İran-Rusya ilişkilerinde iki çok önemli mesele çoktandır çözülemiyor: Buşehr nükleer santrali ve S-300 füze savunma sistemleri bunlar.
Birinci problem Rusya'nın anlaşmasını 1992'de imzaladığı, yapımına 1995 yılında başladığı halde yapımını çeşitli mülahazalarla bir türlü tamamlamadığı WER-1000 tipindeki 1000 megavat gücünde hafif su sistemiyle çalışacak, maliyeti 1 milyar dolar civarındaki nükleer santralin 15 yıl kadar gecikmesinden kaynaklanıyor.
İkinci problem ise Buşehr kadar olmasa bile yıllardır sürüp giden, teslimatı yine çeşitli mülahazalarla durmadan ertelenen S-300 füze savunma sistemini kapsıyor. Rusya bu sistemlerden 5 adedini 800 milyon dolar karşılığında 2005 yılında İran'a satmayı, imzaladığı sözleşme ile kabul etmişti. Ancak, 5 yıldır bu sözleşmeyi çeşitli mülahazalarla bir türlü yerine getirmiyor, İran'a sistemleri teslim etmiyor.
Bu köşede geçmişte birkaç kere değindiğimiz S-300'ler malum Rus yapımı hava savunma füze sisteminin kod adı. 10 yıl kadar önce bu sistem bizim de karşımıza önemli bir problem olarak çıkmıştı. Hatırlanacağı üzere o zaman Kıbrıs Rum Kesimi bu sistemden adaya konuşlandırmak istemiş, sonuçta uzun tartışmalardan sonra Türkiye, NATO ve Amerika'nın baskılarıyla Rumlar geri adım atmış; ancak adaya konuşlandırılamayan sistem Yunanistan'ın Girit Adası'na konuşlandırılmıştı. Sistem halen burada faal halde de bulunuyor.
S-300 ve daha sonraki modelleri bugün dünyanın en iyi, en gelişmiş hava savunma sistemleri olarak biliniyor ve tanınıyor. Radarı ve bununla paralel çalışan füze bataryası ile uçak ve balistik füzelere karşı son derece etkin ve güçlü bir savunma sağlıyor. Hareketli füze bataryası her 3-5 saniye içinde hedefine füze atabiliyor. Bu füzeler uçakları azami 30 kilometre irtifadan 150 kilometrelik menzil içinde vurabiliyorlar. Konuşlandırma süresi sadece 5 dakika olan özel radarlar ise aynı anda 100 hedefi izleyebiliyor, bunun 12'sine kilitlenerek bunları kısa zamanda imha edebiliyorlar. Sistemde kullanılan füzeler için özel bakım da gerekmiyor; zira füzeler uzun süre saklanabilecek özel şekilde imal edilmiş durumdalar.
Amerika ve İsrail S-300'ler konusunda yıllardır Rus yönetimi ile görüşüyor, yönetimi bu sistemleri İran'a teslim etmemesi konusunda olanca güç, nüfuz ve başka vasıtalarla ikna etmek için olağanüstü bir çaba gösteriyorlar. Mesela İsrail Devlet Başkanı Peres, Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile Ağustos 2009'da Soçi'de yüz yüze bu konuyu ele almış, Medvedev'i iknaya çalışmıştı. Peres'ten önce de eski Başbakan Ehud Olmert ve İsrail Savunma Bakanlığı Diplomatik-Güvenlik Büro Şefi emekli Tümgeneral Amos Gilad da Rus yönetimi ile konuyu görüşmüşlerdi. En son olarak da İsrail Başbakanı Netanyahu geçen yıl eylülde Moskova'ya gizli bir ziyaret yaparak aynı konuyu Rus üst düzey yetkilileri ile görüşmüştü. Benzer temas ve görüşmeleri Amerika da zaten yıllardır Rus yönetimi ile yapıp duruyor.
Hem İsrail'in hem de Amerika'nın S-300'ler konusunda bu kadar ısrarlı durmalarının sebebi belli: Bu iki ülke İran'a yapılacak muhtemel bir hava saldırısının başarılı olmasının önünde ciddi bir engel olacak olan S-300'lerin İran'ın eline geçmemesini istiyorlar. Sebep bu kadar açık ve net işte.
Rusya da İsrail ve Amerika'nın bu hassasiyetlerini biliyor ve bunu her iki ülkeden de taviz koparmak için yıllardır kullanıyor. Bu arada da İran'ı da oyalayıp duruyordu son 9.6.2010 tarih ve 1929 sayılı 4. BM Güvenlik Konseyi müeyyide kararına kadar.
Bu kararın 8. maddesinde İran'a satılacak, transfer edilecek silah ve silah sistemlerinden söz ediliyor. Tank, zırhlı araç, savaş uçakları, saldırı helikopterleri, savaş gemileri gibi klasik silah ve sistemlerinin yanı sıra bu maddede füzeler ve füze sistemleri de yer alıyor.
Rusya Dışişleri Bakanlığı geçen perşembe günü yaptığı ilk açıklamada 'S-300'ler müeyyide kapsamında değil' demiş olsa da, Rusya Silah Dairesi'nin yaptığı son değerlendirme sonucu konunun siyasi bir karar gerektirdiğini, bunu da Devlet Başkanı Medvedev'in alacağını açıklamıştı.
Ancak, karar Medvedev'den değil de Fransa'da bulunan Başbakan Putin'den geldi ve Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'ye S-300'lerin İran'a satış ve teslimatının dondurulduğunu söyledi, kendi hesabını yaparak bu konuda son noktayı koydu ve böylece Rusya'da önemli konularda son sözün kimde olduğunu da açıkça gösterdi.
Bu karar İran'ı elbette şaşırttı ve belli bir güven duyduğu Rusya'dan ağır bir darbe alarak verdiği tavizlere rağmen son tahlilde Rusya'nın kimi tercih ettiğini acı ve pahalı bir şekilde öğrenmiş oldu. S-300'ler konusu sadece İran değil, başkaları tarafından da ibret ve ders alınması gereken bir konu bize göre...
Kaynak: Zaman