Geçtiğimiz hafta İslâm dünyasının üç önemli ülkesinde seçimler vardı: Lübnan, Tunus ve Malezya. Her biri de kendi bölgesinde sıra dışı özellikleriyle dikkat çeken bu üç ülkede, sandıklardan çıkan sonuçlar, uluslararası ölçekte birçok şeye işaret ediyordu. Şimdi, sırasıyla sandıkların ne söylediğine kulak kesilelim:
Lübnan’da 2009’dan bu yana ilk kez düzenlenen genel seçimlerde, beklendiği gibi İran destekli Hizbullah cephesi büyük bir zafer elde etti. Seçimlere katılım yüzde 50’nin altında kalırken, Hizbullah ve müttefikleri, 128 üyeli meclisde en az 35 milletvekili kazandı. Sünni Başbakan Saad Hariri’nin liderliğindeki Gelecek Hareketi’nin sandalye sayısının 33’ten 21’e düştüğü seçimde, Sünniler en dikkat çekici kaybı başkent Beyrut’ta yaşadılar. Beyrut’ta yıllardır Sünni adayların kazandığı bölgelerde ipi bu kez Şiiler göğüsledi. Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın liderlik ettiği Özgür Vatansever Hareket’in sandalye sayısı da 18’den 22’ye çıktı. Sünniler böylece Şii ve Hıristiyanlar karşısında üçüncü sıraya gerilemiş oldular.
Lübnan siyasal sistemine göre bir Sünni’nin başbakan olması gerekiyor. Mevcut tabloda en tabii aday Saad Hariri olarak görünse de, seçim sonuçları itibariyle, Hariri’nin ciddi şekilde güç kaybettiği değerlendiriliyor.
Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ