Petrol geliri Iraklılara değil CEO'lara gidecek...

 ABD askerleri hayatlarını riske atarken ve Irak halkı işgalin enkazından çıkmaya çalışırken, küresel petrol şirketleri ülkenin kaynakları için yarışıyor. Vurgunculuğu ve paranın Iraklılar yerine CEO'lara gitmesini kim önleyecek?

Irak'ı Exxon açısından güvenli hale getirmek için beş yıl geçmesi, 4 bin 100 Amerikan askerinin ölmesi ve 30 binden fazlasının yaralanması gerekti. Kimsenin sormaktan kaçınamayacağı soru budur, zira Başkan Bush'un savaş ve işgal için öne sürdüğü nedenlerin hiçbiri ortada yoktu; ne kitle imha silahlarına ne de Saddam'ın Kaide ve 11 Eylül terör saldırılarıyla bağlarına rastladık.
New York Times geçen hafta Batılı petrol şirketlerinin (ExxonMobil, Shell, Total, BP ve Chevron) Irak hükümetiyle rakipsiz anlaşmalar imzalamak üzere olduğunu duyurdu. Batı için Irak petrolü geçen asrın çoğunda son derece önemli yer tutuyordu, ta ki hükümet 1972'de petrol endüstrisini millileştirene dek. Associated Press, Oppenhaimer & Co. analisti Fadıl Geyt'ten şu alıntıyı yapıyordu: "Bu anlaşmaların üretimin paylaşılması yönünde bir ilk adım olduğuna inanıyorum. Bu şirketler dost değil, para kazanmak için bu işin içinde." Bu elbette bir diğer Bush safsatasında bir oyuk açıyor: Eski ABD Savunma Bakanı Rumsfeld 'petrol yataklarının Iraklılara ait olduğunu" söylemiş, eski Dışişleri Bakanı Powell da "Irak petrolü Irak halkı için güvenli ellerde olacak" diyerek onu desteklemişti. Eski Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz de bir kere şunu iddia etmişti: "Irak'ta o kadar çok petrol var ki, iş yeniden inşaya geldiğinde, Amerikalı vergi mükelleflerine başvurmaktan önce, ilkin Irak hükümetinin kaynaklarına bakacağız."
Olan biten şundan ibaret: Amerikalı vergi mükellefleri savaşın yükünü sırtlanır ve aileler cesur evlatlarını toprağa verirken, tüccar sömürgeciler kaynakları kapıyor. Vaktiyle Başkan Yardımcısı Cheney'nin başkanlık ettiği petrol hizmetleri şirketi Halliburton'ın geçen yıl yüzde 49'luk artışla, 3.5 milyar dolar kâr ettiği belirtiliyor. Askerlere gıda, barınma ve temizlik hizmeti tedarik eden KBR'nin de geçen yıl rekor kâr sağladığı ve 10 yıl süreli, 150 milyar dolarlık yeni bir anlaşmayı paylaşmaya hazırlandığı söyleniyor. Özel güvenlik firması Blackwater (çalışanları geçen yıl 17 Iraklı'yı öldürmüştü) hükümet anlaşmalarında milyar dolar sınırını geçti; Raleigh News ve Observer'a göre şirket elemanlarına günde 1221 dolar ödüyormuş gibi gösteriyor, ama 500 dolar ödüyor. İsraf, şişirilmiş masraf ve kayıtsızlık suçlamalarına rağmen işler böyle yürüyor ve ihanete varan bir vatanseverlik düzeyi sergileniyor. Birçok savaş gazisi vahim şartlarda tedavi görürken, Halliburton CEO'su Dave Lesar Teksas'tan Dubai'ye taşındı. Boston Globe martta, KBR'nin işgalin başından beri yaklaşık yarım milyar dolarlık sosyal güvenlik ve sağlık vergisini ödemekten, Cayman Adaları'ndaki aracı şirketler üzerinden eleman tutarak kaçtığını bildiriyordu.
Şimdi sıra, rekor kârların keyfini çıkaran Büyük Petrol şirketlerine geliyor. Bu şirketlerin, federal hükümete göre dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervlerine sahip olan Irak'taki çıkarları ortada. 10 yıl önce dönemin Chevron CEO'su Kenneth Derr, "Chevron'un Irak rezervlerine ulaşmasını çok isterdim" demişti. Bu ganimeti kim durduracak? En azından ABD askerleri barış için tehlikeye girerken ve Iraklılar işgalin enkazından çıkma mücadelesini sürdürürken ganimeti CEO'ların kaldırmamasını kim sağlayacak? Meçhul. İki başkan adayından Demokrat Obama petrol vurgunculuğuna karşı en fazla gürültüyü çıkarıyor ve Cumhuriyetçi McCain'in Büyük Petrol şirketlerinden aldığı para Obama'dan fazla. Fakat Obama da petrolcülerden, ne ölçüde liderlik sergileyeceğine dair sorular doğuracak miktarda bağış aldı. Büyük Petrol şirketlerinin bu işi para için yaptığını biliyoruz. Bu paranın halk adına Irak'a döneceğine dair de en ufak bir işaret yok.

Kaynak: Radikal