Çin'in ücra bir eyaletinde yaşanan ölümcül kargaşa ve baskıya dair haberler kulağınıza tanıdık geliyorsa, bunun nedeni o haberleri (veya benzerlerini) daha önce de duymuş olmanızdır. Urumçi'deki Uygur isyanı, son 20 yılda Uygurların kalkıştığı üçüncü halk protestosuydu ve geçen yıl Tibet'te patlak veren olaylarla büyük benzerlik
taşıyordu. Haksızlığa uğramış bir azınlığın barışçı protestosu olarak başlayan süreç, polisin sert karşılığının ardından ayaklanmaya dönüştü. Bunu güvenlik güçlerinin acımasız müdahalesi ve Han çoğunluğa mensup olanların intikam saldırıları takip etti.
Yetkililer her zamanki gibi protestoları susturmak için güç kullanmaktan kaçınmadı. Her zamanki gibi bölgenin dış dünyayla iletişim kanallarını kestiler ve devlet kontrolündeki medyada Han milliyetçiliğini tahrik ettiler. Bir kez daha sürgündeki bir lider (Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir) kanıt gösterilmeksizin, 'terör'ü kışkırtmakla
suçlandı. Ve (her zamanki gibi) Çin huzursuzluğun temelindeki sebepleri (baskı altındaki ulusların yaşadığı Tibet ve Şincan'ın adeta sömürge muamelesi görmesi) ortadan kaldırmak için hiçbir taahhütte bulunmuyor.
Çin'in Komünist liderliğinin Sovyetler Birliği'nin 1980'lerde giriştiği türde reformları reddetmesinin bir nedeni, Şincan'ın da bağımsız olan komşu Sovyet Orta Asya cumhuriyetlerinin izinden gideceğinden duyduğu korku. Fakat Pekin diğer sömürgeci güçlerin bütün hatalarını tekrarlıyor. Uygur kültürünü ve dilini baskı altında tutuyor; Müslüman inancı doğrultusunda ibadet sıkı sıkıya kontrol ediliyor. Milyonlarca Han Çinlisi eyalete taşınıyor ve 8 milyon Uygur kendi yurtlarında azınlık haline gelmiş durumda. Tibet'teki gibi, Han Çinlileri kentlerdeki imtiyazlı ekonomik konumlar elde ediyor, Uygurlar aşağı ırk olarak görülüyor.
ABD ve diğer Batı ülkeleri yıllardır Çin'i Tibet politikasını değiştirmeye ikna etmeye çalışıyor, fakat nafile. Dalay Lama'dan farklı olarak Uygurlar Paris veya Hollywood'dan pek az teveccüh görüyor; daha ziyade Guantanamo'da militan olduğu iddiasıyla tutulan soydaşları vesilesiyle tanınıyorlar. Fakat bu azınlık da desteği hak ediyor. Uygurların haklı taleplerinin acımasızca bastırılması başka yere gitmelerine yol açmaz; olsa olsa Çin'in uzun vadede bu toprakları elinde tutma kabiliyetini zayıflatır. (Başyazı, 12 Temmuz 2009)
Kaynak: Radikal