Yirmi yıl önce gazetelerden birisinde bir karikatür yayınlandı. Henüz Ukrayna ve Rusya bağımsızlıklarının ilk yıllarındaydı. İki ihtiyar "Pravda" gazetesini okuyordu. Yaşlı adam, kadına "Kırım'ı da almamız gerek!"diyordu. Stanislav Govoruhin ve Konstantin Zatulin'in açıklamaları bu karikatürden daha iyi bir şekilde anlatılamaz. Hatırlanacağı üzere bir hafta önce ikili Kırım konusunda ilginç açıklamalarda bulundu. Stanislav Govoruhin Kırım'ın Ukrayna'ya verilmesini Rusya devletine ve Rus halkına karşı büyük bir adaletsizlik olduğunu savundu. Her ne kadar konu yeni gündeme taşınmasa da çok garip bir yaklaşım olduğu belirtilmeli.
Moskova eski belediye başkanı Yuri Lujkov'un da Kırım'ın Rusya'ya geri verilmesi konusundaki söylemlerini çoğu insan hatırlıyor. Bu konu diğer siyasiler tarafından da kullanıldı ve çeşitli spekülasyonların ortaya çıkmasına neden oldu. Konstantin Fyodoroviç Zatulin'in de benzer açıklamaları nedeniyle 5-6 kere Ukrayna'ya girişi yasaklandı. Brat-2 (Türkiye'de Kardeş 2 adıyla vizyona girdi) filminin meşhur diyalogu da unutulmadı. Filmin kahramanı Ukraynalı mafya babasını ABD'de öldürdüğü sırada şunları söyledi: "Bu Sivastopol için!"
Bu yaklaşım ve söylemlerin Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilediği unutulmamalı.
Kırım konusunun günümüzde tekrar gündeme taşınması anlaşılabilir bir durum. Devlet başkanı seçimleri öncesinde benzer konuların siyasiler tarafından kullanılması anlaşılabilir. Böyle açıklamalarda bulunanların kanaatine göre imparatorluk söylemlerinin gündeme taşınması Vladimir Putin'in taraftarlarının sayısının artmasına neden olacak. İmparatorluk söylemleri ise Kırım ile gündeme taşınabilir. Ukrayna'nın mevcut politik durumu göz önünde tutulduğu zaman bu açıklamaların neden diğer ülkelere yönelmediği ortaya çıkıyor.
ABD sınırları içerisinde yer alan Alaska, Kuril adaları ya da Çin ile tartışma konusu olan toprak değildir Kırım. Bu sorun gündeme taşınarak Ukrayna'ya göz dağı veriliyor. Seçim öncesi daha iyi bir propaganda bulunamazdı. Ukrayna bugün Gümrük Birliği ve YevrAzEs teşkilatları içerisinde yer almayı istemiyor. Bunun yanı sıra Avrupa ile entegrasyon konusunun önceliği içerisinde yer aldığını belirtiyor. Dolayısıyla da eski SSCB ülkeleri ile entegrasyon konusu ikinci planda kalıyor. Ukrayna yetkilileri tarafından yapılan bunun gibi açıklamalar onların cezalandırılması gerektiğine dair yorumların artmasına neden oluyor.
Kırım üzerinde tarihi hakların bulunduğunu iddia etmek, bir zamanlar yarımadaya sahip olan Türkiye hatta İtalya gibi ülkelerin de tartışmalara taraf olmasına neden olabilir. Son on yılda tarihçilerin ortaya attıkları mitolojinin bir hayli etkileyici olduğu itiraf edilmeli. Sivastopol'un "Rusların onur şehri" olduğu yüksek sesle ifade ediliyor. Ancak işin gerçeğine bakıldığı zaman Sivastopol'da Rusya'nın büyük yenilgiler yaşadığı ortaya çıkmış olur. Kırım'ın Rus şehri olduğu iddia ediliyor. İşin hakikatinde ise Kırım sadece 10 yıl Rusya sınırları içerisinde yer aldı. 1944 yılında Kırım'ın yerel halkı Tatarlar bölgeden sürgün edildi. Kırım çeşitli milletler tarafından iskan edilen bölgeye dönüştü. 1954 yılında ise yarımadaya eyalet statüsü verilerek Ukrayna'ya verildi. Avrupa ülkeleri ile 1975 yılında güvenlik ve işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre mevcut sınırların değişmeyeceği taahhüt edildi. Bundan sonra 1977 yılında SSCB'nin 1978 yılında ise Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti'nin Anayasası kabul edildi. Her iki Anayasada da Kırım'ın Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti sınırları içerisinde yer almasına dair düzenleme yer aldı. 1991 ve 1997 yıllarında Rusya tekrar Ukrayna'ya karşı toprak iddialarının bulunmadığını itiraf etti. Bu konunun neden tekrar gündeme taşınmasının anlaşılması imkansız.
Kırım vatandaşlarının kahir çoğunluğunun Hruşev'in hatasını telafi etmek maksadıyla tekrar Rusya içerisinde yer almak istediğine dair ortaya atılan iddialar da mitolojiden öte anlam ifade etmez. Rusya'ya birleşme isteyenlerin sayısının fazla olmadığı sosyoloji uzmanları tarafından yapılan anketlerde de ortaya çıkıyor. Sıradan gözlemler de Rusya yanlısı Kırım gösterilerine katılan insanların her yıl sayısının azaldığını gösteriyor. Bunun yanı sıra Rusya yanlılarının büyük bir karizmaya sahip liderleri bulunuyor.
Ancak bunları görmezden gelen Rusya siyasilerinin bir kısmı savaş sonrası Avrupa ile kurulan ilişkiler sisteminin eskidiğini ve yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Bu siyasiler "şahinler" olarak da isimlendirilebilir. Bu sistemin 2008 yılında yeniden yapılandırılmasına dair hamleler yapılmaya başlandı. Rusya, Abhazya ve Güney Osetya'nın AB ve ABD ise Kosova'nın bağımsızlığını tanıması ile beraber bu süreç başlamış oldu. Ukrayna'nın ise ne Abhazya ve Güney Osetya ne de Kosova'nın bağımsızlığını tanımadığı unutulmamalı. Kırım'ın Rusya içerisinde yer almasına dair iddialar Helsinki sürecinin arşive gönderilmesi anlamına geliyor.
Bugün sınırların değiştirilmesinin tekrar gündeme taşınabileceği ve uygulanabileceği düşünülemez. Burada temel bir sorun var. İmparatorluk propagandaları insanların doğru analiz yapmasına engel oluyor. Sosyoloji uzmanları tarafından yapılan araştırmalar son yıllarda Rusya vatandaşlarının önemli bir kısmının Ukrayna vatandaşlarına karşı olumsuz düşünce içerisinde olduğunu kanıtlıyor. Bu açıklamaların etkisi unutulmamalı. Bu durumda Ukrayna bağımsızlığından taviz vermeyi düşünmeyen Yanukoviç ve takımı değil, Zatulin ve Govoruhin Ukrayna Rusya yakınlaşmasına engel oluyor. İkili eski SSCB sınırları içerisinde görevlerini başarılı bir şekilde uyguluyor. Onların Putin'in "hizmetinde" bulunduğu aşikar. Buna benzer açıklamaların artması Ukrayna halkının Avrupa ile yakınlaşma isteğini daha da arttırıyor. Seçim hazırlıklarını imparatorluk girişimlerinin başlaması olarak göstermek yanlış bir yaklaşım.
Kost Bondarenko, Ukrayna Politika Enstitüsü Başkanı
Dünya Bülteni için İbrahim Ali tarafından tercüme edilmiştir.