Seçim trajikomedyası ve Godot'yu beklerken

Nihayet bitti. Haftalardır süren siyasi kriz gece yarısına doğru sürpriz bir açıklamayla duruldu. Bütün Türkiye, Başbakan Erdoğan’ın kıvrak manevrasını, elindeki bütün insiyatiflerle, muhalefete ve anayasa mahkemesine attığı golü seyretti. Bu gol Tayip Erdoğan’ın karizmasını bir hayli yükselteceğe benziyor.

 

Ve bu karizmayı seçim sürecinde daha da arttırarak kullanacağı aşikâr.

Birkaç haftadır siyasetin komplo teorileri havalarda uçuşurken, muhalefet, mızıkçı oğlan çocuğu tavrıyla, tüm teorisyenlerin hevesini kursağında bıraktı. Mahkemeye, annesine şikâyet edermişçesine gitti ve annesi de oyunu düzgün oynayan çocuğa güya tokadı çaktı. Bu oyunu ve mızıkçı oğlanı hem oynayanlar hemde seyredenler hiç sevmedi. Bu durumun sandığa yansıması halinde mızıkanların oyuna bir daha alınmayacağını kimse unutmamalıdır. Traji komik olarak nitelendirebileceğimiz siyasi kaprislerin tekrarlanmaması için herkes elinden geleni yapmalıdır.

 

Seçim sürecinin milletimize yeni bir enerji ve bakış açısı kazandıracağı aşikâr. Demokrasi adına güzel gelişmelerin olacağı yeni bir döneme giriyoruz. Başbakan her ne kadar güçlü görünse de parti içi ve dışıyla iletişim sancıları çekeceği muhakkak. İletişimde, ilişkilerin önemi gücünü korurken, bu ilişkilerin sınırlarının ne olacağını  belirlemekte ayrı bir sorun.

 

Tıpkı Godot’yu beklerken kitabında olduğu gibi…

 

Kitap,Samuel Beckett tarafından kaleme alınmış bir tiyatro oyunu. Oyun varolmaya çalışan iki karakterin birbirleriyle olan ilişkilerini ve her gün yinelenen ritüeller içinde, bir  gerçeklik kayması yaşamalarını konu ediniyor. İlişkilerini sorguladıkları replikleri okurken, Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün dostlukları gözlerimde canlandı.  Her adımda önce Gül, bir fedai edasıyla öne geçip, sonrada, görevini başarıyla yerine getirmenin asaletiyle, geri çekildi. Benim ilgimi çeken aralarındaki bu arkadaşlığın boyutlarının ne olduğu. Çünkü siyasette böyle dostluklara hiç rastlanmaz. Onların, çıkar ilişkisinin ötesinde adeta hem birbirini gözeten hemde sorgulayan bir anlayışla kenetlenmiş bir ilişkileri var. Ne kadar süreceği bilinmez ama önümüzdeki 10 sene siyaset sahnesinde oynayacakları kesin. Önemli olan bu süreçte ilişkilerin sekteye uğramaması. Yoksa kitaptaki gibi pişmanlık ve umutla karışık bir kısırdöngüye dönüşebilir herşey. Oyundaki repliklerden ve sonundan söz etmeyeceğim. Alıp okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Siyasetteki anlaşılmaz şifreleri çözmek için, edebiyat okumaları da yapmanın gerekliliğine inancım sonsuz.

 

Bu arada!

 

Diğer kahramanlar Pozzo ve Lucky kim olabilir?

 

Eh!Onu da siz bulun.