"İran Siyasetinde Ahmedinejat Fenomeni" başlıklı bir önceki yazımda, müteakiben Ahmedinejat'ın ekonomi alanında yapmayı tasarladığı köklü "reformları" ve Türkiye ziyaretini değerlendirmek istediğimi yazmıştım.
Bir yıl kadar sonra Ahmedinejat'ın cumhurbaşkanlığı sona erecek. Dört yıllık cumhurbaşkanlığı görevi süresi içinde Ahmedinejat, özellikle halkın refahını artırma yönünde önemli bir başarı gösteremedi. Alt yapıya dönük yatırımlar konusunda da bu dört yıl içinde dikkate değer bir çalışmanın başlatıldığı söylenemez. Batı ülkeleriyle nükleer enerji alanında girdiği polemikler ve açık sözlülüğü, ülkesinde, Orta Doğu'da (İslam ülkelerinde) ve dünya kamuoyunda Ahmedinejat'a bir prestij kazandırdı kuşkusuz. Şu var ki bu prestijin yanı sıra Ahmedinejat, sağı-solu belli olmayan bir politikacı gibi görülür oldu kendi ülkesinde.
Diğer taraftan nükleer enerji politikaları İran'da Ahmedinejat'tan çok önce zaten bağımsız olarak yürütülen devlet politikaları halinde bir içerik kazanmıştı. Hatemi hükümetleri nükleer enerji politikalarını uluslar arası kamuoyuyla belli bir uzlaşma sağlayarak sürdürmekten yana bir tutum içinde olduğu için, bu alandaki tartışmalar yüksek sesle gündeme gelmiyordu.
Ahmedinejat'ın cumhurbaşkanlığı sırasındaki icraatları tam olarak, reformist hükümetler döneminde az-çok bastırılmış ya da göz ardı edilmiş olan ve İran siyasal literatüründe "temelci-muhafazakar" olarak adlandırılan bir çizginin duyarlılığının aynası olmuş sayılmaz. Tersine bu politikacı iktidarda bulunduğu süre içinde icraatlarıyla, kendisini destekleyen kesimlere mesafe koymaya çalıştığı izlenimini uyandıran çıkışlarda bulundu. Bunun yanı sıra politikada belli bir kadroyla hareket etme eğilimine sahip bir lider olmadığı izlenimini uyandırdı. Hükümetinin icraatları konusunda bireysel hareket etmesi ve dış politikada da ülkesini zaman zaman zor duruma düşüren açıklamalar yapması nedeniyle, muhafazakar çevrelerde eleştirilerle karşılaşmaya başladı. Dış politikada bu niteliğinin olumsuz yankıları nedeniyle, devletin öteki organları, özellikle de Rehberlik Makamı'nın müdahaleleriyle karşılaştı. Nükleer Enerji alanında Batı ülkeleriyle görüşmeleri yürüten başmüzakarecilerin sıklıkla değişmesi, bunun bir göstergesi.
Önümüzde uzanan bir sene, Ahmedinejat'ın yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabilmesi açısından büyük önem taşıyor. Çünkü bu politikacı 2005 seçimlerinde halka ekonomi alanında verdiği sözleri yerine getiremedi. Muhafazakarlar tarafından da eskisi kadar destek görmüyor. Buna karşılık özellikle ABD'den ve Batı'dan ülkesine yönelen baskıların artırıldığı dönemlerde yaptığı konuşmalarının, Filistin, Irak ve İsrail bağlamındaki politik dolayımlılıktan uzak açıklamalarının halk kitleleri tarafından takdirle karşılandığı söylenebilir. Devrimci ve antiemperyalist gençlik kesimleri Ahmedinejat'ı Batı'yı sorgu-sual altına alan konuşmaları nedeniyle desteklemeye devam ediyor. Buna karşılık yine devrimci ve antiemperyalist olmakla birlikte, Ahmedinejat'ın söylemlerini slogan seviyesinde buldukları için ve bu söylemlerin İran'ın gelişmesine ve son tahlilde devrimin sürekliliğine zarar verdiğine inanan kesimler de yok değil. Devrime sıcak bakmayan muhalif kesimler ise her fırsatta Ahmedinejat'ın söylemlerini hiçbir şekilde benimsemediklerini ifade ediyorlar.
Bu siyasal konjonktürde gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım son derece düşük olabilir. Özellikle sol kesim ve ılımlı gruplar, adayları ölçüsüzce geri çeviren elemeci seçim sistemi nedeniyle, seçimlere katılmayabilir. Sağ kanat her zaman olduğu gibi 5 ila 7 milyon arasındaki oy potansiyeliyle seçimlerde kazanma şansına sahip olacaktır bu durumda. Ahmedinejat'ın şu bir yıl içinde izleyeceği politikaların bu potansiyeli dikkate alarak oluşacağını söylemek mümkün.
Ahmedinejat'ın İslam ülkelerinde gördüğü itibar, kuşkusuz önemli ölçüde ülkesine geri dönerek onun politik duruşunu güçlendiriyor. Oysa dört yıl önce ülkesinde çok az tanınan bir politikacıydı. Muhafazakarların kurumsal desteğiyle cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabilmişti. İkna edici bir programı yoktu. Halihazırda hükümeti zayıf bulunsa da kendisinin güçlü bir siyasal lider olarak değerlendirilmesi mümkün. Fakat hükümetinde kadrosunda mevcut belirsizlikler özellikle ekonomi alanındaki kararlarına yansıyor. Son birkaç ayda hükümet yapısı içinde yeni bir kadrolaşmaya giden, amaçladığı hedeflere ulaşmak için bürokraside, Merkez Bankası'nda atamalar yapan Ahmedinejat'ın, bu bir yıl süresince ekonomi alanında büyük değişimleri gerçekleştirmesi bekleniyor. Ekonomi alanında köklü reformlara gidilmesi, İran için büyük önem taşıyor. Ancak bir hükümet dönemi süresince bile gerçekleştirilmesi kolay olmayacak bu reformların bir yıl içinde nasıl gerçekleşeceği merak konusu. Ahmedinejat'ın hedeflerinden ilki, savaş yıllarından itibaren süren ve bütün vatandaşları içine alan temel gıda maddeleri alanındaki devlet desteğini kaldırmak ve bu desteği toplumun yoksul kesimlerine yönlendirmek. Faiz oranlarının düşürülmesi konusunda başlattığı uygulama rantiye kesimler tarafından tepkiyle karşılansa da halktan destek görüyor. "İslami bankacılık' denemeleri, pratikte "enflasyona bağlı bir kazanç" olarak tanımlanan faiz oranlarının azalmasını gerektiriyor. Ahmedinejat'ın çalıştığı bürokratların büyük kısmı, onun talep ettiği oranlarda faiz düşürme politikasını, ekonomi üzerinde şok etkisi uyandıracağı gerekçesiyle desteklemekten kaçınıyorlar.
(İran bankacılık sisteminde yer tutan "enflasyona bağlı kazanç" şeklindeki ödemelerle mudilerin paralarının değerinin korunması amaçlanıyor, fakat bu önlemi kuşkuyla karşılayan ayetullahlar yok değil. Banka kredileri, ortaklık kredisi olarak veriliyor. Borçlu, kira öder gibi o borcu ödüyor. Geri ödemelerde işlemler, ana paraya enflasyonun dikkate alındığı bir oranda ilaveler yapılmasıyla gerçekleşiyor. )
Vergi reformu yoluyla vergi kaçaklarının önünü almak, bütün vatandaşları vergi mükellefi yapmak, rantiye kesimin önünü kesmek, mafyayı ve karaborsayı etkisiz hale getirmek, Ahmedinejat'ın bir yıl içinde gerçekleştirmeyi tasarladığı öteki köktenci değişiklikler. Bütün bu değişiklikleri iktidarının son senesine bırakması nedeniyle, girişimleri halk nezdinde o kadar da inandırıcı bulunmuyor. Diğer taraftan yapmayı tasarladığı ve fakat 2, ve 4, kalkınma planlarında yer alıyorken hiçbir hükümetin gerçekleştirmeye cesaret edemediği bu reformlarla ilgili tasarıları, bu siyasetçinin ya çok cesur olduğunu ya da siyasal geleceğini bu riskleri göze almaya bağladığını gösteriyor. Ne de olmasa gündeminde bulunan reformlar pahalılığı artıracak ve bu da varlıklılardan daha çok, kendisine oy veren yoksul kesimleri etkileyecek.
Ahmedinejat'ın Türkiye ziyaretini, gelecek yazımda ele almak istiyorum.