Parlamento ve meydanlar arasındaki devrim

El- Ehram gazetesinin 9 Aralık 2011 tarihli sayısında Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (Devrim Yolu- Kurucu Yol)  İki Yol Arasında Mısır Devrimi başlıklı bir makale yayınlandı.

Devrim yolu ve Kurucu yolun ortaya çıkmasına sebep olan durumlara ve karışıklıklara aldırmadan, bizim için içinde bulunduğumuz durumda önemli olan, bu iki yolun süreçlerini tamamlamaları için birbirlerine destek olmaları ve önlerini açmalarıdır.

Gerçek şu ki Parlamento ve meydanlar arasında ister Tahrir Meydanı olsun isterse başka meydanlar olsun birbirinden ayrılması mümkün olmayan bağlantılar, devrimde izi olan üyelerin alakaları vardır.

Bütün tarafların tanıklığıyla şeffaf bir şekilde yapılan seçimlerin sonucu olarak ortaya çıkan Parlamento 25 Ocak 2011 Mısır Devriminin sonucudur.

Eğer devrim olmasaydı sahte seçimler devam edecekti. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi eski yönetim, hür seçmenlerin, vatandaşların iradesine,seçimlerine bakmaksızın parlamentoyu yeniden kuracaktı.

Devrim olmasaydı şu anda Parlementoda hukuki ve meşru olarak çoğunluğa sahip olan siyasi güçler bulunamayacaktı. Temsili zayıf olsa bile yeni partiler Parlementoya ve meşru zemine girmek için yol bulamayacaklardı.

Diğer taraftan 25 Ocak 2011 Devrimi Tahrir Meydanının yolunu açtı. Tahrir Meydanı 18 gün boyunca 11 Şubat 2011 de Hüsnü Mübarek gidinceye kadar çok büyük kalabalıklara şahit oldu. Bütün mezheplerden, gruplardan, sınıflardan oluşan halk grupları devrimciler protestolarını yapmak, kendilerini ifade edebilmek ve devrimin amaçlarını gerçekleştirebilmek için Tahrir Meydanına geldiler.

Parlamento ve meydanların her ikisinin de devrimin amaçlarına ulaşmakta farklı ve birbiriyle çelişkili olduklarını söylesem abartmış olmam. Aralarında farklılığa iten ideolojik, politik sebeplere rağmen ilk amaçları eski rejimi ve onun kalıntılarını bitirmek, 25 Ocak 2011 devrimcilerini katledenlerden hesap sormak ve üzüntü veren Portsaid olaylarının sorumlularının da yargılanmalarını sağlamaktır.

Demokratik rejimi ve sivil devleti kurmak, sosyal adaleti sağlamak görüşlerin farklılığıyla beraber mümkündür. Farklı vizyonlar, araçlar hedefe ulaşmak için kabul edilebilir.

Parlamento gelenekler ve yönetmeliklerle sınırlandırılmış ancak seçilmiş yasama organıdır. Parlamentonun özellikleri genel geçerdir.

Meydanlar yapısıyla, üslubuyla, doğallığıyla gayri resmi bir halk hareketidir.

Öte yandan milyonlarca seçmen, halk meclisini seçmek için bizzat Tahrir'de veya başka meydanlarda eylemlere katıldılar. Bu atmosfer yeni özgür vatandaşların oluşmasında, çeşitli yollar ile Mısır'ın ve çocuklarının geleceğini şekillendirmek isteyenler, kendilerine ve başkalarına güven duymayı arzulayanlara güç verdi. Özgürlüğe duyulan bu özlem Mısır'lıları saatlerce seçim kuyruklarında bekletti. Ekmek parası ya da tüp gaz doldurmak için değil... Nezih, şeffaf bir seçim olması ve seslerini duyurabilmek için uğraştılar. Devrimin amaçlarının gerçekleşmesi sekteye uğradığında ya da üzerlerinde baskı hissettiklerinde protesto için hemen meydanlara ve caddelere çıkıyorlar.

Bütün işlerde sağduyulu olmak Parlamentonun yasamasını Mısırlıların genel olarak iradesini temsil eden meclisin meşruiyetini azaltmaz.  Halk kendi çıkarlarını koruyacak güçte olan ve onların diliyle konuşan siyasileri seçmek için hepsi sandık başına gittiler.

Mısırlılar çoğunlukla ne yaptıklarını biliyorlar. Onları kimin temsil edeceğine karar verme kabiliyetleri ve seçim salahiyetleri var. Öncelikle onların bu seçimine saygı duymak zorundayız daha sonra halka yeni alternatifler ve seçimler sunarız.

Niyetler halis olduğunda ki ben böyle olduğuna inanıyorum, halk protestoları, gençlik hareketleri ve devrim gösterileri meşru ve hukuki kurallara uygun olduğunda aralarına baltacılar sızmadığı zaman Parlamentonun performansını desteklerler. Devrimcilerin, resmi kurumlara iletilen meşru, olumlu taleplerini Meclis karşılamalı.

Bu bağlamda tartışma, çekişme Parlamentonun ve meydanların meşruiyeti konusunda devam ediyor. Halk hareketleri isterse genel olarak bir meydanda olsun isterse farklı yerlerde olsun tartışmanın içinde Yasama organının meşruiyeti gerçek ve hukukidir. Yetkilerinin azaltılması mümkün değildir.

25 Ocak 2011 Devriminin en önemli sonuçlarından biri çok uzun yıllardır diktatörlüğün gölgesinde yaşayan ve kamu malı olan sokaklardan yıllarca izole edilmiş vatandaşların önünde meydanlara, caddelere uzanan bir yol açmış oldu.

Devrimden sonra vatandaşlar, kendilerine yasaklı olan bu meydanların, caddelerin kendilerinin olduğunu buralarda özgürce toplanmaya hakları olduğunu anladılar.

Söz ile eylem arasındaki mesafe azaldı. Halk artık mekanın onların olduğunu bu vatanın da kendi vatanları olduğunu idrak ettiler. Buna en büyük delil devrimin asıl amacı olan Mübarek düştükten sonra gençler caddeleri temizlemeye, trafiği düzenlemeye başladılar. Mahalleri ve mülkiyet haklarını korumak için halk komiteleri oluşturdular.

25 Ocak Devriminin mekanlar ve meydanlarla ilgili olduğunda hiç şüphe yoktur. Tartışma demokrasi kavramının anlaşılmasında kilitleniyor. Demokrasi sadece siyasi örgütlerin, partilerin, yönetimlerin –bunlar her ne kadar önemli olsa da- elinde olan temsili geleneksel bir yapıda değil de çok geniş bir alanda ifade ve düşünce özgürlüğünü kapsayan bir kavramdır. Öte yandan bu kavram demokratik gelişimi destekleyen tüm kararlara katılabilecek şekilde bütün şehirlerde, beldelerde, köylerde yerleşmelidir. Hatta insanlar kendi işleriyle ilgili tüm kararlara katılmalı, demokrasi üniversitelerde, okullarda, mahallelerde ve günlük hayattaki olaylarda yer almalı.

Bu arzulanan demokrasi tutkusu toplumun çeşitli düzeylerinde derinliğe ulaşmalı. Protesto ve devrimci hareketlerden edinilen deneyimler mutlak surette yasama organlarındaki geleneksel demokrasi ile çelişmemekte, bilakis onu güçlendirmekte ve tamamlamaktadır.

Demokratik dönüşüm sürecinde kurumların dinamiklerinin sağduyulu, derin bir anlayışa sahip ve iyi niyetli olmaları şarttır.

Dünya Bülteni için Al- Ahram gazetesinden Büşra İnanç tarafından tercüme edilmiştir.