Rusya ve Gürcistan arasındaki savaştan bu yana geçen yılda şu açıkça görüldü: ABD'nin Rusya'yla ilişkilerini yeniden düzenlemek yönündeki muğlak niyetin yanında, Washington Gürcistan ve Rusya'nın yakın çevresindeki diğer ülkeler için farklı politikalar geliştirmeli.
Ayrıca Sovyetler sonrası yönetimleriyle ikili ilişkileri aynı çuvala tıkıştırmaya ya da onların tek tek Moskova'yla ilişkileri temelinde değendirmeye devam etmemeli. Bu yeni yaklaşım Rus tehdidinin gerçekliğini, fakat
aynı zamanda somut siyasi reform ihtiyacını (ki bölgesel istikrarın anahtarı bu) yansıtmalı.
Obama da Bush'dan farksız
Obama yönetiminin Gürcistan politikası bugüne kadar Bush'un Beyaz Saray'ıyla çarpıcı bir benzerlik gösteriyor; Rusya'nın artan bölgesel nüfuzunun zayıflamasına yardımcı olabileceği umuduyla Tiflis'e güçlü retorik destek sunuyor. Ne yazık ki selefi gibi Obama yönetimi de Gürcistan'la ilgili 'dost' ve 'demokrasi' kavramlarını bulandırıyor ve karıştırıyor. Bu da eski Sovyetler Birliği ve ötesinde demokrasinin gelişmesine zarar veriyor, zira pek az insan Gürcistan demokrasisi ciddi bir öneri olarak görüyor.
Biz ikimiz de daha önce, Pembe Devrim sırasında ve sonrasında Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili ve diğer Gürcü liderlerle çalıştık. Bu ülkedeki demokratik gelişmenin önündeki zorlukları, yanı sıra ABD'yle Gürcü liderliği arasındaki ilişkilerin büyük ölçüde şahsiyetleşmiş niteliğinin Amerika'daki iki partinin Gürcistan'ın son yıllarda demokrasiden uzaklaşma yönünde attığı adımları eleştirmekte gönülsüz bir tutum sergilemesine nasıl katkıda bulunduğunu ilk elden biliyoruz.
Gürcistan gerçekten de Amerika'nın dostu, bunu Irak ve Afganistan'a asker göndererek gösterdi, fakat dört dörtlük bir demokrasi olmadığı muhakkak. Ancak Obama ve Bush yönetimleri Gürcistan'ı genellikle katıksız bir demokrasiymiş gibi görüyor. Tutum bilhassa Rusya'yla savaş sırasında böyleydi ve Gürcistan basitleştirilmiş bir şekilde sık sık otoriter Rus Calud'una karşı savaşan demokratik bir Davud'muş gibi alkışlandı.
Daha birkaç yıl önce Gürcistan çok daha demokratikti. Fakat polisin silahsız protestoculara karşı aşırı güç kullanması, yargıyla ilgili sorunlar ve medyayı susturma çabaları Saakaşvili'ye duyulan güveni ciddi biçimde aşındırdı. Bir yıl önce Güney Osetya'ya felaketle biten askeri bir müdahale başlatmasına yol açan faktörlerden biri de, eski konumunu tekrar elde etme çabasıydı.
Rusya kesinlikle yan kapıdaki kabadayı, fakat bu Washington'ın bölgedeki müttefik yönetimler için demokratik standartlarını düşürmesi anlamına gelmemeli. Ancak şu an olan bu. Savaş ve sonrası, genellikle Moskova'nın komşularıyla ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak nitelendi fakat yeterince idrak edilmeyen nokta, Tiflis'in demokratik gerileyişinin Moskova ve Washington'la ilişkileri açısından eski Sovyet cumhuriyetleri üzerinde en az onun kadar etki yapmış olmasıydı. Bush'un 2005'te Gürcistan'ı dünyaya 'özgürlüğün kalesi' olarak sunmasından kısa süre sonra ülke demokratik olarak adeta Washington'a çaktırmadan gerilemeye başladı. Kafkaslar ve Orta Asya'daki daha otoriter olan ve kendi yeni filizlenen muhalifleriyle uğraşmayı sürdüren diğer hükümetler bu gelişmeyi haliyle gözden kaçırmadı.
Tiflis toprak bütünlüğünü tekrar kazanmak için savaşa girdi. İronik olan şu ki, bunu başarmasının tek yolu ger-çekten demokratik ve ekonomik bakım- dan güçlü hale gelmek, bu sayede iki ayrılıkçı bölgesini geri dönmek yönünde cezbetmekti. Savaş nedeniyle oluşan zarar, bunu çok daha zor hale getirdi.
Bölgedeki demokratik inisiyatifi tekrar kazanmak ve müstakbel çatışmaların engellenmesine yardımcı olmak için ABD'nin Gürcistan'a, Rusya'nın zor bir komşu olduğunu anlamakla birlikte, müttefikleri için daha yüksek standartları bulunduğunu ve artık demokratik ilerlemeye dair boş vaatleri kabul etmeyeceğini açıkça anlatması gerekiyor.
ABD yanlış sinyaller gönderiyor
Washington bunu Tiflis'in almak için can attığı askeri yardımı iptal ederek, bu fonları Gürcistan medyası, sivil toplumu ve seçim ve yargı reformları üzerinden demokrasiyi güçlendirmeye hasrederek yapabilir. Bundan azını yapmak, stratejik bir bölgede istikrarsızlığın sürmesi riski doğurur ve dünyanın diğer emekleyen demokrasilerine ABD'nin dış siyaset hedefleri konusunda yanlış sinyaller gönderir. (Gürcistan'daki Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitü'nün ülke direktörü / Columbia Üniversitesi'nde uluslararası siyaset yardımcı profesörü ve Gürcistan'daki Ulusal Demokratik Enstitüsü'nün eski ülke direktörü, 6 Ağustos 2009)
Kaynak: Radikal