Ramazan'ın getirdiği neşe ve üzüntüler

Ramazan geldi ve itiraf etmeliyim ki; beni biraz korkutuyor.İslam'ın temel ibadetlerinden olan oruç tutmak, güneşin doğuşundan batışına kadar yemekten, içmekten ve diğer zevklerden kendini alıkoymak anlamına geliyor.

İslami takvim, bir kameri takvim olduğundan Ramazan ayı güneş takvimi içerisinde sürekli geriye gidiyor. Bu da Kuzey Yarımküre için önümüzdeki on sene boyunca Ramazan ayının yaz aylarına denk geleceği anlamına geliyor.

Bu, açıkçası çok sıcak ve uzun günler ve insanı üzecek kadar kısa geceler demek. Ben 12 yaşlarındayken Ramazan ayının hazirana denk geldiğini hatırlıyorum. O zaman da zordu. Şimdi daha yaşlıyım ve yaz aylarında oruç tutmak gerçekten beni zorluyor. Geçen sene Ramazan'ın sadece bir kısmı ağustosa geldiğinde bile zorlanmıştım. Bu sene Ramazan tamamen ağustos ayına düşüyor ve söylemek hiç hoşuma gitmese de açıkçası korkuyorum.

Elbette, eğer oruç insanın vücuduna zarar verecekse oruç tutulmamalı ve oruç yerine fakire sadaka verilmeli. Ayrıca hamileler ve emziren anneler, kronik hastalıkları olanlar ve seyahat edenler oruç tutmamalı. Aslında tüm Ramazan ayı boyunca sürekli seyahat etmeyi düşünebilirdim. Fakat muhtemelen döndüğümde beni bekleyen bir işim kalmamış olurdu. Ayrıca tutmadığım günleri sonradan tutmak durumundayım.

Dolayısıyla şikâyet etmeyi bırakıp oruç tutacağım.

Oruç tutmaktan korktuğumu itiraf etmekten utanıyorum; çünkü Ramazan ayı kutsal lütuflar ve hayırlarla dolu bir aydır aslında. Oruç tutan kişinin günahları silinir ve sünnet, bize oruç tutanlar için muazzam faydalar olduğunu söyler.

Bunlara ek olarak gündüz saatlerinde yemekten içmekten vazgeçmek, insanın fakirlerin ve açların, mecburen aç kalanların hayatları üzerine düşünmesini sağlıyor. Açlık ve susuzluğum, onların acılarına yardım etme isteği uyandırıp beni hayır işlerine yöneltecektir.

Üstelik Ramazan orucuyla beraber muazzam bir ruhani temizlik de geliyor. Sadece kendimi yemekten içmekten alıkoymakla yetinmeyip aynı zamanda bu saatler içerisinde hiçbir kötü davranışta bulunmamalıyım. İdeal olarak bu ayı, başladığımdan daha iyi bir insan olarak bitirmeliyim. Dolayısıyla Ramazan geldi diye sevinmeliyim. Oruç tutacağım için neşelenmeliyim.

Fakat bir yandan neşelenemiyorum. Çok sıcak olacak. Sabah 4 gibi yemeyi bırakacağım ve güneş akşam 8'den sonra batacak. Günlerin kısalıyor olması bir teselli. Normalde bu beni üzerdi. Fakat Ramazan ayı içerisinde bana az da olsa neşe getiriyor. Fakat zaten oruç tutmak böyle bir eylem olmalıdır. Fiziksel ve ruhani bir zorluktur ve Allah zor olduğunu biliyor. Bu yüzden İslam geleneğinde "orucu benim için tutuyorsunuz, ben de mükâfatınızı veriyorum" diyor. Cihadın özü aslında Allah için oruç tutarken zorlanıyor olmak, bazı radikal Müslümanların düşündüğü gibi şiddet ve cinayet değil.

Bu ay boyunca Amerikalılar, bazılarının yasaklamak istediği şeriat hukukunun Amerika'daki Müslüman kitleler tarafından nasıl uygulandığını görecekler. Müslümanlar yemek, içmek ve keyiflenmek için akşamı bekleyecekler. Burada bir tehdit, bir tehlike yok. Amerika'daki Müslümanları daha iyi komşular, daha iyi dostlar, daha iyi iş arkadaşları ve daha iyi insanlar yapacak olan Ramazan orucu hem Amerika'ya hem de dünyaya, ancak iyi gelebilir.

New York Tımes 1 Ağustos 2011

Kaynak: Zaman