Paris'in Afrika'ya ilişkin yeni söylemi

Fransa, daha fazla örtbas etmeden, Mali'deki askeri müdahalesini üstleniyor. François Hollande, buna, Timbuktu ve Bamako'da, 2 Şubat Cumartesi, küstahlık yapmadan ve ne de sömürge-sorası-komplekse kapılmadan işaret etti. Fransa'nın Mali'de ne kadar kalması gerektiği yönündeki niyetini yineledi.

Paris, uzun süre, eski sömürgesinde ilk sırada ortaya çıkmaktan kaçınmanın yollarını aradı. İslami Mağrip'teki El Kaide (AQMI) tarafından kaçırılarak Mali'nin kuzeyinde aylarca rehin tutulan Fransız vatandaşlarının akıbetibu karardan bağımsız değildi.

Oysa kulislerde, Paris bayraktarlık konumundaydı. Diplomatları, herhangi biraskeri müdahalenin meşruiyetini teminat altına alacak BM Güvenlik Konseyi çözümlerini yazmak için kalemlerine sarılıyorlardı.Uzmanları, bir seneden beri ülkenin üçte ikisini kontrol altında tutan narko-islamcı grupların nüfuzu altındaki Mali'yi özgürleştirmeye adanmış bir bölgesel müdahale gücünü ayağa kaldırmak için,batı Afrikalı yetkililerleomuz omuza çalışıyorlardı.

Çünkü Mali meselesi, eski sömürgecinin arka bahçesini korumasından çok öte bir mesele. Mali'de geliştirilen kanser –İslamcı gruplar ile uyuşturucu kaçakçıları arasındaki ittifak– tüm bölgeyi tehdit ediyor. Cezayir In Amenas doğalgaz üretim tesislerinde AQMI'ye bağlı bir grup tarafından çıkarılan olağanüstü rehine krizi bu tehdidin gerçekliğini temsil ediyor. Bu terörist grupların faaliyet alanının kendi sığınaklarını inşa ettikleri Gao ya da Timbuktu'ya kadar genişlediğini gösteriyor.

Tehlikenin farkına varmak için, Fildişi Sahili, Nijerya, Senegal, Nijer veya Mali krizinin başlangıç anından itibaren acil bir askeri harekat çağrısında bulunan Çad'daki seferberliğin derecesini belirtmek yeter. Aslında bunlar, yerel jeopolitik hırslardan beslenen bölge ülkeleri. Ancak Mali, Kongo-Kinşasa değil. Toprağı, herkesin arzusunu besleyen zenginliklerle dolu değil. Temel mesele güvenlik olmakla birlikte, Moritanya'dan Cibuti'ye kadar uzanan gri bölgenin, Sahra kıyısının sınırsız genişlikteki çölsü alanlarının ötesine taşma riski dolayısıyla başka bir tehlike de içeriyor.

Fransa en başından beri bunun farkındaydı. François Hollande konuşmasında, bölgesel istikrarsızlık tehlikesine işaret etmekten geri durmadı. Yalnızca Afrikalı bir dostunun korku altındaki rejimini savunmak amacıyla müdahalede bulunmaya hazırlanmamış olduğunu anlaşılır hale getiren bir tarzda.Fransa Cumhurbaşkanı, söz konusu müdahaleninpek de gurur duyulası olmayan "Fransa Afrika'sı" dönemlerinin tekrarına dönüşmeyeceğini vaat etmişti.Cumartesi günü Bamako'da, daha da ileri giderek Fransa'nın bir bedel ödediğini ilan etti.İki dünya savaşı esnasında,Avrupa'da Fransa için ölen Afrikalı askerlerin yanı başında birikmiş kanın bedeli.

Haksız da değildi. Fakat bu, söz konusu müdahalenin nasıl sonuçlandırılacağına ilişkin sorularla uyumsuzluğu ortadan kaldırmıyor. Paris, henüz hazır vaziyette orada bulunmayan Afrika güçlerinin bunun üstesinden gelmesi lazım geldiğini tasarlıyor. Durum, pek hoş olmayan gerçeği dile getirmeye zorluyor bizi. Mali'de bir Fransız vesayetini ne Afrika istiyor ne de Avrupa. Böylece kendi sorumluluklarını üstlenmiş oluyorlar.

Kaynak: Le Monde – Başyazı – 05.02.2013

Dünya Bülteni için tercüme eden: Muhsin Korkut