ya şeytan, ya dilsiz şeytan olacaksın ki, dünyalık yükün ağır olsun, hammalete’l-hatab arasında ağırlığın olsun.
eğer dayanamayıp, vicdanın elvermeyip, veya, her ne sebebden ise, bunlar şeytanlık ediyor ey millet; dinden-imandan, demokrasiden, vatanseverlikden bahsetmeleri koskocaman yalan, ejderhalaşmış bir yılan.. diye konuşursan, adının deliye (sekize) çıkması ve yediye inmemesi için ellerinden geleni esirgemezler...
—ancak, ey zavallı miskin, bu dediğin peygamberan ve varisleri için sözkonusu iken, (kimsin) sen yat—kalk, köprü altlarında dilendirilmediğine, kızgın kumlar üzerinde gövdenden ayırılmış başınla ayaktopu oynanmadığına, taşlanıp ayakkabılarının kan dolmadığına, ateşe atılmadığına, testereyle biçilmediğine, yeni doğan bebeğinin elinden alınıp gözünün önünde öldürülmediğine.. şükret...
veya: bunları hakedemiyorsun!!! (boşuna bekleme!)
sen, önce sen (adam) ol; sonra ne isteyeceğine karar ver (iradenin şuuruna er); sonra buna çalış (bunu dile/işe getirip taleb et).
her şeyin sahibinden, her şeyi isteyebilirsin.. korkma, onun şeyleri bitmez, bitimsizdir.
en kesin bilgiyi, isteyene de istemeyene de vermişdir: hepiniz öleceksiniz. bunu (tatlılıkla) yiyen yer, yemeyene zorla (acılıkla) yedirilir.
sen ne isen, sana, senden o sadır olur, vesselam.