Seçim sonuçları 'zafer–hezimet' gibi uçlarda değerlendirilmemesine rağmen partilerde bir hareketlenme gözleniyor. AK Parti bile kongre takvimini hızlandırdı. Partilerin kimisinde radikal kimisinde ise kısmî değişiklik gündemde...
DSP ve DP'nin liderleri değişecek. Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu yüzde 4 oyu başarısızlık saydı ve bir önceki seçimin altında kaldığı için genel başkanlığı bırakma kararı aldı. Ben Soylu'yu oldukça başarılı bulanlardanım. Soylu'nun önderliğinde DP yepyeni partiye dönüştü. Başta Süleyman Demirel olmak üzere eski kadroların desteğini alamadı. DP'ye ne teşkilat ne de dünün güçlü isimleri sahip çıktı.Partiyi Mehmet Ağar'dan devralırken oy oranı yüzde 5'in üzerinde olabilir. Ancak bu kısa sürede buharlaştı. Soylu sıfırdan başladı, Anadolu'yu karış karış dolaşarak DP'nin ölmediğini gösterdi.
Kırsal bölgelerde hatırı sayılır oranda oy aldı. Partide gitmesini isteyen olmamasına rağmen Soylu çekilmekte kararlı... Israrlara rağmen 'Sözümde durmalıyım' diyor. Siyaset adına erdemli bir davranış... Siyasi iklim uzun soluklu olmasını önledi. Kısa da olsa siyasette kalıcı iz bıraktığı kesin. Şartlar elverirse ileride yeniden sahne alacağına eminim.
Eskişehir ve Şişli gibi yerlerde açık ara kazanmasına rağmen sandık en sert DSP'yi vurdu. Aslında DSP'deki sıkıntı seçim öncesinden başladı. Partinin etkili ismi Rahşan Ecevit ve milletvekilleri ile genel başkan Zeki Sezer arasında sorun çıktı.
DSP'li 5 milletvekili Sezer'in itirazına rağmen CHP'nin adaylarına destek verdi. Bunun seçim sonrası krize dönüşmemesi mümkün değildi. Hesaplaşma kaçınılmazdı. Zeki Sezer seçim sonuçlarını gerekçe göstererek genel başkanlıktan istifa kararı aldı. DSP, Ecevit ismiyle siyasette var olan bir parti. Ecevit'siz varlığını nasıl sürdüreceği merak konusuydu. CHP'den hoşnut olmayan sol seçmenin ikinci adresi olabilirdi. Ancak DSP cazibe merkezi olamadı. Bunda siyasetin kutuplaşması önemli rol oynadı. Kutuplaşma, seçmeni büyük partilere yöneltti. CHP her ne kadar sol kesimde gayri memnun kitlesi oluştursa da DSP'nin Zeki Sezer'den sonra da bir çıkış yapması pek kolay görünmüyor. DSP'nin kaderini daha çok CHP ile ilişkileri belirleyecek.Hareketlilik sadece DP ve DSP'de değil. CHP vitrin değişikliğine gidecek. Medyada yankılanan 'CHP'nin başına Kılıçdaroğlu' seslerinin Ankara'da karşılık bulması mümkün değil. Doğru, Kılıçdaroğlu İstanbul'da CHP'nin oylarını yükseltti ama burada başka faktörler söz konusu.
Artışın tek başına Kılıçdaroğlu'nun şahsına yazılması doğru değil. İl Başkanı Gürsel Tekin'in katkısı yadsınamaz. Hatta Tekin'in Kılıçdaroğlu'ndan daha etkili olduğu söylenebilir. İstanbul'da CHP'ye çarşaf açılımı ve doğrudan sokaktaki vatandaşla temas kazandırdı.
Değişimin adı da Kılıçdaroğlu değil, Gürsel Tekin. Seçimden çok önce başladı. CHP'nin sorunu lider değil, ürettiği politika. Eğer açılımın bir seçim manevrası olmadığına toplumu inandırabilirse CHP için sandık kâbus olmaktan çıkar. Tabii değişimin sürekliliği de önemli.
Baykal değişimi simgeleyen isimleri parti yönetimine taşıyacağının işaretlerini veriyor. Bakalım İstanbul'da başlayan değişim Ankara'ya nasıl yansıyacak?
Seçimden en kârlı çıkan parti MHP, oylarını artırmakla kalmadı, önemli illerde belediye başkanlıkları da kazandı. Devlet Bahçeli'nin genel başkanlığına itiraz beklenmiyordu. Eski Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın 'Hayır, MHP başarısız' dedi ve olağanüstü kongre çağrısında bulundu.
Tüzükte yer alan bir ayrıntıyı da gündeme taşıdı. Türkeş döneminden kalan tüzüğe göre Devlet Bahçeli'nin tekrar aday olamayacağını ileri sürdü. Aydın'ın çıkışı MHP'de yeni bir tartışma başlattı. Aydın'ın MHP'nin genel başkanlığında gözü olduğu sır değil. Daha önce Bahçeli'nin karşısına çıktı ancak başarılı olamadı. Yine kongreye hazırlandığı anlaşılıyor.
Partilerde gözlenen hareketlenme ne tür değişikliklere yol açar bugünden kestirmek zor. İki yıl sonraki genel seçimlere hazırlık erken başladı. Hareketlilik bunun işareti...
Kaynak: Zaman