Pentagon kaç sivilin öleceğine nasıl karar verebiliyor?

21 Mayıs'taki Senato oturumununda tutulan notlara göre, Pentagon Senatör John Kerry'nin sorusuna gizli bir yanıt verdi: Soru. 20 Temmuz 2003 tarihli New York Times'a göre, savunma bakanı Donald Rumsfeld her biri yaklaşık 50 Iraklı'yı öldürmesi beklenen 50'den fazla hava saldırısına bizzat onay vermiş.

Dönemin Pentagon politikasına göre, kaçınılmaz olarak 50 veya daha fazla sivilin ölümüyle sonuçlanması beklenen saldırıların bizzat savunma bakanınca onaylanması gerekiyordu. Bu politika bugün Afganistan'da da sürüyor mu? Öyleyse, Beyaz Saray veya Pentagon yetkilileri, sivil ölümlerin 50'den fazla olmasının beklendiği bombardımanlara imza atıyor mu? Bunu hangi yetkililer yapıyor? Cevap: (SİLİNMİŞ)

Obama yönetimi, özellikle de savunma bakanı, Afganistan ve Pakistan'daki bombardımanlara onay verilmeden önce kaç sivilin ölmesinin beklendiğini biliyor mu? Irak bombardımanı sırasında Rumsfeld bu bilgiye sahipti. Şimdi yönetim yanıtları gizli tutmakta ısrarcı. Önceki politika sürdürülmediyse, bu Beyaz Saray'ın öngörülen ölü sayısı meselesini daha alt düzey komutanlara devrettiği anlamına gelir ki, böyle bir feragat çok muhtemel değil. Bu politika devam ediyorsa, onayı Savunma Bakanı Robert Gates mi veriyor? Başkan da zincirin içinde mi? Kabul edilebilir bir kaçınılmaz sivil ölü sayısı olduğuna mı inanıyorlar? Öyleyse bu seviye nedir ve bunu kim belirliyor?

Afganistan'daki özel BM elçisi Kai Eide haziranda, NATO savunma bakanlarına bombardımanları kontrol etmek yönünde 'acil bir ihtiyaç' bulunduğunu, çünkü sivil kayıpların 'askeri kazanımlarla orantısız' olduğunu söyledi. Afgan yetkililerin 90 kadın ve çocuk dahil 147 sivilin öldüğünü söylediği 4 Mayıs tarihli bombardımanın ardından, 2003-2005 arasında Afganistan'daki ABD güçlerinin komutanlığını yapmış olan General David Barno şöyle diyordu: "Sivil ölümlere dair anlatıyı kimin kontrol ettiği konusunda dikkatli davranmalıyız". Sivil ölümlerin hava savaşının ayrılmaz parçası olarak önceden hesaplandığını teslim etmek, Afganlar arasındaki öfkeyi artıracak, hatta Kongre'de bile bazılarını şaşırtacaktır. Pentagon'un 2003'teki 50 sivil ölümden fazlasına imza isteme politikasının devam edip etmediği sorusunu yanıtlamaması bu yüzden bu kadar önemli.

Irak savaşında, ABD ve Iraklı müttefikleri kayıplar konusunda bir propaganda savaşına girişti; bu da Amerikan medyası ve kamuoyunda kafa karışıklığı yarattı. Iraq Body Count (Irak Ceset Sayımı) adlı kuruluş, çoğunlukla İngilizce haberlere dayanarak 'pasif denetleme' tekniklerini kullandı; New York Times'a göre bu da, başkan George W. Bush'a sayının 'aşağı yukarı 30 bin' olduğunu iddia etme imkânı tanıdı. Johns Hopkins Üniversitesi'nden uzmanlarsa, savaş bölgelerinde kullanılan rastgele hane anketlerine dayalı aktif denetim tekniklerini kullandı. Bu araştırmaya göre, sivil ölümler Irak Body Count'un verdiğinin en az üç katıydı. Gerçek sayılar, kısmen Pentagon ve Beyaz Saray'ın yol açtığı siste kayboldu.

Hayaletler Afganistan ve Pakistan'da geri döndü. Kanıt olarak şu şablonu gösterebiliriz: Köylüler ve yaşlıların yanı sıra Afganistan ve Pakistan hükümetleri yüksek ölüm oranlarından söz ederken, ABD kendi araştırmalarını yapıp sivil ölümlerin ilk başta iddia edilenden çok daha az olduğunu açıklıyor. Sonuçta Afgan ve Pakistanlı köylüler intikam çığlıkları atarken, Amerikan kamuoyu kafası karışık halde bir öfke asimetrisi oluşuyor.

Kerry komitesi Pentagon'un gizlenen yanıtını ifşa etmeli ve gerekirse daha fazla açıklama için baskı yapmalı. (Eski Kaliforniya senatörlerinden, 2 Ağustos 2009)

Kaynak: Radikal