Kendilerini Mesih’in vekili yerine koyan Papalar özelliklede son dönemlerde çok geziyorlar. Dolaşmalarının önemli nedenlerinden birisi de misyonerlik faaliyetlerine katkı. Tükenen Katolikliği ziyaret gösterileriyle canlı tutmak. Bu nedenle ziyaret ettikleri yerler arasında İslam ülkeleri de yer alıyor. Son üç Papa belki de eskisine nazaran en çok dolaşan Papalar arasında yer alıyorlar. Uçan Papa ünvanını hak ediyorlar doğrusu. ‘Reformcu Papa’ olarak da anılan Franciscus’dan geriye Katoliklik namına pek de bir şey kalmayacak. İslami tabirle ‘ ma ülime mine’d dini biddarure’ kapsamında dinin temellerini tartışmaya açıyor. Adem’in varlığını sorguluyor. Cehennemin ateşini söndürüyor. Ateistleri bile cennete gönderiyor. Evrim ve tekamül konusunda Kilise’nin yaklaşımını yumuşatıyor. Dolayısıyla dinin inanç kısmını ve dogmaları yok ediyor. Eşcinselleri bile kutsayacak. Bununla birlikte rahiplerin evlenmesi veya boşanma noktalarında, sosyal konularda hala yerinde sayıyor. Sadede gelmeyi bilmiyor. Kiliseyi ateistlere açıyor ama Müslümanlara açıldığı söylenemez. Hatta Hıristiyanlıktan geriye inanç kalmazken sadece taassup kalıyor. Bu taassubun yönlendiği adres de Müslümanlar. Ernest Renan meselesindeki gibi adam lahut okuyor ama sonuçta İsa’nın mucizevi yönlerini inkar ettiğinden dolayı aforoz edilme aşamasına geliyor. Bununla birlikte adamın Hıristiyanlıktan kalan taassubu tortuya dönüşerek İslam düşmanlığı haline geliyor. Bunu şöyle izah edebiliriz. Komunizmin çökmesinden sonra İslam dünyasındaki sol kesimler ideolojik boşluklarını İslam düşmanlığıyla dolduruyorlar. Batı da SSCB’nin çökmesinden boşalan yeri İslam dünyasıyla kapatmak istemişti. Papa’nın Renan’dan bir farkı kalmadı. İnanç yerine asabiyet kaldı. Yine de bizim kimi ilahiyatçılardan daha iyi sayılır. Zira Papa da bizim ilahiyatçılar gibi dini arındırma adına eksiltmeye gidiyorsa da diri bir tarafı da var. Sonuçta asabiyetini muhafaza ediyor. Bizimkiler de asabiyet de kalmadı. Bir kısmının misyonerlik namına nüzûl-ü İsa'yı inkar etmelerini saymazsak.
*
Kestirmeden söyleyecek olursak; Papa’nın bu ziyaretinin ruhu iki meseleyi aksettiriyor. Bunlardan birisi azınlıkları himaye etmek. Yani şarkta Hıristiyanlığın asabiyetini güçlendirmek. Dolayısıyla Papa’nın ziyareti dini olmayıp siyasidir. Avrupa’da azınlık halinde yaşayan Müslümanların durumuyla uzaktan yakından alakadar olmazken kah Ermenilerin kah diğer Hıristiyanların hamisi pozisyonunua bürünüyor. Ziyaretiyle bunu pekiştirmek istiyor. Bu noktada IŞİD’e karşı siyasi ve askeri koalisyonu vaftiz etmeye geldiği söylenebilir. Bu nedenle ziyaretini Haçlı ruhundan veya dürtülerinden arındırmamız pek kabil değil. IŞİD’in kabili hitap olmadığını söylüyor. Lakin bugüne kadar Şark Hıristiyanlarını Garbın saldırgan tutumlarının zora soktuğunu söyleyebiliriz. Vatikan ile Patrikhane’nin birbirine daha fazla yabancılaşmasının temel nedenlerinden birisi İstanbul’a yönelik Latin işgali değil midir? Bu ziyaretiyle birlikte Papa Hıristiyan azınlıkların hamisi sıfatı kazanmak istiyor. İkincisi, Patrikhane ve azınlık dini kurumlarıyla tarihi soğukluğu, küslüğü sona erdirmek istiyor. Ebette bu küslüğün sona ermesi Müslümanlara karşı ortaklık zemini inşa edecektir. Yani buluşmanın çerçevesi dini olmaktan ziyade siyasidir. Zaten dinden geriye ne kaldı ki? Aytunç Altındal’ın ifadesiyle Hazreti İsa tecessüm etse yeryüzüne inse Vatikan’da kendisini süpürgeci yaparlar mı?
*
Ziyaretin nedenlerinden birisi de IŞİD meselesini ve Hıristiyanların üzerine etkisini kurcalamak, konuşmaktır. Sübyancılığa temas etmeden IŞİD’in yaptıklarının dinin ruhuna aykırı olduğunu söyleyerek; dini doğru olarak kimin temsil ettiğini veya anladığı sorusuna cevap vermiş olarak, dini rekabette artıya geçmek istiyor. Kilise dökülürken bile kuyruğu dik tutma hevesinde. Önce Kilise kendi söküklerini diksin ve kendi skandallarını temizlesin de sıra IŞİD üzerinden artı kazanmaya gelsin. Bu da ziyaretin ne kadar samimiyetsiz bir zeminde geliştiğini gösteriyor. Samimiyetten yoksun bir adam dini nasıl temsil edebilir ki? Papa negatif zeminden pozitif zemine geçmek ve IŞİD üzerinden manevi bir zafer kazanmak arzusunda. Obama siyasi ve askeri bir zafer peşinde iken Papa da kurtlar sofrasında manevi bir zafer arıyor! İşte bu noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Papa’yı samimiyet sınavı çerçevesinde Batı’da anti siyonizmin yerini alan İslamfobiye karşı ortak mücadeleye davet ediyor. Oysa bu davet, olmayacak duaya amin demektir. Zira selefi İslam’ı kılıç kalkan dini ilan etmişti. Yine Erdoğan Papa’nın ziyareti öncesi Sisi’nin meşruiyetini tanımadığını söylemiştir. Papa ise binlerce Mısırlıyı öldüren bu caniyi Vatikan’da ağırlamıştır. Sisi’nin IŞİD’den farkı nedir? Laik yüzlü olmasından başka? Sisi üstelik İtalyan basınına göre de sakarın tekidir ve ziyaretinde sakarlık yapmıştır.
Ne diyelim? Önce evini düzenle sonra başkaların evine düzen vermeye kalkış!