Pax (Pox+Tax) Americana


Artık komşumuz, üstelik stratejik müttefik olarak değil de facto hasım bir güç olarak komşu olduğumuz Amerika'nın gücü zaman zaman abartılırken çoğu zaman küçümsenir; daha doğrusu savaş makinesine dönüşen ve bu güçden beslenen zenginlik, hayat tarzı sempatikleştirilir. İdealize edilen bu hayat tarzının arkasındaki güç ise alabildiğine masumlaştırılarak, sevimli hale getirilir, gücün her durumda kullanımı da meşrulaştırılır.

Oysa Amerikan sisteminin doğasını kavramadan yapılacak Amerikan karşıtlığı bile Amerikan gücüne hizmet edeceğini bir kenara not etmek gerekir. Tıpkı Irak işgalinde neo-conların günah keçisi yapılmaları gibi. Evet, savaşı başlatanlar, savaşı makinesini düşman gördüğü her oluşuma karşı kullanmakta sakınca görmeyen hatta bunu gerekli gören neo-con politikacılar iş başında. Amerika'nın Ortadoğuyu fiilen işgal ettiği süreçte Amerikanın uyguladığı işgalci politikalarını eleştirmek adına öylesine yüzeysel yaklaşımlar sergilendi ki, sanki, Pax Amerikcana (Amerikan barışı)nın masum gücü bir anda aç gözlü neoconların iktidarında, Bush'un basiretsiz politikaları sonucunda savaş makinesine dönüştü. Ve bu yüzden de aldığı yenilgiler nedeniyle Amerika ne yapacağını bilemez duruma geldi. Kabaca bu şekilde çerçevelendirilen Amerikan eleştirisi yapanlar ne küresel kapitalizmi ne de Amerikan sistemini anlamış görünüyorlar. Bu tür yaklaşım sahipleri Amerika'yı ya İsrail'in maşası olarak yorumlamaya yatkındırlar ya da neocon'ların aç gözlü politikalarının esiri bir ABD tasavvur etmektedirler. ABD'nin özellikle Ortadoğu politikalarının belirlenmesinde bu faktörler tümüyle devre dışı olmasa da Pax Americana denilen düzenin doğasını okumakta eksik kaldığı gibi, yanlışlara da götürebilecek zorlamalar olarak okunmalıdır.

Pax Romana'dan sonra Batı dünyasının en büyük askeri güçlerinden biri olan Pax Britanica belli bir dünya hakimiyetine işaret ediyordu. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra kullanılmaya başlanan Pax Americana, Küresel Romayı tesis etmeye işaret eden bir dünya eğemenlik tasavvuruna denk geldiği gibi, batının son büyük askeri gücü için kullanılmaktadır. Pax Americana'yı mümkün kılan en büyük özelliğin Amerikan sisteminin sahip olduğu askeri özelliğinin gözardı edilmesi 'Amerikan Yüzyılı'na damgasını vuran savaşları, siyasi ve askeri hegemonyanın gerekçelerini görmezden gelmeyi gerektirmiştir. Oysa Amerika Batının en büyük son askeri gücüdür. Amerikan sisteminin sivil, demokratik ve de hak ve özgürlüklere bağlı görünen yapısının arkasında yatan sistemini militarist özelliğidir. Ve bu özellik 19. yüzyıldan itibaren perçinlenerek bugüne gelmiştir.

Şimdi Pax Americana olarak bilinen dünya düzeni (eğemenliği) tasavvurunun arkasındaki askeri güç sistem içinde çok iyi kamufle edildiği için dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkan müdahale ve savaşlar ya komunizmi engelleme adı altında ya da şimdi olduğu gibi terör ve radikal İslamla savaş görüntüsü altında masumlaştırılabilmektedir. Oysa ulus devlet sistemi içinde karşılıklı rekabete dayalı dengeden beslenen kapitalist sistem ancak askeri bir destekle küresel boyuta taşınabilirdi. Bugün yaşanmakta olan ulus devlet sistemi içinde rekabetten çok ulus devleti aşan kapitalizmin Amerikan askeri gücünü yedeğine alarak yeniden yapılanmasıdır.

Bu aşamada Pax Americanayı anlamlandıracak ikili saç ayağını doğru okumamız gerekiyor. Pax Amerikana özelliğini çoktandır kaybetmeye başlayan ABD artık bir imparatorluğa dönüşmüştür. İmparatorluklarda esas olan hegemonyadır ve hegemonun en büyük gelir kaynağı haraç toplamaktır. Bu anlamda artık Pax Americana'nın yerini Tax Americana almıştır. Gücünü en sert ve kabaca göstermeye çalışan Amerika artık Roma düzenine özenilerek belirtildiği gibi, dünya düzeni kuran Pax Americana olmaktan çıkmış, haraç toplayan, topladığı vergilerle ayakta kalmaya çalışan Tax (vergi, haraç) Americana yapısına dönüşmüştür.

Hiçbir büyük devlet sadece yapısal ve maddi özellikleriyle tanımlanmaz. Amerika aynı zamanda dünya görüşü olarak ideoloji ihraç eden, hayat tarzını dünyanın tüm köşelerine yayarak “Amerikan rüyası”nı idealize eden bir dünya görüşünün adır da. Böylesine büyük bir gücün Amerikan rüyasına dönüştürdüğü ideolojik söylemin insanlık adına neyi vaat ettiği tartışması yapılmadan, Ortadoğuda neyi gerçekleştirmek istediğini kestirmek mümkün değil.

Amerikan rüyasının bir kabusa dönüştüğü bu noktada gücünü yitiren her büyük güç gibi saldırganlaşan ABD için bu durumun arizi bir hal olmadığını göz ardı etmemek gerekiyor. Amerikan hayat tarzının, daha doğrusu Amerikan ideolojisinin muhtevası bir yana, salt söylem ve pratik üzerinden yapılacak bir analiz bu gücün arkasında ahlaki ilkeleri aramanın beyhude olduğunu gösterir. Son işgal bu durumun ne istenmeyen bir sonucudur ne de ilktir; Soğuk Savaş döneminde Hür dünyayı savunmak adına, şimdilerde ise terörle mücadele ve demokratik değerler adına sergilenen iki yüzlülükler dünyaya bir salgın olarak bulaşmaktadır. Bu iki yüzlülük ve politik olarak hastalıklı durumun adı ise Pox Amerikcana (Amerikan frengisi)dır.

Pax Americana denilen dünya düzeni Tax Americana ve Pox Americana olmadan anlaşılamaz. Ahlaken hastalıklı, yağmadan beslenen imparatorluklar hiçbir zaman dünya düzeni kuramamışlardır.

 

Kaynak: Yeni Şafak