Şam Islah Edildi

 

Şamlılar, Fransa Devlet Başkanı Nicolas Zarkozy'i tüm ana caddelerde Fransız bayraklarıyla karşıladılar. ABD Başkanı G.W.Bush ve Fransa'nın eski Devlet Başkanı ve Sarkozy'nin selefi Jacques Chirac'tan alınan tatlı bir intikamdı bu ve Suriye tarzında "üstesinden geldik" mesajıydı.

Bölge ve Suriye medyası, ziyareti tarihi olarak niteledi. 2004 yılında Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesini isteyen BM Güvenlik Konseyi'nin 1559 sayılı kararından ve Chirac'ın Suriye'yi suçladığı Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastından bu yana Suriye'ye başkanlık düzeyinde yapılan ilk Fransa ziyaretiydi.

Fransa-Suriye ilişkileri Sarkozy'nin 2007 yılında başa geçmesinden bugüne hızla iyileşme gösterdi ve Beşşar Esad Temmuz ayında Parisi ziyaret etti. Esad, Fransız ve Lübnanlı meslektaşlarıyla birlikte düzenledikleri basın toplantısında, Suriye'nin Lübnan'la diplomatik ilişkileri başlatacağını ilan etmişti. Fransa, Suriye'nin Beyrut'ta,  Lübnan'ın da  Şam'da büyükelçilik açması için bastırmıştı. Suriye'nin, Hizbullah ve "14 Mart" iktidar koalisyonu arasında Beyrut'ta süren çatışmaların sona ermesinde rol alması, tarafların Doha'da vardıkları antlaşmaya ve General Michel Süleyman'ın Lübnan Devlet Başkanlığına destek vermesi, dostluk sürecinin yeniden başlamasına yardımcı oldu. Tüm antlaşmalar Suriye'nin parmak izini taşıyor.

Sarkozy'nin iki günlük Suriye gezisi 3 Eylül'de başladı. İkili ilişkiler, Türkiyede yola giren barış görüşmeleri ve Lübnan'daki durum, hepsi de gündemde. Sarkozy Şam'da Charles de Gaulle adı verilen yeni bir Fransız okulunun açlışını yapacak. Geçen Temmuz ayında Suriye Başbakan yardımcısı Abdullah Dardari, Fransa'dan Airbus satın alımı için görüşmeler yapmıştı (Suriye Sorumluluk Yasasına karşılık olarak). İki ülke arasında buzların erimesinin bir başka işareti de çimento üretimi yapan iki Fransız şirketinin Suriye'de 1.2 milyar dolarlık yatırım yapmalarıydı ki sonuç itibariyle Suriye, 2005 yılından beri boşta olan Paris büyükelçiliği görevine gerekli atamayı gerçekleştirdi.

Ancak Sarkozy'nin yaptığı ziyaretin gerçek önemi Fransa, Katar, Türkiye ve Suriye arasında Şam'da bugün yapılması planlanan dörtlü görüşmelerdir. Fransa, AB dönem başkanlığını elinde bulunduruyor; Arap Ligi'nin başkanlığı ise bu yıl Suriye'de; Katar da Körfez İşbirliği Konseyi'nin şu an ki başkanı. Ziyaretin Suriye nezdindeki önemini Beşşar Esad şu sözleriyle açıkladı: "Suriye ve Fransa arasında yeni bir dönemin işaretidir ve pragmatik, gerçekçi ve bölgede istikrarı önceleyen yeni Fransa politikaları üzerine kuruludur."

Suriye'deki dörtlü zirvenin ardında Şam ve Tel Aviv arasında Türkiye'de sürmekte olan görüşmeler yatıyor. Ancak Türkiye her iki tarafı tek başına harekete geçiremeyeceği için görüşmelere Fransa da davet edildi. Bir sonraki adım, mantıki olarak Suriye ve İsrail'in karşılıklı, yüz yüze görüşmelere geçmesidir ancak Suriye-İsrail görüşmelerinin Amerikan desteği olmaksızın sürebilmesi ve antlaşmaya varıldığında gerekli yardım ve teminatların verilebilmesi için bir başka ortak bulmak zorundaydılar.

G.W.Bush 2003 yılında Ortadoğu'da beklemede olan diğer meseleler halledilene kadar Suriye'nin "beklemesi gerektiğini" söylemişti. Ariel Şaron, Suriye'nin yıllarca ikinci planda kalması için Bush'u ikna etmişti. Fakat 2006'da yapılan Lübnan savaşı, Ortadoğu'da sonuç alabilmek için Amerika'nın Suriye ile yakınlaşması gerektiği hakkında Washington'daki pek çoklarını ikna etmişti. Irak'la sınırlı olsa da Amerikalılar bunu yaptılar ama Suriye'nin "barış antlaşmasından" daha çok Suriye'ye üzerinde 2003 yılında uygulanmaya başlanan diplomatik tecrite son verecek "barış süreciyle" ilgilendiğinde ısrar ettiler.

Suriyeliler, İran ve Hamas'ın itirazlarına rağmen Annapolis konferansına katıldıklarında Washington'daki tutumlar değişti. Bunun arkasından Bush ve Ehud Olmert arasında yapılan görüşmeler geldi. Olmert, Suriye ile yapılacak bir anlaşmanın basit bir arsa meselesi olmadığını, toprak takasıyla karşılıklı imzaların atılmasından ibaret olmadığını fark etti; Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılmasıydı. Hamas, Hizbullah, İslami Cihad ve İran doğrudan etkilenecekti. Türkiye'nin aracılık ettiği görüşmeleri desteklemesi – yahut da hiç olmazsa veto etmemesi – yönünde Amerikaya ricada bulundu.

Amerika'nın veto etmemesi tarafların hiçbiri için artık yeterli değil. Olmert, Suriye ile barış antlaşmasına varmalıdır. Ocak ayında yapılacak olan Filistin başkanlık seçimleri öncesinde Filistin Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas'la bir anlaşmaya varmanın mümkün olmadığını da bilmekte ve İran'ın her hangi bir antlaşmanın uygulanmasını bölgedeki herkes için güçleştirmesinden korkmaktadır.

İranlılar, Türkiye'deki barış görüşmelerinden rahatsızlar tıpkı ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Nisan 2007'de Şam'ı ziyaret etmesinden, Suriye Dış İşleri Bakanı Velid el Muallim ve Condoleezza Rice arasında Mayıs 2007'de gerçekleşen görüşmelerden rahatsız olması gibi. Suriye ve İsrail arasında varılacak her hangi bir antlaşmanın kendileri pahasına olacağını düşünüyor İran.

Amerikan tavrı değişmez ve bir barış antlaşmasına varılırsa (imzalanmamış da olsa) Ocak 2009'da  yönetimi devralacak bir sonraki Amerikan hükümetini beklediklerinden dolayı bu antlaşma, Suriye ve İsrail tarafından bir kenarda bekletilecektir. Bir sonraki ABD başkanı Ortadoğu'ya yönelmeden evvel evi düzene koymak için her hâlükarda Mart ayına kadar zamana ihtiyaç duyacaktır. Bunun anlamı, Suriye-İsrail arasında varılacak bir antlaşmanın en az altı ay beklemede kalacağıdır.

Esad'ın Moskova ziyareti ve Rusya'nın Güney Osetya politikasına destek vermesi ve bir de silah alımlarıyla ilgili olarak Rusya'yla görüşmeler yapması, Suriye-İsrail barış görüşmelerinde Washington'ı daha faal bir role çekmeyi  amaçlamaktadır. Washington Post yazarı David Ignatius'un  Suriye'yi ziyaret ettikten sonra "şayet ABD, Fransa ile birlikte sürece katılırsa Esad, İsrail'le doğrudan görüşmeler için hazır" diye yazmıştı ki şaşırtıcı değildir.

 

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın