçbir zaman yanıltmadığı bir siyaset adamı var.
Daha ne istiyorsunuz?
Bir dediği bir dediğini tutmayan, arazi şartlarına uyum katsayısının yüksek olmasından başka sadra şifa bir marifeti olmayan Demirel gibi siyasetçilere nazaran Baykal, gerçekten de iyidir.
Halktan uzakmış, politika üretemiyormuş, statükonun yanında yer alıyormuş…
Boş laf bunlar.
Eleştirmek, uzaktan konuşmak kolay…
İnsaflı olmak lazım!
Onur Öymen gibilerle siyaset yapmayı kolay mı sanıyorsunuz?
"Türban faşist simgesidir" diyebilen, üzerine gidilince de, çemkirmesine sahip çıkmayarak suçu röportaj verdiği Dion Nissenbaun'a atan, ses kaydı ve yazılı çözümü ortaya çıkınca suspus kesilen Onur Öymen'lerle ne kadar politika üretilebilir ki?!
Halktan uzak olduğuna da inanmıyorum.
Tam aksine (bürokrasinin siyasi temsilcisi ilan edilse de) son derece mahzun bir lider o.
Evet mahzun.
Çünkü nereye gitse, mebzul miktarda Onur Öymen'ler, Ali Topuz'lar olacak.
Nereye gitse bu kadrolar peşini bırakmayacak. Kaçarı yok!
Statükonun yanında yer aldığı iddiasına gelince…
Tamam, doğrudur; lakin bunun tek suçlusu Baykal mıdır acaba?
Prof. Erol Güngör, tek parti dönemini değerlendirmek sadedinde, "monolitik bir bünyeye sahip olduğunu" belirttiği iktidar partisinin, "demokratik bir rejimde ayrı gruplar tarafından üstlenen fonksiyonların hepsini kendi bünyesi içinde topladığını" söyler.
Aramızdan ayrılmasının üzerinden 25 yıl geçen merhum hocamız, buradan da şu sonuca ulaşır:
Partiye ait olan şeyle, devlete ait olan şey arasındaki fark buharlaşmıştır.
CHP'nin bu müzmin "buharlaşma" geleneği sonucunda statükonun yanında yer almasının bedelini niçin tek başına Baykal'ın sırtına yüklüyorsunuz?
İnsafınıza ne oldu?
Halk her seçimde Sayın Baykal'a yeterince vuruyor zaten, bari siz vurmayın
Kaynak: Yeni Şafak