Başbakan Tayyip Erdoğan dün Genelkurmay'a sınır ötesi harekât konusunda 28 Kasım'da 'siyasi diraktif' verildiğini açıkladı. Böylece ABD Büyükalçisi Ross Wilson'ın bir gün önce "istihbarat veriyoruz, nasıl kullanılacağına Türkler karar verecek" sözü anlam kazanmaya başladı. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayıyla siyasi direktifi verdiğini açıklamasıyla, özellikle muhalefet tarafından "Neden tezkereyi kullanmıyorsunuz?" sorularının muhatabı olmaktan, gecikerek de olsa çıktı. Artık kararı alacak olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt.
Ankara'da karar mekanizmalarında bu önemli gelişmeler yaşanırken, Türkiye'ye PKK ile mücadelesinde uluslararası desteğin arttığı görülüyor. Almanya'nın aranan PKK militanlarını geri vermeye başlaması ardından, Rusya da PKK ile mücadelesinde Türkiye'nin yanında olduğunu açıkladı.
Radikal'in sorularını yanıtlayan Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovskiy, terörle mücadele konusunda Türkiye ile ülkesinin yakın işbirliği içinde olduğunu söyledi. İvanovskiy şunları söyledi:
"Rusya ve Türkiye arasında terörle mücadele makamları arasında çok yakın işbirliği var. Bu sorunun, PKK ile mücadele sorununun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Bu sorun siyasi düzeyde de ele alınıyor. Terörizmin ne kadar tehlikeli olduğunu Rusya da biliyor."
Rus büyükelçi, bu sözlere karşın PKK'nın neden Rusya tarafından terörist örgüt ilan edilmediği sorusuna, Rus kanununlarının ancak Rusya içinde terörist eylemlere karışan örgütleri yasaklamaya izin verdiği gerekçesini öne sürüyor. Ama Türkiye'nin PKK'yı terörist örgüt ilan etmiş müttefiklerine acıtıcı göndermelerde bulunmayı da ihmal etmiyor.
Örneğin, "Bildiğim kadarıyla Rusya'da yaşayan Kürtler arasında Türkiye aleyhine faaliyete katılanlar hakkında bilgi yok" derken çeşitli AB ülkelerindeki PKK yanlısı grupları, "Bizde Türkiye aleyhine ne televizyon, ne radyo yayını yapılıyor" derken Roj TV'ye göz yuman Danimarka'yı, "Fransa ve Avusturya'ya başvuruda bulunmuştunuz" derken, Fransa'da yakalanan üst düzey PKK yöneticisi Rıza Altun'un önce serbest bırakılıp, sonra Avusturya üzerinden Irak'a geçip, PKK saldırılarında yer almasına ince ince dokundurduğu açık.
Rusya'nın Irak'taki siyasi varlığını da artırması ve Mesud Barzani kontrolündeki kuzeye kaydırması, terörle mücadele denklemine diğer taraftan da dahil olduğunun göstergesi. 28 Kasım'da Erbil'de konsolosluk açan Rusya'nın bu adımı, Ankara Büyükelçisi tarafından şöyle izah ediliyor: Uzun zamandır açmayı planlıyorduk. Önceden Türkiye'ye de bilgi verdik. Amacımız, oradaki durumu daha iyi bilebilmektir. Şunu bilmelisiniz ki, Rusya'nın da, Türkiye'nin de Irak üzerine tutumları çok benzeşiyor. Temel ilkelerimiz Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunması. Bunun için de asıl görevin Birleşmiş Milletler'e düştüğüne inanıyoruz. O nedenle kasım başında İstanbul'da yapılan Irak toplantısına yoğun katkı sağladık."
Moskova, ABD tarafından devrilmesinden önce Bağdat ile yakın ilişkilere sahipti. Bu ilişkiler yalnız siyasi ve askeri değil, enerji alanını da kapsıyordu. Rusya bu alana da yeniden girmek istiyor. Ama elçinin bölgesel enerji denklemi konusundaki sözleri, ayrı bir yazıyı hak edecek önemde. Müsaadenizle Irak ve Hazar enerji konusunu yarına bırakıyorum.
Genelkurmay, Moskova'da birinci haber oldu
Türk Silahlı Kuvvetleri 14 Şubat 2007 günü,
o zamana dek görülmemiş bir uygulama ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 10 Şubat'ta Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmanın metnini Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yayımlamıştı. Putin o konuşmasında ABD'nin uluslararası güvenlik konularına 'tek yanlı' yaklaşımına karşı çıkıyor, yeni bir soğuk savaşa hazır olduğunu adeta ilan ediyordu.
14 Şubat aynı zamanda Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın ABD temaslarına başladığı gündü. Bu gelişme Moskova'da nasıl karşılanmış, nasıl değerlendirilmişti? Büyükelçi İvanovskiy'in cevabı:
"Putin'in o konuşmasının TSK sitesine konulduğu haberi Moskova'ya 1-2 dakikada ulaştı ve birinci haber oldu. Gerçekten büyük yankıya yol açtı, çok ilgi çekti. Devlet Başkanımızın dile getirdiği görüşlerin Türkiye'de yakından takip edildiği, algılandığına ilişkin bir kanı oluştu. Ama bu bizi çok şaşırtmadı. Çünkü Türkiye ile bölgesel istikrar konularındaki yaklaşımımız hemen hemen aynı. Ortadoğu, Orta Asya, Kafkaslar her iki ülke için de önemli.
Bu nedenle yakın işbirliği içindeyiz."
Kaynak: Radikal