Putin'in çalışmalarına kapsamlı bir darbe

Mayıs ayından beri, yani Hazar bölgesi enerji savaşının muhaberelerinde Rusya devlet başkanı Vladimir Putin Kremlin'deki görevini terk edeceği gelecek Mart'a kadar sakin bir şekilde zaferden zafere koşmaya nerdeyse yazgılı gibi görünüyordu.

Fakat bir boşluk oluşmak zorundaydı. Zamanımızın Büyük Oyunu'ndaki as oyuncu olarak Putin'in duruşu Batılı başkentler için kesinlikle göze hoş gelmeyen bir şeye dönüşüyor.

Sonbahar hissedilmez bir şekilde Orta Asya steplerine yaklaşırken, hazırlanan bir şey olan bu durumun havadaki durgunluktan kaynaklandığını söyleyebilirsiniz. Biz batının desteğiyle her nedense Mayıs-Haziran'daki Kremlin'in başarı hikâyeleri dizisinin kapalı yer korkusuna sahip yoğunluğunun iki de bir arasına giren bir çene çalma maratonu için ne kadar süreceği önemli olmayan ve bir alternatif yaratacak yıkım mevsimine doğru mu yol alıyoruz?

Gelişmelerin merkezinde Orta Asya'nın enerji zengini ve gaz santrali Türkmenistan var. Bu haftalar Aşkabat'ta aşırı heyecan var. Melodram işliyor. Fakat başarı ve başarının hayali arasındaki anlaşılmaz boşluk, Orta Asya'da her zaman çok dar olmuştur.

1 Eylül, Putin'in 12 Mayıs'ta hassas Orta Asya zirvesi esnasında müzakerelerini tamamladığı Rus-Kazak-Türkmen gaz meselesiyle ilgili anlaşmalaşmaların Kremlin tarafından imzalanmasının nihai tarihiydi. Fakat Eylül sona erdi ve anlaşmalar imzalanmamakla kalmadı aynı zamanda başkahraman Türkmen başkan Kurbanguli Berdimuhammedov Aşkabat'ta değildi. O, Türkmen petrol ve gaz endüstrisindeki kodamanlarla beraber uzatılmış bir ABD gezisindeydi. Aniden şafak sökü ve büyük bir zar atışında ABD ve Avrupa Birliği ölesiye kendilerini Moskova'nın sorunlu ama güvenli olduğunu düşündüğü oyuna geri kattılar.

İmparatorluk (ABD) öcünü alıyor

12 Mayıs'ta, Türkmenistan'ın Türkmenbaşı şehrindeki Orta Asya üçlü zirvesinde, Putin, Berdimuhammedov ve Kazak başkan Nursultan Nazarbayev, Türkmenistan ve Kazakistan'dan Hazar Denizi'nin doğu kıyıları boyunca doğrudan Rusya'ya giden gaz nakil boru hatlarının kapasitesini yükseltme ve boru hatlarını geliştirme niyetlerini ilan ettiler. Aynı zamanda Sovyet döneminin Türkmenistan-Özbekistan-Kazakistan-Rusya boru hattının da modernize edileceği ilan edildi.

Niyet Orta Asya-Merkez olarak bilinen Sovyet dönemi boru hattı sisteminin 2010 yılıyla birlikte Rus sınırında 90 milyardan 100 milyar metreküpe kadar bir kapasiteye ulaşmasını sağlamaktı böylece boru hattı devasa Türkmen ve Özbek gaz alanlarının üretimini sevk edebilecektir. Moskova ilgili hükümetler arası anlaşmaların Eylül'ün 1'inde imzalanmasını istedi böylece ortak anlaşmalar yılın sonunda yürürlüğe konulabilecekti ve konsorsiyum 2008'in başlarında şekillendirilebilecekti. Moskova gelecek yılın ortalarında inşaat yapımını başlatmayı umuyordu.

Bütün proje, Rusya'nın, Türkmenistan'ın devasa genişlikteki gaz rezervlerine tek başına gireceği ve Türkmen gaz ihracatında tekele yakın bir hakimiyet kuracağı inancına dayanıyordu.

Büyük Oyun'un izleyicileri, ABD'nin son 15 yıllık Orta Asya politikasının nakaratı olan Rus bölgesini es geçerek Türkmen gazını Avrupa pazarına getirmekten ibaret olan bütün batılı planlara Putin'in büyük bir darbe vurduğu sonucuna vardılar.

Öte yandan Türkmen gazı üzerinde tekel olma şeklindeki Rus stratejisi, ABD tarafından desteklenen batıya, Avrupa'ya doğru giden öneri halindeki trans-Hazar boru hattı projesi, Nabucco boru hattı projesi, hali hazırda var olan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ve Odessa-Brody-Polonya boru hatlarının tümünün başarısızlığa mahkûm olduğu anlamına geliyordu. Diğer taraftan Moskova, bölgenin gelecekteki bir dizi çıkış noktalarını Rus kontrolündeki geçiş rotalarına yönlendirmenin dışında, gaz geçişi ve Orta Asya petrol ve gaz kullanımı üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmıştı.

Şüphesiz, 12 Mayıs anlaşmaları; Rusya'nın, Birleşik Devletler'e ait Orta Asya politikasına stratejik bir yenilgi yaşattığı anlamına geliyordu. Başarıyı pekiştirmek için Putin 23–24 Mayıs'ta Avusturya'yı ziyaret etti ve Rus gaz şirketi Gazprom'un Avusturya'da pazar payını geliştireceği ve perakende satışa doğrudan giriş hakkı kazanacağı farklı anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşmalara göre Rusya, Avusturya'yı; İtalya, Fransa, Macaristan, Almanya, Slovenya ve Hırvatistan'daki Avrupa pazarları için bir geçiş koridoru olarak kullanacaktı. Bu anlaşmalarla birlikte Nabucco boru hattı projesinin geleceği çok fazla kötü görünmeye başlamıştı.

23 Haziran'da, Roma'da Gazprom ve İtalyan enerji şirketi ENİ arasında yıllık 30bcm kapasiteyle Karadeniz boyunca Rusya'dan Bulgaristan'a 900 kilometrelik bir boru hattı ile ilgili bir mutabakat imzalandığında her şey Moskova'ya hizmet ediyor görünüyordu. Deniz altından getirilecek olan boru hattı Bulgaristan'a ulaştığında, Bulgar-İtalyan şeklinde iki rotaya sahip olacaktı. Kuzeydoğu rotası Bulgaristan'dan başlayarak Romanya, Macaristan, Slovenya (ve muhtemelen Avusturya) üzerinden kuzey İtalya'ya ulaşırken güneybatı seçeneği Yunanistan'dan geçerek Otranto boğazında Adriyatik denizinin altından geçerek Güney İtalya'ya ulaşacaktı. Bulgaristan ve Yunanistan hemen Güney Akım Projesi olarak bilinen projeye katılma niyetlerini açıkladılar. The Wall Street Journal projeyi; tam da uygun bir şekilde "Avrupa'nın kalbine bir boru hattı" olarak tanımladı.

Güney Akım projesinin kaynağı büyük oranda Orta Asya ve Sibirya gazı olacaktı. Rusya'nın oyun planı apaçıktı: Orta Asya gazının ihraç rotaları üzerindeki kontrolünü maksimize etme. Rusya, geçiş kontrolü ve kaynakla ilgili faaliyetlerde olduğu kadar dağıtımla ilgili yarışta ABD'den daha donanımlı olduğunun işaretlerini vermişti.

Washington'da alarm zilleri çalmaya başlamıştı. 30 Mayıs'ta başkan yardımcısı Dick Cheney'in ulusal güvenlik sorunları ile ilgili yardımcısı Joseph Wood acilen Azerbaycan'ın başkentine gitti. Bir tek mesajı vardı: Washington, Rus meydan okumasıyla yüzleşmeye ve Rus bölgesini, Rus boru hatlarını bypass ederek Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Orta Asya petrol ve gazına doğrudan erişim yolları açma politikasında ısrarcı olmaya niyet etti. O, ABD'nin Nabucco ve Türkiye-Yunanistan-İtalya gaz nakil projeleriyle bu politikasına azimle devam edeceğini vurguladı. Azerbaycan liderliğine, Türkmenistan ile yaşadıkları ikili sorunları halletmeleri gerektiğini ve böylelikle Türkmenistan'ın önerilen projelere dâhil edilebileceğini söyledi.

Aynı zamanda, 1 Haziran'da dışişleri bakanı birinci yardımcısı Steven Mann, Berdimuhammedov ile Aşkabat'ta bir dizi görüşme yaptı. Mann, güçlü bir şekilde trans-Hazar gaz boru hattı projesi (Türkmenistan-Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye-Avrupa) için ikna edici konuştu. O, Türkmenistan'ın gazını Rusya'nın aracılığı olmadan doğrudan Avrupa pazarına satması gerektiğiyle ilgili Washington'un ilgisini iletti.

Diğer önemli ABD yetkilileri, Orta Asyalı petrol ve gaz üreticisi olan ülkelerin Avrupalı müşterilerle doğrudan muhatap olmalarının kendileri için çok daha avantajlı olacağı şeklinde benzer mesajlar taşıyarak Hazar bölgesine yelpaze gibi açıldılar. Böylelikle Haziran'ın ilk haftası içinde dışişleri bakan yardımcısı Richard Boucher Kazakistan'ı ve dışişleri bakan yardımcısının vekili Matthew Bryza Azerbaycan'ı ziyaret etti. Washington aynı zamanda Orta Asya gaz ihracatı ile ilgili yaklaşmakta olan Rus tekelini önlemede bir aciliyet algısı göstermesi için Avrupa Birliği'ne baskı yapmaya başladı.

Washington'un öncelikli niyeti; bütün yumurtalarını Rus sepetine koymanın bilgeliğiyle ilgili Türkmen zihnine şüphe tohumları ekmekti. 21 Haziran'da ABD merkezi Komuta kumandanı amiral William Fallon Aşkabat'a ulaşıp Berdimuhammedov tarafından karşılandığında Washington girişimin dozunu yükseltti. Fallon, enerji işbirliğiyle ilgili bir layiha verdi. Müzakere belli ki çok verimliydi. 27 Haziran'da Güney ve Orta Asya'dan sorumlu dışişleri bakan yardımcısının vekili Evan Feigenbaum beraberindeki önemli bir Amerikan petrol temsilcileri delegasyonu ile Aşkabat'a ulaştığında iyi haberler duydu. Feigenbaum, sonradan medyaya "başkan (Berdimuhammedov) kamuoyuna çok açık bir şekilde Türkmenistan trans-Hazar boru hattıyla ilgilenmeye devam ediyor" dediğini iletti.

O, Türkmen lidere mesajının şu olduğunu söyledi: "Amerikan'ın enerjiye yönelik politikası uzun dönemden beri gayet açıktır. Tekel eğilimleri üreticilerin zararınadır… Mesele şudur; ABD için iyi olan küresel enerji dolaşımı ve küresel enerji güvenliği için iyi olandır. Bu ana tema Türkmenistan ve dünyanın bu kısmındaki üreticilerle görüşmelerimizin temelidir."

Feigenbaum'un görüşmelerinden on gün sonra dışişleri bakan yardımcısı vekili Matthew Bryza Aşkabat'a geldi. Ziyarete çıkacağı günün akşamında, 10 Temmuz'da, Washington'da Bryza "Türkmenistan'ın uzak-batı kısımlarında eğer pazar gerektirirse Azerbaycan üzerinden Avrupa'ya getirilecek olan büyük çapta bir doğal gaz rezervi var… Ve ben yarın şu an Azerbaycan ve Türkmenistan'ın kendi aralarında oluşturdukları dengeyi biraz daha iyileştirebilir miyiz düşüncesiyle yarın Türkmenistan'a gideceğim" dedi.

Tekerlekte bir çomak 

Moskova kesinlikle gerçekleşen tuhaf olayları not aldı—ince çizgili takım giyinmiş önemli ABD diplomatlarının beraberlerinde ellerinde ağır görünümlü çantalar taşıyan önemli petrol şirketlerinin temsilcilerinin nerdeyse her hafta Aşkabat otellerinin odalarından dışarı çıkışını. Eğer onların ne yaptıkları ile ilgili bir şüphe var idiyse bile Temmuz'da Amerika merkezli bir enerji şirketi olan Chevron Aşkabat'ta bir ofis açma ve Hazar bölgesi enerji kaynaklarının geliştirilmesine katılma niyetlerini açıkladığında bu uğraşın ne olduğu açıklık kazandı.

3 Temmuz'da, Aşkabat'ta doğumunun 50. yılının kutlandığı bir genel törende Berdimuhammedov, Türkmenistan'ın "nötr konumunu" ve herkesle "eşit ilişkisini" devam ettireceğini söyledi. O, "herhangi bir politik ittifaka katılmadan, gazımızı Çin'e, Afganistan üzerinden Pakistan ve Hindistan'a ve Hazar Denizi üzerinden Avrupa'ya taşımak için yeni gaz boru hatları inşa etmek için elimizden geleni yapacağız. Bu, biz Rusya, ABD, Avrupa ülkeleriyle ve tabi ki komşularımız ile eşit ve karşılıklı olarak karlı ilişkilere sahip olacağız anlamına gelmektedir.

Moskova Berdimuhammedov ile ilgili bir güven havasını yüksekte tutmaya çalışsa bile yine de bir huzursuzluk derecesi ağır ağır kaçınılmaz bir şekilde hissediliyordu. Bu huzursuzluk 6 Temmuz'da dışişleri bakanı birinci yardımcısı Andrei Denisov, Rus medyasına bir röportaj verdiğinde görünür hale geldi. Denisov, Hazar enerji savaşında başarı serisinin "Washington'un sinirine dokunmasını" sert bir şekilde eleştirdi. O, "ABD uzun süreden beridir Doğu-Batı enerji koridoru için lobi yapıyor. Amacı Rusya ve İran'ın bölgelerini es geçerek Hazar bölgesinden hidrokarbonların (petrol, gaz) sevkıyatını düzenlemedir" diyerek konuşmasına devam etti.

Denisov, "dile düşmüş trans-Hazar gaz boru hattının" ilk olarak Hazar Denizi'nin statüsü henüz belirlenmediği ve ikincisi Türkmenistan ve Azerbaycan bir dizi alanın sahipliği üzerinde tartışmalı olduklarından engellerle karşılaşacağı uyarısını yaptı. Denisov, "Dahası Hazar'ın özel tabiatı dikkate alınmalıdır. Kapalı su sistemlerinden, deniz yatağının jeolojisi ve güçlü su altı akımlarının varlığından dolayı burada riskler çok yüksektir" açıklamasında bulundu.

Aslında, Denisov'un bir maksadı var. Moskova, Washington'un böylesi aşılmaz engelleri aşamayacağını düşündü. Rusya ve İran eğer ABD trans-Hazar projesini hayata geçirmeye yaklaşırsa tekerleğe tam anlamıyla çomak sokma pozisyonundalar. Hem Moskova hem de Tahran, gezisi sırasında Berdimuhammedov'un şu an gerçekleştiridiği ABD'de gezisinde yaptığı görüşmeleri hevesli bir şekilde izliyor olacaklardır. Bush yönetiminde çok ciddi güç elde eden Texas merkezli çok etkili önemli petrol şirketlerinin Türkmen delegasyonunun ABD ziyaretini finanse etmeleri onların gözünden kaçmış olamaz. Bir zamanlar Chevron'un yönetim kurulu üyeliğini yapmış ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice, Berdimuhammedov ile görüşmeyi programına aldı.

Haşarı İranlıların kozu

İran, Hazar bölgesinde ABD "yasak avına" yönelik Rusya'nın antipatisini tamamen paylaşmaktadır. Bu 15-16 Haziran'da Berdimuhammedov, Tahran'ı ziyaret ettiğinde çok açık bir şekilde gösterildi. İran cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecat, Türkmen meslektaşını "belirli güçler, Hazar Denizi meselesini bölge ülkeleri arasında bir meydan okumaya dönüştürerek kendi çıkarlarını koruyorlar... Belirli kabadayı güçler petrolün ve Hazar Denizi'nin kaynaklarının peşindeler fakat denize kıyı olan ülkelerin hayatı üzerinde, denizin çevresi ve güvenliğinin büyük etkisi vardır" şeklinde uyardı.

Ahmedinecat, Hazar bölgesinde ABD'nin varlığına şiddetle karşı olduğunu açık bir hale getirdi. İran'ın pozisyonu; Hazar bölgesinde sürdürülebilir bir güvenliğin kurulması denize kıyısı olan (Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve İran) devletlerin hakkı olmalıdır ve ABD'nin müdahalesine izin verilmemelidir. Rusya her açıdan İran'ın pozisyonunu paylaşmaktadır.

Bununla birlikte Tahran aynı zamanda enerji alanında Rusya'nınkinden farklılaşan, ABD destekli trans-Hazar gaz projesine muhalif kendine has bir ajandaya sahiptir. Tahran sürekli Türkmen gazının, petrolünün ve petrokimya ürünlerinin İran üzerinden ihracatını arttırmak için kampanya yapıyor. Türkmen-Azeri gerilimlerini dikkate alan Aşkabat'ta geleneksel olarak gazını Azerbaycan üzerinden ihraç etmektense İran üzerinden ihraç etmeyi daha uygun buluyor.

Tahran ve Aşkabat'ın gazı batı pazarlarına İran üzerinden iletme ile ilgili karşılıklı çıkarları, Türkiye ve İran enerji bakanları 13 Temmuz'da gazın Türkmenistan ve İran'dan gelen gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınmasıyla ilgili bir mutabakat imzaladıklarında ifade edilmiş oldular. Bu düşünce durup dururken gelişmedi fakat her şeye rağmen bu proje tazeliğinden dolayı şaşırtıcıdır. Öneri kesinlikle Rusya'ya yönelik doğrudan bir yok saymaydı.  Proje temelde Nabucco gaz boru hattı projesinin canlandırılmasına yardımcı olmayı hedeflemekteydi.

Proje, İran'ın rezervlerini Avrupa pazarları için açık hale getirecektir böylece Avrupa'nın, Rusya'ya olan bağımlılığı azalacaktır. Proje, İran üzerinden 20bcm gazın İran'dan ve 10 bcm gazın da Türkmenistan'dan Türkiye'ye ulaşmasını içermektedir. Toplam miktar (30bcm), projenin hayatiyetini sürdürmesini sağlama alan hâlihazırda Nabucco boru hattıyla Avrupa'ya ulaşan Azerbaycan gazına eklenecektir. İranlılar, Türk Petrol Şirketi'ne herhangi bir fiyat belirlemeden güney Fars bölgesindeki üç kuyuyu geliştirme hakkı önererek ve bir geri-alım anlaşması üzerinden Türkiye için büyük bir eşantiyon havucu uzattılar.

Bir darbeyle, Türk-İran önerisi Putin'in Türkmen gazı üzerinde tekel kurmadaki Mayıs-Haziran kazanımlarının altını oydu. Bu proje eğer İran nükleer meselesi olmazsa bir enerji ihracatçısı olarak İran'ın tutkularını Avrupa'nın nasıl istismar edebileceğinin altını çizdi. Aslında, İran ile çatışmasının dışında, Türk girişimi, Washington'un Hazar'a yönelik kendi enerji stratejisi ile mükemmel bir şekilde uygundur.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Washington, Türk inisiyatifine postayı koydu. Fakat ne yapılacağının kararı henüz verilmiş değildir. Büyük olasılıkla Washington, en azından Türkmen gazı ihracatında Moskova'ya fiili bir tekel konumu bahşeden hükümetler arası Rus-Kazak-Türkmen anlaşmasına kendini bağlı hissetmesi konusunda Türkmen zihnindeki kuşkuları güçlendirecek gibi görünen Türkiye-İran mutabakatını sevindirici bulacaktır.

Dramatik gelişmelerin sonucu, Hazar enerji rezervleri üzerindeki rekabetlerin çok daha sert ve insafsız bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. Eğer son görünür halde ise bütün tamahkârlar adildirler--aşkta veya savaşta olduğu gibi. Washington'un zaman içinde Türk-İran tangosuna nasıl tepki vereceğini izlemek çok ilginç olacaktır. Avrupa'nın İran gazı ile ilgili hesabı olmadığından fikrinde sabit mi kalacak? Yoksa ketum bir şekilde kenara çekilip Avrupa gaz pazarında İran'ın, Rusya ile rekabetine izin mi verecek?


Aşkabat'ın Çin seçeneği

Bu arada Aşkabat kendisinden kaynaklanan bazı manevralara başladı. Ev ödevini yaptı ve eğer Avrupa (ABD'nin desteklediği tabiki) seçeneğine sahip olursa Moskova ile daha iyi pazarlık edebileceği ve dahası "Çin seçeneği" geliştirerek Moskova ve Avrupalılarla daha iyi pazarlık edebileceği sonucuna vardı. Zaten Berdimuhammedov, 17 Temmuz'da başkan Hu Jintao'nun daveti üzerine iki günlük bir gezi için Pekin'e gitti.

Pekin'den ayrılmadan önce o ziyaretinin "sadece Türkmen-Çin kroniklerinde yeni bir sayfa açmadığını aynı zamanda Türkmenistan'ın dış politika stratejisinin uygulamasında bir dönüm noktasına" işaret ettiğini söyledi. O, 2009'da başlayarak 30 yıllık bir dönem için yıllık 30bcm Türkmen gazı sevk etme kapasitesinde bir Türkmen-Çin gaz boru hattı inşasını tasavvur eden, Nisan 2006'da selefi Saparmurat Niyazov'un Pekin ziyareti sırasında imzaladığı bir anlaşma üzere devam etmeye niyet etti.

Aşkabat, Çin ile ilişkilerini dış politikasının "öncelikli yönlerinden biri" olarak görürken Berdimuhammedov'un Pekin'e ziyaretinden sonra yayınlanan ortak bildiri; Pekin'in "Çin-Türkmen ilişkilerini Çin dış politikasının "önemli bir bileşeni" olarak gördüğünü söyledi.

Fakat Türkmenistan'ın Çin ile müzakereleri batılı başkentlerde iyi karşılanmadı. Onlar, eğer Aşkabat, artan gazını Nabucco boru hattı üzerinden Avrupa'ya sevk etmek yerine Çin'e göndermeyi tercih ederse batının topyekûn kaybeden taraf olacağından korkuyorlar. Gerçekten de Çin'in, Türkmenistan'daki hamlesi etkileyicidir.

Temmuz'da Berdimuhammedov'un Pekin ziyareti sırasında Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) 1.7 trilyon metreküp gaz rezerviyle Doğu Türkmenistan'daki Amu Derya ırmağının sağ yakasındaki gaz alanlarını araştırmak ve geliştirmek için bir üretim-paylaşım anlaşması imzaladı. Bu CNPC'nin 2007-10 dönemi boyunca güneydoğu Türkmenistan'daki gaz alanları araştırması için yapmış olduğu 1.5 milyar dolarlık anlaşmaya ek oldu.

Fakat Pekin'in gergin olmak için sebebi var. Son tahlilde, Aşkabat söz verdiğini teslim edecek mi veya Çin seçeneğini Avrupalılara karşı bir pazarlık kozu olarak mı kullanacak? Türkmen anlaşması Pekin için çok önemlidir. Önerilen Türkmenistan-Çin gaz boru hattının Çin'in Xinjiang Uygur otonom bölgesine götürülmesi ve Xinjiang'ı  Guangzhou'ya bağlayacak yapım aşamasındaki (2010'da tamamlanmış olacak) 6,500 km.lik boru hattına eklenmesi beklenmektedir. Berdimuhammedov'un, Pekin'de Çinli ev sahiplerini "Türkmen tarafı anlaşmaları uygulayacak her şeyi yapacaktır....(ve) Türkmenistan farklı yönlere gaz ihracatı yapacak kadar kendi kullanımını aşan gaza sahiptir" diyerek açıklamada bulunsa da Çinlilerin kafalarındaki şüpheler devam etmektedir.


Çinli başbakan Wen Jiabao, misafir Türkmen başkana "ikili anlaşmaları uygulamak (ve) gaz projesi üzerinde yakın çalışmak" gerektiğini söylediğinde Pekin'in endişelerini ifade etmişti. Ortak bildiri de aynı zamanda Çin-Türkmen enerji işbirliği anlaşmalarına "ciddi bir şekilde uyulması ve dürüst bir şekilde uygulanmasının gerekliliğine" altı çizili bir göndermede bulundu.

Yeni bir soğuk savaşın farkları

Eğer Türkmen-Çin enerji anlaşmaları onaylanırsa Batı politikaları ağır bir şekilde kaybedecektir. Batıya ihraç etmek için fazladan gaz kalmayabilir. Mukayese edersek Rusya, Çinli rakiplerin Türkmen gaz sahasına girişini absorbe edebilmek için en iyi yerdir. Tahran'a gelince onun üstün önceliği "Büyük Şetan"ı (ABD) Türkmen enerji rezervlerinden neye mal olursa olsun uzak tutmaktır. İran, Çin'in Orta Asya'daki varlığını onaylamaktadır. Dahası bir Türkmenistan-Çin gaz boru sistemi Tahran'a Çin enerji pazarına doğrudan bir giriş sağlayarak gelecek bir tarihte kolaylıkla İran'a bağlanabilir.

Bu karşıt akımlar son haftalarda dile gelmeye başladı. Ağustos'un ortalarında Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'teki Şanghay İşbirliği Örgütü'nün yıllık zirve buluşmasının akşamında, ABD Ticaret ve Gelişim Ajansı trans-Hazar denizaltı boru hatlarının inşasına yönelik fizibilite çalışmalarının yürütülebilmesi için Azerbaycan ve Türkmenistan'a finansal bir bağış önerisinde bulundu. Zamanlama kusursuzdu. Washington, Türkmenistan'ı ŞİÖ ile yakın durmaktan uzaklaştırmak istiyor, çünkü eğer yakınlaşırsa bu bir Asya enerji ağının gerçekleştirilmesine doğru atılmış büyük bir adım olacaktır.

Aynı zamanda, Washington sonunda, Orta Asya ve Rusya'ya yönelik koordineli bir enerji anlaşması için ortak hareket etmeye AB'yi ikna etti. Eylül'ün 14-15'inde AB'nin basına çınlayan bir şekilde Nabucco projesini uygulama niyetini söylediği Budapeşte'de bir konferans gerçekleştirildi. AB'nin enerji komiseri Andris Piebalgs Nabucco projesini "ortak bir Avrupa enerji politikasının varlığının bir tecessümü" olarak tanımladı. AB, Hollanda'nın eski dışişleri bakanı Jozias van Aartsen'i, Nabucco projesinin koordinatörü olarak atadı.

Konferans, şimdi doğu Türkiye'den gelen ve Bulgaristan, Romanya ve Macaristan üzerinden Avusturya'ya ulaşan yıllık 30-35bmc kapasitesine sahip 3,300 km.lik Nabucco'nun ana hatlarını açığa kavuşturdu. Avrupalı bankalar, özellikle de Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Yeniden İnşa ve Gelişim Bankası, 5 milyar Euro (7.1 milyar dolar) tutarındaki projeyi destekleyecekler.

ABD'nin, Aşkabat'taki politik çabalarına paralel olarak AB'de aynı zamanda Türkmen liderliği üzerinde çalışmaya başladı. AB, Rusya'nın sağladığı gaza bağımlılığı bitirecek olan her türlü çabanın Aşkabat ile başlamak zorunda olduğuna karar vermiş göründüğü için Brüksel'de bir aciliyet duygusu var.

 

Budapeşte konferansının hemen sonrasında Avusturya ekonomi bakanı Martin Bartenstein Aşkabat'ı ziyaret etti. (Avusturya Nabucco projesinde kilit bir role sahip) Berdimuhammedov, Bartenstein'e Türkmenistan'ın "enerji politikasında ve Avrupa ülkelerine doğal gaz ulaştırması için hazırlanan Hazar Denizi üzerinden güney yönünü de içermek üzere alternatif enerji rotaları oluşturmada çok yönlülüğe" sahip olduğunu söyledi. Başka bir deyişle o, Aşkabat'ın gazını Rusya'nın aracılığı olmadan doğrudan Avrupa pazarına ihraç etme istekliliğini vurguladı.

Aynı zamanda İngiliz enerji bakanı Malcolm Wicks'te Aşkabat'ı ziyaret etti. (Wicks son dokuz yılda İngiltere'den Türkmenistan'ı ziyaret eden ilk kabine bakanıdır.) Onun ziyaretini, Türkmen başkentinde görüşmelerde bulunan üst düzey bir BP delegasyonunun ziyareti izledi. Wicks, Berdimuhammedov ile trans-Kafkasya boru hattı projesini (Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye rotasını) ele aldı. Wicks, projeyi destekleyecek olan AB için gaz sağlayacak olan Nabucco boru hattının "özel bir önem"de olacağını söyledi.

Wicks sonradan medyaya Moskova'nın, Aşkabat enerji politikasına karıştığını söyledi. O, "bu meselede karar verme hakkı Türkmenistan'ındır, Azerbaycan'ındır, başka hiç kimsenin değildir. Petrol ve gaz meseleleri sadece enerji meseleleri değildir; birçok ülke için ulusal güvenlik meseleleridir. AB'nin, Hazar bölgesindeki ülkelerle işbirliği, enerji güvenliği ve bu projelere katılan bütün devletlerin ulusal güvenlikleri penceresinden değerlendirilmelidir" dedi.

En önemlisi, Wicks, eğer Türkmenistan gazını doğrudan Avrupa pazarına satarsa, Rusya'nın Avrupa'ya ihraç etmek üzere satın aldığı indirimli Türkmen gazını pazardaki en üst fiyata satacağı önerisinde bulundu. 

Aynı zamanda, AB Avrupa pazarlarındaki Gazprom yayılmasının sınırlandırılmasında vites yükseltti. Eylül'ün 19'unda Avrupa Komisyonu, Gazprom'un AB'de boru hattı ağlarını satın almasını fiilen engelleyecek bir plan kabul etti. Plan, tam bir mevzuata dönüşebilmek için uzun bir yol kat etmek zorunda ve uygulanmasının yararlılığı ile ilgili soru işaretleri var fakat AB'nin kasten kendisi ile Rusya arasında yeni bir bariyer diktiği yeterince açıktır.

Bu bir tek enerji meselesiyle sınırlı değildir. The Wall Street Journal, "Rusya'ya nasıl muamele edileceği... bloğun son yıllardaki en parçalayıcı dış politika meselelerinden biridir... Çözüm olarak sunulan (öneri) bir zamanlar Moskova'yı sağlam bir şekilde destekleyen AB ülkelerinin dillerinde bir değişimi alışılagelen tutumlarındaki bir evrimi yansıtıyor" şeklinde bir yazı yazdı.

Gazete "bu kısmen alman şansölyesi Gerhard Schroeder, İtalya başbakanı Silvio Berlusconi  ve Fransa başkanı Jacques Chirac'ın yerini alan AB liderliğindeki değişimle ilgilidir. Bu evrimden Rusya'nın tavırları da sorumlu tutulabilir... (Moskova'nın) enerji sağlamayı dış politikasının bir silahı olarak kullanma isteği Avrupalı liderleri ürküttü ve kızdırdı" eklemesinde bulundu.

Açıkçası, Rusya ile enerji diyalogunda, Brüksel'de bir tür "trans-Atlantik dayanışması" şekillendiriliyor. Bu, açık politik ve stratejik imalara sahiptir. Rusya ile ilişkilerde batı bir tek sesle konuşmalıdır şeklindeki Washington diplomatik girişimini gittikçe daha fazla Avrupa ülkesi kabul etmektedir.

Brüksel'in, Moskova'dan Avrupa'daki nakil ağlarını kontrol etme ile sadece bir enerji sağlayıcısı olma arasında seçim yapma isteği yürürlüktedir. Avrupa Komisyon'u başkanı Jose Manuel Barroso medyaya "bizim aynı kuralları uyguladığımızdan emin olmak için Avrupalı olmayan şirketler tarafından varlık sahipliği ile ilgili sert koşullar uygulamamız gerekmektedir" dedi. Aslında Barroso, eğer Gazprom AB'de varlık satın almak istiyorsa Kremlin'in, Avrupalı petrol şirketlerine Rusya'da malvarlığı edinme şansı vermesini istedi.

Fakat Moskova, mütekabiliyeti farklı bir şekilde görüyor. Kremlin, Rusya'nın enerji rezervi üzerindeki devlet kontrolünün Putin Rusyası'na özgü bir şey olmadığını ileri sürmektedir. Örneğin Fransa veya Norveç'te de durum aynıdır. Rus Duması'nın (parlamentosunun) uluslararası ilişkiler komitesinin etkili başkanı Konstantin Kosachev Rusya'nın misillemede bulunacağı uyarısında bulundu. 19 Eylül'de Moskova'da "biz, batı Avrupa serbest pazar ekonomilerinin belirli alanlarına giremediğimiz oranlarda Rus ekonomisinde giremediğimiz alanlara tekabül eden stratejik endüstrilerde yabancı ortaklarımızın girişini sınırlandırmalıyız" dedi.


O "bir ortaklık hayalini koruma uğruna Rusya'nın sınırsız bir hayırseverlik ve ulusal çıkarlarından sürekli fedakârlık göstereceğini kimse beklemesin. Bu asla olmayacaktır" şeklinde bir açıklamada bulundu.

Yeni soğuk savaşın sert rüzgârları Hazar bölgesinin petrol ve gaz tarlaları boyunca esmeye başladı. Tarih tekerrür ediyor. 1917'nin Bolşevik Devrimi zamanında uyumlu bir batılı askeri müdahalesinin gerçekleşmesine neden olan şey; muazzam Bakü petrol alanlarının kontrol edilmesiydi. Kızıl ordunun direnen "Bakü Komiserleri" Sovyet folklorunun özüne dönüştüler. Ve II. Dünya Savaşı'nda Adolf Hitler, Bakü petrol alanlarını ele geçirmek için tank taksimatını tehlikeli bir şekilde gerçekleştirdi.

Hazar bölgesi boyunca esmeye başlayan sert rüzgârlar; ABD füze savunma sistemi ve NATO'nun eski Sovyetler Birliği bölgelerinde devam eden yayılması her an öngörülemeyecek kargaşanın tetiklenmesi tehdidinde bulunuyorlar.

Tahran'da Hazar zirvesi

Bu suretle Hazar Denizi'ne komşu devletlerin liderleri iki hafta içinde Tahran'da zirve için toplanırlarken altı ay önce mümkün görünmeyen büyük bir Doğu-Batı bölünmesi görünür olmaya başladı. Putin, İran'a ilk ziyaretini gerçekleştirerek 16 Ekim'de Tahran'a gidiyor. Çantasında bir kaç sıkıntılı konu var.

Putin, Berdimuhammedov'dan, karmaşık Türkmen zihninde nelerin geçmekte olduğunu duymak isteyecek. ABD ziyaretinden taze gelmiş olacak olan Berdimuhammedov'dan, Aşkabat'ın hala Rusya, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ı içeren dörtlü Mayıs enerji anlaşmalarına bağlı olduğunu duymayı umacaktır.

Kuşkusuz, Putin başkanlığının bitmek üzere olduğu son aylarında orta düzey ABD diplomatlarının ve petrol şirketleri yöneticilerinin Rusya'nın Orta Asya arka bahçesinde onu şaşkına çevirecekleri bir miras bırakmaktan hoşnut olmayacaktır. Herkesin kabul ettiği gibi Moskova çok fazla dolaylı baskı araçlarına sahip ve Aşkabat, Rus etkisinden küstahça bağımsız olmanın tehlikelerinin bilincinde olacaktır.

Bu arada, Çin'de Berdimuhammedov'un Temmuz'daki Pekin ziyareti sırasında verdiği taahhütleri yerine getirme niyetinin olup olmadığının işaretlerini öğrenmek için yakından izleyecektir. Eğer Berdimuhammedov, trans-Hazar ile ilgili en son önerilen Batılı paketleri tercih etmeye karar verirse Türkmenistan'ın Çin'le işbirliği zarar görebilir. Bu durum Çin'in önümüzdeki 30 yıl boyunca yıllık 30bmc Türkmen gazı alacağı ile ilgili beklentiler hakkında şüpheler uyandıracaktır.

Tahran'a gelince, o Berdimuhammedov'u, ABD ile vakit geçirmesinin orta ve uzun vadede kendisi için iyi olmadığına ikna etmeye çalışacaktır. Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev ise bunun aksine Berdimuhammedov'u sinmemeye devam etmesi ve sinmek yerine trans-Kafkasya boru hattı projesinin izinde ilerlemesi için cesaretlendirecektir.

Bir şey çok açıktır. Hazar Denizi'nin statüsünün kararlaştırılması; AB ve ABD'nin desteklediği önemli trans-Hazar projeleri, kıyısı olan devletlerarasındaki hali hazırdaki sorunlar nedeniyle engellendiği gibi ertelenecektir—ve bu Rusya ve İran için uygundur.

En önemlisi de, bütün bunların Rusya-İran ilişkileri üzerindeki tesiri olacaktır. İki devlet Hazar Denizi meselelerinde olduğu gibi gelecek aylarda ortaya çıkacak olan Aşkabat'ın enerji politikasıyla ilgili ortak kaygıları paylaşmaktadırlar. Bölgesel meselelerdeki Rus-İran uyumu bir kez daha ön plana çıktı. Geriye şu soru kalıyor: Washington'un İran'ı izole etmeyi umduğu bir zamanda bu jeopolitik gerçek Moskova'nın politikasını nasıl etkileyecektir?

Washington'daki Beyaz Saray da alacakaranlık olabilir. Yüksek düzeyde ihtilaflı olan bir çağ kapanmaya doğru gidebilir. Bush'un arkadaşları onu terk edebilirler. Der Spiegel bu hafta şöyle yazdı: "eskiden öncelikle Bush'un kampanyasına bağışta bulunan 60 şirket ceosu--aralarında Morgan Stanley'den John Mack, News Corporation'dan Rupert Murdoch ve Yahoo'dan Terry Semel'in olduğu--şimdi demokratlara daha çok para veriyorlar... Politik enerjinin Beyaz Saray'ın Batı yanından sızdığı çok açık görünür oldu.

Fakat Der Spiegel'in 60 kişilik dev firari şirket listesi önemli petrol şirketlerini içeremiyor. Cheney ve Rice bundan kıl payı kurtulmayı sağladılar.

 

 

 

 

Bu makale Ali Karakuş tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.