Rusya, İran ile bağları güçlendiriyor

ABD'nin, İran'a karşı askeri bir saldırı başlatmaya karar verdiğinin veya vermek üzere olduğunun büyüyen işaretleri olduğundan önümüzdeki haftalar Rusya ve Birleşik Devletler arasındaki ilişkiler şiddetli bir teste maruz kalacaklardır.

Rus gözlemciler, ABD başkanı George W Bush'un yönetiminin hala İran politikası üzerinde düşündüğünü göz ardı etmiyorlar ve medya "sızdırmaları" yağmuru Tahran'ı ve dünya topluluklarını diken üstünde tutuyor. Gözlemciler, eğer İran, Irak'taki bölgesel politikasında gevşemezse bir ABD askeri müdahalesinin kaçınılmaz olduğu analizini yapıyorlar. ABD için bölgedeki Arap müttefiklerini İran ile tek başlarına yüzleşmeye terk etmek düşünülemez bir şeydir.

Yine Rus uzmanlar, ABD'nin, askerlerini Irak'tan çekmesini mümkün kılacak olan istikrarın ve politik uzlaşmanın başarıldığını iddia edeceği noktanın neresi olacağını tahayyül edemiyorlar. Aksine Irak'taki durumun gittikçe kötüleştiğini görüyorlar.

Moskova, İran'da "rejim değişikliğini" hedefleyen gerçek ABD ajandasını dikkate alacaktır. Washington, İran'a karşı bir hava ve deniz saldırısı için gerekli olabilecek askeri teçhizatı az veya çok (üç uçak gemisi muharebe grubu) hâlihazırda Pers Körfezi'nde hazır bulundurmaktadır. Bush yönetimi, İran'a bir saldırı için ABD'de hareketli bir kamuoyu için uyumlu bir kampanya başlatmış durumdadır.

Bush, kendisiyle ilgili kendinden menkul yeni bir iddiacılığa sahip ve Moskova farkına varılacak tek sermaye olmayacaktır. Capitol Hill'deki (ABD Kongre'sinin lakabı olarak ta kullanılan Washington, D.C.'deki tarihi mahalle) Demokrat üstünlüğündeki Kongre ile ilgili korkusunu kaybetti. Kesinlikle Bush adım adım bir savaş durumu oluşturuyor. Yorumcu Patrick Buchanan son günlerde şöyle bir yorumda bulundu; "Kongre üzerindeki bu sonbahar zaferinden emin olan Bush, şimdi 'teröre karşı savaş'ının III. Aşama'sına doğru ilerlemektedir: ilki Afganistan, sonra Irak sonra İran."

Bu yüzden Moskova'nın algılayışında önümüzdeki iki üç ay İran, Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ile işbirliğinde can alıcı bir aşamaya giriyorken bile çok kritik olacaktır.

Bu arada Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, Washington'un üzüntüsüne neden olan 16 Ekim'deki Tahran gezisini gerçekleştirmeye karar verdi. Ziyaret, İran'da gerçekleştirilecek olan Hazar devletleri zirvesi (Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve İran) ile ilgilidir fakat Putin, buna ek olarak İran liderliği ile "ikili ilişkileri" ele alacak bir programa sahip. Bu Putin'in İran'a ilk ziyareti olacak.

Rusya'nın duruşu değişmedi

Geçen hafta Çarşamba günü Moskova'yı ziyaret eden Fransız Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ile ortak bir basın açıklamasında Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, İran nükleer meselesi ile ilgili Rusya'nın pozisyonunu açıkladı. O başlangıcından beri, nükleersizleştirme rejiminin İran tarafından ihlal edilmesini önleme üzerinde ısrarcı olduğunu açıklığa kavuşturdu.

Başka bir deyişle Rusya "nükleer bir İran"a razı olmayacaktır. Fakat bunu söyleyen Lavrov, problemin uluslar arası hukuk ile uyum içinde çözülmesi gerektiğini ekledi. Başka bir deyişle Moskova, Washington tarafından ortaya konacak her türlü "tek taraflılığı" reddedecektir.

İkincisi, Lavrov, şimdiye kadar uluslar arası topluluk tarafından kaydedilen aşamaların—UAEA temsilciler kurulunun ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları istikametindeki—"etkili" olduklarını savundu. Bunu, geçen ay İran ve UAEA'nın önemli sorunları şüphe götürmeyecek bir şekilde izah etme konusunda anlaşmaları bunu kanıtlamaktadır; her iki taraf anlaşmalarını, uygun bir belgeyle ayrıntılandırdılar. Lavrov, Moskova'nın tahminine göre bu belgenin uygulanması ikna edici bir şekilde ilerlemektedir ve "biz bu sürecin engellenmeden sonuçlanmasını istiyoruz" dedi.

Üçüncüsü, Lavrov, UAEA'nın uzmanlık kapasitelerini güçlü bir şekilde destekledi ve "UAEA uzmanlarının uzmanlık birikimlerine güveneceğiz" iddiasını ileri sürdü. Ve can alıcı bir cümleyle "biz dört yıl önce Irak'ı içinde bulunduğu halle yüz yüze getiren UAEA'nın uzman görüşünün göz ardı edilmesinin nedenini çok iyi biliyoruz" dedi. Lavrov, eğer tamamen onu görevsizleştirmek değilse bile UAEA'yı itibardan düşürüp onu İran meselesinde dışlamayı hedefleyen ABD stratejisini gerçekten tahmin ediyor, böylece ABD, BM Güvenlik Konseyi'ni süreç için şoför koltuğuna oturtacaktır.

Dördüncüsü, İran'a karşı herhangi bir saldırıya karşı kesin konuştu ve bunun yerine "devamlı ve tutarlı bir tavır içinde görüşmeleri sürdürmenin gerekliliğini" vurguladı.

Beşincisi, Lavrov'un açıklamasıyla ilgili olarak çok ilgin olan şey; onun, Beş Artı Bir formatı olarak adlandırılan yapının oluşturulmasına öncülük eden büyük güç tartışmalarını gözden geçirmiş olduğuydu. (Beş Artı Bir: Güvenlik Konseyi'nin beş kalıcı üyesi olan Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve ABD artı Almanya'yı kapsamaktadır.) Lavrov, Moskova ve Pekin'in, Güvenlik Konseyi'nin İran meselesine dahlinin "bir tek amaçla—UAEA'ya geri dönmek ve İran'ın UAEA ile uyumunu sağlamakla" sınırlı olması gerektiği şeklinde etkilemeye çalıştıkları zaman Washington'un tarafından imzalanan mutabakatı hatırlattı.

Lavrov'un Bush yönetimine mesajı sadeydi: "Şimdi keyfi olarak kuralları değiştirme."

Lavrov şöyle devam etti: "Biz Güvenlik Konseyi'nin UAEA'ya destek olmanın ötesine zorlanmayacağı şeklindeki asıl mutabakata bağlı kalmaya devam ediyoruz" ve "UAEA, İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili önemli meseleleri çözümde anlaşmaya uygun hareket ettiğine ikna olmuş durumdadır."

Lavrov, Washington'un bir diğer Güvenlik Konseyi kararı üzerinden İran'a karşı yaptırımları sıkılaştırmaya yönelik hamlesine etkili bir şekilde nyet (Rusça'da hayır) dedi. Ses getiren bu açıklama, bir hafta önce The Financial Times of London'a "İran nükleer programına gelince BM'de kararlar aldık. Şimdiye kadar bu yeterli" diyen adı açıklanmayan "Moskova'daki önemli bir Kremlin yetkilisi"ne izafe edildi.

Son olarak Lavrov, İran'a karşı tek taraflı yaptırımlar uygulamak için ABD ve Avrupa Birliği tarafından girişilen hamleyi eleştirdi. Batılı başkentlere, asıl mutabakat, Beş Artı Bir'i şekillendirilirken İran ile kapsamlı bir diyalog geliştirdiğini, "sadece İran'ın nükleer programının bütün yönlerinin çözümü ile ilgili değil aynı zamanda ekonomi ve ticari meseleler ve bölgesel güvenlik sorunu" ile ilgili diyalog geliştirdiğini hatırlattı.

Lavrov "Kore nükleer programının etrafındaki durumun açık kalmasına yardım eden bu tarz kapsayıcı bir yaklaşımdı" eklemesinde bulundu. (Şubat anlaşmasına göre Kuzey Kore'nin nükleersizleşmesi ve bütün nükleer programlarıyla ilgili bilgi vermesi karşılığında bu münzevi devlet; hali hazırda Yongbyon'da çalışan tek nükleer reaktörünü kapatması için Güney Kore tarafından sağlanan 50,000 tonluk yakıta ek olarak termal güçle çalışan reaktörleri için 950,000 tonluk yakıta kavuşacaktır.)

Eğer Kouchner'in Moskova ziyareti; Rusya'yı, ABD'nin yeni bir Güvenlik Konseyi kararı çıkartma şeklindeki girişimine destek olması için ikna etmekse olaylar o yönde gelişmemektedir. (Kouchner, geçen hafta Cuma günü Washington'daydı; Fransa devlet başkanı Nicolas Sarkozy'nin 11–12 Ekim'de Moskova'yı ziyaret etmesi bekleniyor.)

Rusya, Fransa'nın ikili oynadığından bihaber olamaz. Bir taraftan Sarkozy, Bush yönetiminin İran'a yönelik politikalarına yakınlaşıyor. Öte yandan Fransa, ABD petrol çıkarları ile birlikte Irak'ın petrol zenginliğinin nimetlerinden pay kapmak için ABD-Fransız anlaşmazlığının çözülmesini kullanıyor. Fransa'nın Total şirketi ile ABD'nin Chevron şirketi Irak'taki Mecnun petrol tarlalarını beraber işlemeyle ilgili bir anlaşmaya vardılar.

The San Francisco Chronicle son günlerde şöyle yazdı: "Irak'la ilgili bir ABD-Fransa konsensüsünün inşası büyük oranda Washington'un, onların Ortadoğu'daki dış politikasını desteklemeleri karşılığında petrolü Avrupa başkentleri ile paylaşma istekliliğinin bir sonucudur." Önümüzdeki dönemde Moskova, İran nükleer meselesi ile uğraşan "trans-Atlantik ortaklığı" gerçeği ile karşı karşıya kalacaktır.

Moskova El-Baradey'i destekliyor

Moskova, Washington'un, UAEA'nın İran problemini çözme ehliyetini zayıflatmaya yönelik girişiminin bir parçası olmamaya kararlıdır. Washington, Irak savaşına girişme aşamasında UAEA'ya benzer saldırılar yöneltmişti. Lavrov, Rusya'nın sempatisinin UAEA genel direktörü Muhamed El-Baradey'e ait olduğunu açıklığa kavuşturdu.

Geçen hafta Salı günü ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice; "diplomasi UAEA'nın işi değildir. UAEA teknik bir ajanstır… Güvenlik Konseyi tarafından İran'ın yerine getirmesi için söylenen zorunlulukları zayıflatmak veya azaltmak kimsenin yapabileceği bir şey değildir" dedi. Aslında o, El-Baradey'in ait olmadığı yere çalıştığını ima etti.document.write("<a target='_blank' href='http://goldsea.com/GAAN/adclick.php?bannerid=506&amp;zoneid=117&amp;source=&amp;dest=http%3A%2F%2Fa.tribalfusion.com%2Fi.click%3Fsite%3DAsiaTimes%26adSpace%3DROS%26size%3D300x250%26requestID%3D%22+%2B+randNum+%2B+%22&amp;ismap='  +"<img src='http://a.tribalfusion.com/i.ad?site=AsiaTimes&adSpace=ROS&size=300x250&requestID=" + randNum + "'" +

Rusya, El-Baradey'in sindirildiğini görmek istemiyor. Rusya, ajansın denetçilerinin yılın sonunda İran dosyası ile ilgili korkmadan bildirimde bulunmalarını istiyor. Rusya kendisini, Tahran'ı, UAEA ile oluşturdukları yol haritasıyla uyumlu bir şekilde ileriye doğru gitmesini cesaretlendiren, böylelikle Kasım veya Aralık ayıyla birlikte İranlıların sözünü tutup tutmadıklarıyla ve barışçı bir çözümün ortaya çıkıp çıkmayacağıyla ilgili kesin bir değerlendirmeyi mümkün kılan El-Baradey'in yaklaşımıyla tamamen uyum halinde bulmaktadır. Umut verici ve pozitif işaretlerin olduğu şeklindeki El-Baradey'in görüşünü Moskova paylaşmaktadır.

Moskova, El-Baradey'in "İran'ın nükleer silah yapma niyetlerinin olup olmadığı ile ilgili sürekli araştırma yaptık. Bazı şüpheli işaretler bulduk fakat kesin delil olabilecek herhangi bir şey bulamadık. Şimdi bu şüpheleri gidereceğimiz bazı ilerlemeler kaydettik… Baskının kullanılması önemlidir. Fakat yaptırımlara ek olarak biz aynı zamanda İran'ın yeni bir yola girmesi için teşviklere de sahip olmalıyız… Eğer sıcaklığı çok yükseklere çıkarırsak balon kulaklarımızın hizasında patlayabilir" şeklindeki çıkarımıyla da çatışma içinde değildir.

Buşehr ihtilafı

Lavrov'un İran ilgili Rus pozisyonunu açıklaması, Washington açısından hiç hoş olmayan bir zaman denk geldi. Güvenlik Konseyi tarafından sert bir yaptırım kararı alınmasına yönelik ABD girişiminin gerekçelerini bütün yönleri ile çürüttü. Fakat en nahoş tavır, Moskova'nın, Putin'in planlanmış İran ziyareti programını uygulamaya koyacağını teyit etmesi olacaktır.

Kremlin'in kararı, Washington'un İran'ı dünya topluluğundan izole etme kampanyasıyla çatışıyor. ABD'li bazı analistler, Putin'in, Washington'la eninde sonunda İran ile ilgili bir takasa razı olacağını düşündüler. Güvenlik yapısıyla bağları olan ABD tink-tank kuruluşu Stratfor, şık bir takas edilebilecekler "ön listesi" hazırladı—Gürcistan, Baltık cumhuriyetleri, füze savunma sistemi, Kosova v.b.

Fakat bu şartlar altında—ve Lavrov'un söylediği şeyden hareketle—Putin pazarlık yapma modunda değildir. İkili ilişkilerde uzlaşılmaz bir noktayı vurgulayarak—Buşehr nükleer güç santralinin inşası—Moskova aslında Tahran ile bağlarını güçlendirdi. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki tarafından geçen hafta gerçekleştirilen ziyaret ve Moskova'da İran-Rusya Ortak Ekonomik Komisyonu'nun bir görüşmesinin planlanması bunun bir diğer kanıtıdır.

Moskova, Putin'in ilerdeki Tahran ziyaretine canlılık ve somut içerik kazandırmak amacıyla İran ile ikili işbirliğini düzenlediğinin işaretini verdi. Muttaki, Rusya atom enerjisi başkanı Sergei Kiriyenko ile Buşehr ile ilgili olan görüşmeler yaptı. Kiriyenko'nun, Putin'in, Tahran ziyaretinde kendisine eşlik etmesi kararlaştırıldı. İranlıların sonrasında iddia ettikleri gibi önemli bir nokta mıdır veya değil midir bilemiyoruz ama Buşehr'e yakıt temini ve reaktörün açılışı için bir zaman çizelgesi işlemektedir.

Kiriyenko geçen hafta Salı günü Viyana'daki UAEA görüşmesinin aralarında İran başkan yardımcısı Ğulam Rıza Ağazade ile görüştü. Kiriyenko, sonrasında medyaya "ben Ağazade ile Buşehr reaktörünün inşasını konuştum. Rusya ve İran'ın, reaktör için gerekli bütün yakıtın Rusya'da üretileceğiyle ilgili bir anlaşma imzaladıklarını hesaba katın, Buşehr nükleersizleştirme rejimine bir tehdit teşkil etmiyor.

"Buşehr nükleer güç reaktörünün tamamlanması için hiçbir politik engel yoktur ve olmamalıdır." Ağazade ile görüşmesinde inşaatın erken tamamlanmasını sağlamak için tedbirler bağlamında bunu da ifade ettiğini ekledi. Kiriyenko "görüşmenin sonucundan memnunum" dedi.

Moskova, İran bağlarını güçlendiriyor

Bu suretle Moskova ve Tahran, Buşehr reaktörü ile ilgili olarak devam eden farklı yaklaşımlarını hiçbir tarafın ikili işbirliklerinin genel toplamı olarak görmediklerinin altını çizdiler. Aynı şekilde önemli olan şey, Kremlin'in farklı yollarla Rusya-İran işbirliğinin değerli olarak kalıyor olmasına önem vermesidir ve Moskova, Washington'un çıkarmak istediği şeye ayarlı olacak herhangi bir zorlamanın altına girmeden bunu sürdürmeye istekli olduğunun bilinmesini istemektedir.

Geriye baktığımızda, Orta Asya'nın dört başkentinin İran devlet başkanı Mahmut Ahmedinecat tarafından geçen ay ziyaret edilmesi ve Şanghay İşbirliği Örgütü liderleri ile—özellikle de Putin ile—Kırgızistan'ın Bişkek kentinde görüşmesi başarı ile taçlanacak gibi görünüyor. Ahmedinecat, ABD'nin İran'ı çevreleme ve Orta Asya'yı kuşatma stratejisini durdurmada başarılı oldu. Şüphe yok ki Ahmedinecat için Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan liderlerini Hazar zirvesine katılmaya ikna etmek zor ve etkileyici diplomatik bir ustalıktır.

Kuşkusuz, Putin'in katılması açıkça Hazar zirvesinin önemini yükseltmiştir. Hazar Denizi'ne kıyısı olan diğer ülkeler arasında Hazar Denizi'nin konumunu etkileyen sorunlarda Rusya'nın duruşuna en yakın ülke İran'dır. Yine Rusya ve İran'ın çıkarları Orta Asya ve Afganistan'da çakışmaktadır.

Rusya, İran'ın silah sağlayıcısı olarak kalmaya devam ediyor. Irak'ta, Rusya'nın petrol şirketleri dışlanmıştır. Rusya, Bush yönetiminin—hangi bahane ile olursa olsun—İran'da bir diğer "rejim değişikliği" gerçekleştirmesini ve böylece Ortadoğu'nun petrol ve gaz kaynaklarını kendine mal etmeye doğru ilerlemesini istemeyecektir. Ayrıca, Tahran'da (Gürcistan'da ABD'nin mühendisliğini yaptığı rejime benzer şekilde) dost olmayan ABD yanlısı bir rejim, Kafkaslar ve Orta Asya'da "yumuşak karnı" olan yay şeklindeki bölgelerde Rusya çıkarları için felaket benzeri sonuçlar üretecektir.

Putin'in ziyareti sırasında enerji alanında İran ve Rusya arasındaki işbirliği kesinlikle gündeme gelecektir. Rusya sürekli, pazar girişi elde etmede birbirleriyle yarışmayı sonlandırmayacakları şeklinde geniş bir anlayışı arayacaktır. İran, zamanında ilk defa Moskova tarafından önerilen OPEC çerçevesine oturan bir gaz karteli düşüncesinin tutkulu taraftarıdır. Rusya 2008'in başlarında gaz üreticisi ülkelerin gelecek görüşmesine ev sahipliği yapacaktır. Kendi açısından Rusya, eğer İran aktif bir katılımcı olursa çekicilik kazanacak olan bir "ŞİO enerji kulübü"nün savunusunu yapmaktadır.

Tabi ki Rusya ve İran, Türkmenistan'la ilgili "büyük oyun"u kurmada ortak bir çıkara sahipler. Salı günü Aşkabat'a ulaşan İngiliz Enerji Bakanı Malcolm Wicks son dokuz yılda Türkmenistan'ı ziyaret eden ilk İngiliz bakandır. Aşkabat'ın enerji ihracat politikasında Rusya ve İran'ın ötelerine bakma zamanının geldiğini ima ederek Türkmen liderliğine Avrupa'nın Türkmen gazı için pazar bedelini ödeyeceğini hemen iletti.

Eğer Ahmedinecat, Türkmen meslektaşı Kurbanguli Berdimuhammedovu ŞİÖ'ye katılmaya yönlendirmede başarılı olursa bu hiç şüphesiz Moskova'yı (ve Pekin) hoşnut edecektir. Doğu ve Batı gayretli bir şekilde Türkmen lidere kur yapıyor. Berdimuhammedov, Bush'un daveti üzerine gelecek hafta, Tahran'da yapılacak Hazar zirvesinin hemen öncesinde ABD ziyaretini gerçekleştirecek. Irak krizi ile ilgili karmaşanın ortasında Bush, Putin'in İran'a gerçekleştireceği ziyaretin anlamını anladı.

 

Bu makale Ali Karakuş tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.