Ramazan/d/a sefer

Yol ve sefer düşüncesiyle Müslümanlık arasındaki ilişki çoğumuzun dikkatini çekmemiştir. Oysa İslamın hem maddi tezahürleri hem içsel yansımaları bakımından yol ve sefer düşüncesi merkezi bir yere oturur.

Ünlü tarihçi Braudel, "İslam bir yol medeniyetidir" derken yol ve sefer ilişkisinin dini ve metafizik boyutundan belki de habersizdi. O, bunu İslam medeniyetinin başından itibaren kurduğu küresel ağa işaret etmek için söyler. Eski dünyanın en ücra köşelerine kadar uzanan bir sefer hattı... Mağrip'ten Çin denizine, sahra Afrikasından Asya steplerine uzanan yollarda inşa edilen, her dem yenilenerek kendini kuran bir medeniyetin ihtişamından gözü kamaşır Braudel'in.

Aslında yol düşüncesi sadece maddi boyutla sınırlı değil. Bizzat sıratı müstakim üzere olmayı hedefleyen bir dine mensubiyetten bahsediyoruz. Mağrip'ten hac için yola çıkan İbni Batuta'nın uzun bir seferi göze alarak kat etmeyi düşündüğü mesafe, niyetlendiği sefer hac yolculuğu değil midir? Hac ibadeti hem fiziksel planda hem manevi olarak yolculuk olmaktan başka nedir? Yol ve sefer düşüncesi hacda bütünleşir.

Aslında ibadetlerin hemen hepsi sefere işaret eder. Namaz bir miraçtır. Ramazan boyu oruç tutmak meşakkatli ve kutlu bir yolculuğa çıkmaktır. Ramazanın tamamlanmasıyla bayram yapılması metaforik olarak uzun yolculuktan gelişin kutlamasıdır.

Uzun bir yolculuktan gelmiş olma halini bayram sabahlarının sevinci içinde hatırlamayan var mıdır? Ruhumuzu arındıran, içimizi tazeleyen uzun yolculuğun tatlı yorgunluğunu bedenen de hissederiz. DEVAMI>>>