Seçim dersleri

Halk ne istediğini biliyor. Kararlı ve istikrarlı bir şekilde oy veriyor. Bakmayın siz “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan adam” türü yakıştırmalara. Halka imkân verilirse halk hata yapmaz. Türkiye’de de yapmadı. Kendisine oy hakkı verildiği ilk günden bu yana kendi çıkarları lehine oy kullandı. Geçmişte olduğu gibi sonuçları seçmenin cahilliğine bağlayanlar yine olacaktır. Bu mantıktan hareket ederseniz hangi halkın seçme ve seçilme hakkı olabilir ki? Kendi insanının eğitim düzeyine bakarak seçim sonuçlarına dil uzatanlar bilmelidir ki böyle bir anlayış Libya’da Kaddafi’yi, Yemen’de Salih’i, kısacası diktatörlüğü desteklemektir. Sürekli olarak örnek alınan Batı’da seçimler belli bir eğitim devriminden sonra mı başlamıştır? Bırakınız eğitim devrimini, bugün bile ABD’de ve Avrupa’da seçmenin milli meselelere ilgi ve hâkimiyeti Türkiye’den daha iyi değildir. İddia ediyorum Türk seçmeni Batı’daki pek çok ülke seçmeninden daha sağduyuludur ve oy verdiği partiyi çok daha iyi tanımaktadır.

Kısacası seçmen ne yaptığını çok iyi biliyor. Darbe de yapsanız, muhtıra da verseniz hep aynı istikamette oy kullanıyor. 27 Mayıs’tan sonra da gördük, 12 Eylül’den sonra da, 28 Şubat’tan sonra da. Halk kendisine siyaset dikte edilmesinden hoşlanmıyor. Demokrasi diyor, özgürlük diyor. Bu anlamda halk demokrasi konusunda aydın ve gazetecilerimizden çok daha namuslu.

İkinci olarak seçmen istikrar ve kalkınma istiyor. Kuru vaatler bir noktaya kadar göz boyayabiliyor, ancak zamanla kimin söylediğini yapabileceğini, kiminse yapamayacağını halktan saklamak mümkün olmuyor. Nitekim 2002’den bu yana gerçekleşen son 5 seçim ve 2 referandumda da seçmen demokrasi ile birlikte istikrar ve gelişmeye oy verdi.

CHP’ye seçmenden uyarılar

Seçim sonuçlarını her parti kendisine göre okuyacaktır. Zaman geçip, heyecan soğudukça seçimden ders çıkarma zahmetine kimse katlanmak istemeyebilir. Ancak böylesine ölümcül bir hata yapan bunun bedelini siyaset sahnesinden silinmekle öder. ANAP, DYP ve SP bu partilerden bazılarıdır. Bu anlamda seçmen ilk dersini muhalefete verdi. Pek çok partinin neredeyse yok olduğu bu seçimde CHP yüzer-gezer pek çok oy olmasına rağmen ciddi bir atak yapamadı. Kılıçdaroğlu “oylarımızı da, milletvekili sayımızı da arttırdık” diyor. Fakat o da biliyor ki Yeni CHP’yi oluşturabilmesi için bol bol vaatte bulunmaktan fazlasına ihtiyacı var. Kılıçdaroğlu iki açıdan gerçekçi olamadı: İlk olarak ekonomik ve sosyal vaatlerini bir yerde durduramadı. Hazırladığı raporları yeterince savunamadı, sadece afakî ideal rakamları vaat etti. Yani duracağı yeri iyi kestiremedi. İkinci olarak demokratikleşmede Eski CHP’yi yerden yere vururken, Yeni CHP’yi oluştururken yeterince tutarlı olamadı. Örneğin Ergenekon sanıklarını aday yaptı. Oysa ki Ergenekon darbeciliğin ve derin devletin sembolü olarak algılanıyor. Aynı şekilde başörtüsü konusunda çok çekingen kaldı. Sorunu çözeceğini söyledi, fakat içini dolduramadı. Nitekim seçim sandığında görev alan başörtülüler bile CHP için sorun oldu. Kürt Sorunu’nda ise tutarlı bir politika geliştirmeleri yine mümkün olamadı. Eski CHP’nin ulusalcılığından KCK sanıklarını savunmaya kadar ciddi bir savrulma yaşadılar. Kısacası CHP yeni kitlelere açılamadı. Bu noktada Sayın Kılıçdaroğlu % 26 oyu yanlış okumamalıdır. CHP’ye gelen oyların tamamına yakını Eski CHP’nin oylarıdır. Yeni oylar ise daha çok parti sayısındaki azalma nedeniyle gidecek kapıları kalmayan AK Parti karşıtlarıdır. Gerçi geçmişte de söyledik, Kılıçdaroğlu’nun yeni bir yaklaşım inşa edebilmesi için çok az vakti vardı ve acele ile hareket etti. Bu anlamda CHP’nin bir sonraki seçime daha iyi hazırlanmasını beklemek gerekir.
AK Parti, MHP ve BDP ise bir sonraki yazıda...

Kaynak: Star