Savaş oyununda yeni perde

Hiçbir Arap ülkesi İsrail tehdidiyle mücadele edemiyor. İsrail herkese gücünü dayatıyor; bir Arap ülkesinin rejim değişikliğiyle tehdit edilmesi İsrail’in isteğine boyun eğmek için yeterli. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad İsrail’i Ortadoğu’yu yeni bir savaşa sürüklemek ve barış çabalarını reddetmekle suçladığında yanıt gecikmeden geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, ülkesinin ‘Esad’ı devirebileceğini’ söyledi ve Suriye’den Golan’ı geri alma umudunu sonsuza dek bırakmasını istedi.
İsrail komşu Arap ülkelerini ilk kez taciz etmiyor. Kuzey sınırları daima gergin; savaş uçakları, Hizbullah’a kaçırılan silahların izlendiği iddiasıyla uçuşlarına son vermiyor. Bu durum Lübnanlı yetkilileri, Temmuz 2006’da yaşananların tekrarlanmaması için Fransa ve ABD’den garantiler istemeye sevk etti.

Diğer yandan, İsrail’in ateşlediği savaş havasının ABD ve Avrupa’nın da sınırsız desteğini alan bir sözlü savaştan ibaret olduğuna dair göstergeler var. Avrupa ve ABD, İsrail’in barış girişimini engelleyip müzakerelere yeniden başlamanın şartı olarak yerleşimleri dondurmayı reddetmesi karşısında olumsuz bir tavır takındı. İsrail’in elde ettiği desteğin bölgedeki roliyle sağlam bir ilişkisi olduğu açık. ABD ve Avrupa İran’ın nükleer emelleriyle mücadele gerekçesiyle bu rolü teşvik ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’den Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’ye kadar birçok Avrupalı siyasetçi, İsrail serseriliğinin İran’ı çözüme sevk edeceğini düşünüyor. Hem İsrail’le İran arasındaki savaş havası, hem de Suriye, Hamas ve Hizbullah’a karşı tehditler bölgede farklı amaçlar için yavaş yavaş hazırlanan şartların bir parçası.

Bu çerçevede birçok Arap ülkesi ABD’yle İsrail’in tuzağına düşüp İran tehlikesine Amerikan gözüyle bakar oldu. İran’ın nükleer teknolojiye ulaşma ihtimali, İsrail’in 200 nükleer başlığının yarattığı tehlikeden daha önemli görülüyor. İran’a komşu dört Arap ülkesine Amerikan füze üsleri yerleştiriliyor. Bu ülkeler, olaba savaşta ABD üssü haline gelmek için egemenliklerinden vazgeçiyor.

İsrail barış oyununu da savaş oyunu kadar dahice oynuyor. Her Arap ülkesine istediği dille sesleniyor. Sahte ziyaretlerle Mısırlıların duygularını gıdıklıyor; Cumhurbaşkanı Şimon Peres Mısır’a geliyor, onu Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Ehud Barak izliyor. İsrail’in barış aşkından dem vuruyorlar, Mısır’da bazılarının kulaklarını ‘Netanyahu bir barış adamı’ diye çınlatan nameler çalıyorlar. Her görüşmede İsrail’in gerçek niyetlerinin üzerini örtmek için tuhaf fikirler sunuluyor. Bu arada söz konusu gerçek niyetler her gün, yerleşim inşaatlarının genişletilmesi, Gazze ablukasının sıkılaştırılması, Kudüs’ün Yahudileştirilmesi ve Filistinlilere suikast düzenlenmesiyle hayata geçiriliyor. İsrail Batı Şeria’daki ırkçı bir duvarla yetinmeyip Mısır sınırında da elektronik duvar inşaatına başlıyor.

‘Barış girişimi’ni hareketlendirmek adına temaslar sürerken, bu klişeyle Filistinlilerden şartlarının değişmemesine rağmen siyasi çalışma içinde kalmaları isteniyor. Önemli olan İbrani devletinin güvenliğini korumak, Filistinlileri devlet kuracakları yanılgısı içinde tutmak ve onları iç anlaşmazlıklarla bitirmek. (Mısır gazetesi Şuruk, 9 Şubat 2010)

Kaynak: Radikal