Sanki.. Tuzla tersanelerinden neredeyse gün sektirmeden gelen ölüm haberleri sıradanlaştı. Selahattin Aslan Tersanesi'nde montajcı olarak çalışan 24 yaşındaki Hasan Köse...
15 Şubat Cuma günü bir geminin temiz su tankına girdi... Bu son girişiydi.
Tankın montaj işlemi için bir arkadaşı ile çalışmaya başlayan Köse'nin kullandığı oksijen kaynağından sızan gaz depoyu doldurdu... Temiz su tankının içinde biriken gazın patlamasıyla ağır yaralanan Köse, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı... Vücudunda yüzde 80 oranında yanık olduğu belirlenen Köse, yanık tedavisi için Yavuz Selim Devlet Hastanesi'ne nakledildi... 3 gün yoğun bakımda kaldı... Kurtarılamadı.
Tuzla tersanelerinin aldırmazlıkla izlenen dramının ardında bir vahşet var.
Tutunamayanların çaresizliğinden zenginlik çıkarma vahşeti.
***
İşsizlik, yoksulluk...
Çağın en büyük hastalığı.
Sanayi çağından bilgi çağına geçen yeryüzü, sanayi devriminin başlangıcındaki dramı yeniden yaşar gibi...
Yığınların ıstırabı dinebilecek mi?
Dinerse, nasıl dinecek?
***
Tuzla gözümüzün önünde iken birisi kalkıp bu soruya:
'İnternetle' dese...
Acınızla alay ediliyor sanırsınız.
Ama OECD'nin 'İnternet raporu', uzun vadede interneti yoksulluğun tedavisi olarak görme eğiliminde.
Uzun vadede diyorum çünkü rapora göre dünya nüfusunun yüzde 80'i şu anda internetten yararlanamıyor.
Peki, nasıl olacak?
***
OECD tarafından hazırlanan 'İnternete Erişimde Gelişmeler İçin Küresel Fırsatlar' başlıklı 68 sayfalık raporda, 'İnternet gelişmekte olan dünyaya ne gibi yararlar sağlayacak, internet erişimini ucuzlatacak yeni yatırımlar çekmek için nasıl bir rekabetçi piyasa yaratılabilir, birkaç milyar kullanıcı daha eklenmesi interneti nasıl etkiler' gibi soruların yanıtları aranıyor.
OECD İnternet Raporu'nda önce bir tespit var.
Gelişmekte olan ülkelerde 'kablosuz ağ' bağlantıları, 'kablolu bağlantıların' önüne geçmeye başlamış.
Bu, internetin yeni müşterilerinin yoksul milyarlar olacağı düşünüldüğünde önem kazanan bir gelişme.
Çünkü gelecekteki 'yeni' internet kullanıcılarının, internetin ilk kullanıcılarından farklı özellikler gösterecekleri ve 'yoksul' bölgelerden gelecekleri kaydedilen raporda, 'Örneğin, şu anda kablosuz ağlara üye olan kullanıcıların çoğunluğu, günde 2 dolardan az gelire sahip kullanıcılar' denilmekte.
***
Düşük gelirliler arasında internete erişim artarken 'istihdam, mikro girişimcilik ve sosyal kalkınma' olanaklarında da artış oluyormuş.
OECD raporunda, milyarlarca yeni kullanıcının, internetten elde edecekleri yararın artırılması ve iletişim piyasalarının geliştirilmesi için ülkelerin uygulayabilecekleri 'internet siyaseti tavsiyeleri' de sıralanmakta.
Hükümetlerin sadece ülkelerindeki kullanıcılar için daha rekabetçi bir piyasayı sağlaması değil, ülkelerinden uluslararası hizmetlerin verilmesini ve bu hizmetleri ülkelerine almayı mümkün olduğu kadar geniş biçimde hedeflenmesi de istenmekte... Çünkü bir ülkedeki herhangi bir internet uygulaması, başka bir ülkedeki ağın istikrar ve güvenliğini etkileyebilmekte.
***
OECD, bedava internetin yayılmasını yoksulluğa çare görüyor.
Ama Davutpaşa'da 'ruhsatsız ölenler', Tuzla'da ölüm tersanelerinde telef olanlar, Güneydoğu'dan Karadeniz'e giderken trafikte hayatlarını yitirenler 'bedava internete' ulaşma noktasından o kadar uzakta duruyorlar ki...
Bu mesafeyi kapayacak hamle nasıl yapılabilir?
Bu, dünyanın olduğu gibi Türkiye'nin de acil sorunu...
Çünkü işsizliğe ve yoksulluğa karşı çağın yeni aletlerini kullanmak, o insanları mümkün olduğu kadar süratli bir biçimde yeni olanaklara kavuşturmak gerekiyor.
OECD'ye göre, o olanakları da onlara internet bağışlayacak.
Kaynak: Star