Sorun sadece bir nostaljiyi yeniden yaşatmakla sınırlı olsaydı bahse değer bile olmayacaktı belki. Küresel piyasalardan küresel stratejilere kadar geniş yelpazede Türk insanının geçmişle yeniden kurduğu ilişki, muhafazakarlığın geçmiş özlemlerinden öte bir boyuta taşınıyor olmasının ne kadar farkındayız…
"Yeni bir millet yaratmak" adına medeniyeti, tarihi hasılı kimliği ile toptan bir kopuş yaşayan bir toplum yaşadığı travmadan kurtulmaya çalışıyor. Bu sürecin sancılı olacağından kuşku yok.
Ancak travmanın doğurduğu aidiyet, meşruiyet ve ufuk sorununu aşmak için geliştirilen dilin yeni sorunlara gebe olma tehlikesini de görmek zorundayız. Küreselleşmenin hedef cografyası ile yeni Osmanlıcılık söylemleri tam bu süreçte kesişiyor. Cumhuriyetin Osmanlıyla barış/tırıl/ması Osmanlının dış bükey aynadaki deforme görüntüsünü yansıtması gibi çarpık referans sistemi inşa ediliyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLATINIZ